Advert
Advert
Advert

DİYANET ATATÜRK’Ü UNUTTU, YAZIKLAR OLSUN!

Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 79. yılında bizzat kurmuş olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı unuttu, cuma hutbesinde Atatürk’e yer verilmedi.

DİYANET ATATÜRK’Ü UNUTTU, YAZIKLAR OLSUN!
Bu içerik 5257 kez okundu.
Advert

    Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ezanların dinmemesine, bayrağın inmemesine önderlik eden insan Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 79. yılında bizzat kurmuş olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı unuttu, cuma hutbesinde Atatürk’e yer verilmedi.

    Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizde ezanların susmamasının, bayrağın inmemesinin sağlandığı zaferlerin önderi, başkomutan ve başöğretmen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, ebediyete intikalinin 79. yıldönümü bugün. Onun ilke ve inkılapları ile aydınlandı bu ülke. Onun, izindeki Türk milleti ile de aydınlanmaya devam edecek. Ama gelin görün ki onu hala anlayamayan, anlamak istemeyen bir kitle var. Laikliği dinsizlik olarak tabir eden bir kitle. Bu kitle, Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığını görmez mesela. Onun dine karşı olduğu yalanlarıyla kendini avutur. Cemaatleri, tarikatları, tekke ve zaviyelere karşıdır Atatürk, onları kapatmıştır. Ne kadar doğru bir karar verdiği de dün cemaat denilen FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 yılındaki darbe girişimiyle bugün çok net anlaşılmıştır.  Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurarken “Böyle bir kurum laiklik uygulamasının beşiği olan Fransa’da ve diğer batılı ülkelerde yok” diyenlerle tartışmış, onlara “Peki, Sultanahmet Camii imamının maaşını kim verecek?” diye sormuş ve bu soruyu kendisi şöyle cevaplamıştı: “Biz vereceğiz çocuk, biz... Bizde onların kiliseleri gibi varlıklı kurumlar yok. Din adamlarını cemaatin eline baktıramayız.”  Evet, Atatürk’ün laikliğin mihenk taşı olarak gördüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, bugün Atatürk’ü unuttu. 10 Kasım’a denk gelen cuma günü, Diyanet’in resmi internet sitesinden duyurulan cuma hutbesinde Atatürk’e yer verilmedi. Diyanet, bu ülkeyi ve Diyanet İşleri Başkanlığını kuran Mustafa Kemal Atatürk’e cuma hutbesinde rahmet okumayı çok gördü. Cami imamları hutbe öncesi verilen vaazlarda Atatürk’ten bahsederse ne ala, yoksa Diyanet camilerde cuma hutbesi olarak gönderdiği yazıda “Atatürk” yok…

     DİYANET’İN HUTBESİ ŞÖYLE:

     10 Kasım 2017 Cuma Cuma Hutbesi: “Örnek İnsan: Mümin” “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerine dostturlar. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerine dostturlar. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Peygamberimiz (s.a.s), bir gün sahabeye “Hanginizin iyi, hanginizin kötü insan olduğunu size haber vereyim mi?” diye sordu ve ardından şöyle buyurdu: “İyi olanınız, kendisinden herkesin hayır umduğu ve şerrinden emin olduğu kimsedir. Kötü olanınız ise kendisinden hiç kimsenin hayır ummadığı ve şerrinden emin olmadığı kimsedir.”

       Değerli Kardeşlerim! Peygamber Efendimiz (s.a.s.), iyi bir müminin, örnek bir insanın nasıl olması gerektiğini sözleri ve yaşantısıyla bizlere göstermiştir. Geliniz bugünkü hutbemizde Muhammedü’l-Emin olan Peygamberimizin ortaya koyduğu örnek bir müminin özelliklerine beraberce kulak verelim. Bizlere bu dünyada huzur ve mutluluğu, ahirette ise ebedi kurtuluşu kazandıracak güzel hasletleri hep birlikte yeniden hatırlayalım. Kardeşlerim! Resûlullah (s.a.s)’in dilinde mümin, her şeyden önce teslimiyet ve sadakat sahibidir. O, tıpkı altın gibi değerlidir. Hayatı boyunca İbrahimî bir duruş sergiler ve vakarını korur. Her şart ve durumda “Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz.” diyerek imanından, değerlerinden asla taviz vermez. Kur’an-ı Kerim’in ve sünnet-i seniyyenin rehberliğini terk etmez, sırat-ı müstakimden yüz çevirmez.   Resul-i Ekrem (s.a.s)’in dilinde mümin bal arısı gibidir. Bal arısı gibi hep güzel, temiz, helal şeyler yer, hep güzel şeyler üretir. Kimseyi kırıp incitmez. Onun gönlünde kötüye değil iyiye, zararlıya değil faydalıya, olumsuza değil olumluya yer vardır.   Kıymetli Müminler! Peygamberimizin ifadesiyle hurma ağacı gibidir mümin. Her daim imanından aldığı kuvvetle canlılığını, diriliğini korur. Yaratılış gayesini unutmadan insanlığa yararlı olur. Mümin, türlü musibetlerle imtihan edilse de yıkılmaz, ayakta kalır. Bilir ki kula düşen, imtihan ve musibetleri Eyüp misali sabır, metanet ve vakarla kabullenmektir.  Yüce Allah’tan gelene “lütfun da hoş, kahrın da hoş” diyebilmektir. Aziz Müminler! Müminin hayatında hüzne ve ümitsizliğe yer yoktur. O, “Üzülme! Allah bizimle beraberdir” âyetine gönülden inanır. Bilir ki herkesin onu terk ettiği anda kendisini terk etmeyen, ona ümit ve çare olan bir mevlası vardır. Elinden ve dilinden insanların güvende olduğu kişidir mümin. “Aldatan bizden değildir.” hadisi gereği aldatmaktan ve aldanmaktan Allah’a sığınır. Müminin dilinden kötü ve yalan sözler, onur kırıcı ve gönül yaralayıcı ifadeler dökülmez. O, ötekileştirici değil birleştiricidir; nefret ettirici değil müjdeleyicidir. Her bir sözünün, her bir işinin bir gün mutlaka hesabını vereceğinin bilincindedir. Aziz Kardeşlerim! Peygamberimiz (s.a.s)’in dilinde feraset, basiret ve itidal sahibidir mümin. Hayata ve olaylara tefekkür, hikmet ve ibret nazarıyla bakar. “Mümin, bir delikten iki defa ısırılmaz.” Bile bile hataya düşmez. İnancının, duygu ve düşüncelerinin istismar edilmesine izin vermez. Gönlünü, zihnini başkalarına esir etmez. “Kalbinde zerre miktarı kibir bulunan kişi cennete giremez.” hadisinin bilinciyle mütevazi kişidir mümin. Yaratılanı sırf Yaratan’dan ötürü sever. Bilir ki insanlarla dost olmayan ve kendisiyle dostluk kurulamayanda hayır yoktur. Onun davranışları şefkat, merhamet, samimiyet, ülfet ve muhabbetle örülüdür. Ve nihayet mümin, güzel koku satan attar gibidir. İnsanlara ahlâk, âdâb, erdem takdim eder. Zihinlerde hep olumlu yer edinir. Gönüllerde hep hoş sada bırakır.  Kardeşlerim! Ne mutlu Peygamberimiz (s.a.s)’in bu övgülerine mazhar olanlara! Ne mutlu yaratılış hikmetine sarılarak Yüce Allah’ın rızasına ulaşanlara! Ne mutlu fâni âlemi bâki bir hazineye dönüştürenlere!

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
MÜDÜR VE MÜDÜR YARDIMCILARI ATAMASI YAPILDI
MÜDÜR VE MÜDÜR YARDIMCILARI ATAMASI YAPILDI
ŞAİR VE YAZARLARDAN “TOMBULACIK HALİME”NİN MEZARINA ZİYARET
ŞAİR VE YAZARLARDAN “TOMBULACIK HALİME”NİN MEZARINA ZİYARET