Advert
Advert
Advert
YİTİP GİDEN MAHALLE KÜLTÜRÜMÜZ
Faik MEKİK

YİTİP GİDEN MAHALLE KÜLTÜRÜMÜZ

Bu içerik 3537 kez okundu.

Bir zamanlar Devrek’te meyve bahçeli, iki katlı ahşap evler vardı. Günümüzde birbirinin güneşini örterek, sefer tası gibi üst üste yükselen çok katlı binaları modernleşme sanıp, ranta kurban ettik.Kurban etmekle kalmadık; geçmişten günümüze, öğrenilenleri gelecek kuşaklara aktaran toplumsal mirasımızı da yok ettik. Acı ama gerçek; bu mirasın kaybedilmesi sonucu mahalle kültürümüz de yozlaşma başlamış oldu.

   Mahalleyi mahalle yapan, mahallede yaşanan yakın ve samimi ilişkiler; tanışlığın getirdiği güven duygusunun verdiği sıcaklık içimizi ısıtırken; çocukluk dünyamızın aralanan kapısından içeri girdiğimizde,Tekke Camii’nin yanı başındaki sokaktan mis gibi et kokusu karşıladı bizi... Biraz daha yakınlaştığımızda Kasap Akif’in karısı Müfide Teyze kazan ocağının başında elindeki kevgirle kıyma kavuruyordu. Kavurma işlemi sona erdiğinde sokağın başında oyun oynayan çocuklara seslendi. ‘’Hey çocuklar!... Bırakın oyun oynamayı; tabağı, kaşığı, ekmeği kapan gelsin.’’ Sokağın en yaramazı olanZeki topu bir tarafa yuvarlayıp, fişek gibi fırlayarak soluğu Müfide Teyze’nin yanıbaşında aldı. Onu diğer çocuklar izledi. Kazan ocağının hemen yanı başındaki fırın yerinde baklava yapılır, yufka açılır, ekmek pişirilir, mevsiminde elma kurutulurdu. Hey gidi günler hey!... Müfide Teyze ortasına ip saldığı tencereye kavrulmuş kıymayı doldurma işlemine çoktan bitirmişti. İpin ucunda sallanan donmuş kıymalar çoktan Kasap Akif’in kasap dükkanında satışa sunulmuştu.

   Çocukluğumuzla, gençliğimizle ilgili anılarımızın birçoğunu mahallemiz ve sokaklarında oynadığımız oyunlar ile orada kurduğumuz sarsılmaz dostluklar oluşturur. Ailemiz gibi hissettiğimiz komşularımız ve sokaklarını karış karış bildiğimiz mahallemiz, en güzel meyvelerin kimin bahçesinde olduğunu unutmadıklarımız arasında geçmişten günümüze tatlı bir anı olarak kaldı.

Selam-sabah eksik olmazdı

Selamlaşma, vedalaşma, sofra düzeni-adabı, yeme-içme, düğün-dernek alışkanlıkları her geçen gün yozlaşarak kaybolmaya yüz tuttu. Mahalle kültürüyle büyümenin en güzel yanlarından biri sabah evden çıktığımızda ya da akşam eve dönerken yolda rastladığımız mahalle sakinlerine selam vermek, hatırlarını sormaktı. Mahallenin esnafıyla, camdaki teyzelerle, yolda gördüğümüz arkadaşlarımızla ayaküstü sohbet etmek mahalle hayatının değişmez bir parçasıydı.

Yaşlılara, hastalara el birliğiyle daha bi güzel bakılırdı.

Mahallede yaşayan herkes adeta büyük bir ailenin ferdi gibiydi. Biri hasta olduğunda bakımı yapılır, ona yemek götürülür, yaşlılar sık sık ziyaret edilerek alışveriş ihtiyaçları karşılanırdı. Bu yardımlaşma, mahalle ruhunun değerli bir özelliğiydi.

Ufak tefek eksiklikler komşudan tamamlanırdı

Mahalle kültürünün en güzel yanlarından biri de koşulsuz dayanışmaydı. En ufak bir yardıma ihtiyacımız olduğunda komşumuza koşardık. Mesela, yemek yaparken unumuz, yumurtamız eksik geldiğinde hemen komşuların zili çalınırdı.

YARDIMLAŞMA/DAYANIŞMA

Mahallemize bir komşu taşınacak olsa herkes yardımına koşar evi hep birlikte taşınırdı. Olurda mahallenin yeni sakini taşınma telaşıyla evde yemek pişiremez diye akşam mahalledeki komşulardan birer tabak yemek gelirdi. Mahallede birisi yaz-kış için hazırlık, temizlik yapsa ona yardıma gidilir hep birlikte hazırlanılırdı. Mahalle sakinlerinden biri kız/oğlan evlendirecek olsa mahalleli birlik olur çeyizini hazırlamasına yardım ederdi.

NEREDE O ESKİ KOŞULUKLAR

Tanışalım komşularımızla, sıcak ve samimi bir selam verelim, içten hal ve hatırlarını soralım, bayram ve kandillerde tebrikleşelim, ortak yaşadığımız alanlarda birbirimize maddi, manevi yardımcı olalım gürültü veya temizlik kurallarına riayet edelim. Çocuklarımız tanışsın mahallede oynasın birlikte. Toplum olarak birlik olmayı birlikte yaşamayı ve her şeyden önemlisi birbirimize güvenmeyi hatırlayalım tekrar, tekrar, tekrar... 

HOŞ/SOHBET

Komşu demek dertlerini anlatabileceğin dost demekti. Akşam kapısını çalacağın misafirliğe gideceğin yoldaş demekti. Sabah işe giderken kapıda gördüğünde selam verip-aldığın ayak üstü hasbihal edip içini döktüğün arkadaş demekti. Eskiden yoktu psikolog. Zira psikolojinizi düzelten sorunlarınızı, sıkıntılarını dinleyen, çözen komşuluklar, hoş-sohbetle içilen kahvenin ardından bakılan falla yüreklere su serpildiği dostluklar vardı.

Gönül Ne Kahve İster

 Ne Kahvehane,

Gönül Muhabbet İster

 Kahve Bahane

Kapı önlerinde çay sohbeti bir başkaydı

Akşamüstü saatleri gelip işler azaldığında, mis gibi çaylar demlenir, yanına atıştırmalıklar iliştirilir, kapının önünde çay keyfi yapılırdı. Çocuklar oyunlar oynayıp eğlenirken büyükler bir gözleriyle çocuklarını kolaçan eder, bir yandan da sohbet ederken, ellerindeki işleri yapmamayı da ihmal etmezlerdi.

Komşu oturmaları pek makbuldü.

Bir zamanlar komşuda pişer, bize de düşerdi.

Komşuluk ve dayanışma mahallede olmazsaolmazlarımızdı. Hey gidi günler hey!...  Nereden nereye geldik?

Haberleşmenin içimizi baymadığı, geçmiş zaman diliminde mahalle sokaklarında haberleşme çocuklar tarafından yapılırdı. Hadi oğlum/kızım bir koşu gidiver. ‘’Bir maniniz yoksa annemler, öğleden sonra size oturmaya gelecek; Sevim Teyze, Ayşe Abla, Hafize Ana…’’ derdik. Film şeridi gibi gözümüzün önünden geçiyor.

Daha kısa mesafeler de haberleşmeyi, anneler camdan cama yaparlardı. Hu komşu!..KızHatcee, nörüyon? Aa aba sen de tığ va mı? Diye seslenirlerdi.

Mahalle hayatında komşuluk ilişkilerine çok önem verilirdi; sık sık ev oturmasına gidilirdi. Komşulara saygıda da kusur edilmez; bayramda seyranda, özel günlerde aile büyükleri gibi komşular da ziyaret edilirdi.Bayram ziyaretlerinde çocuklara verilen harçlıklar sevinçten uçmalarını sağlardı.Bazen de para yerine erkek çocuklara kare, kızlara üçgen  şeklinde katlanmış mendil ve yanında şeker verilirdi.

Mutluyduk, neşeliydik, sevinçliydik; bahçeli ahşap evlerimizde... Mahalle aralarındaki sokaklar oyun alanlarımızdı. Sonunda olan oldu. Betonlaşmayı modernleşme sanıp, ranta yenik düştük. Yıllar içerisinde bir bir yıkılan ahşap evlerimizin yerini alan beton yapılar arasında yitip gitti; güzelliklerimiz, anılarımız…

HEY GİDİ GÜNLER HEY!

NEREDEN NEREYE GELDİK

ANILARIN, GÜZELLİKLERİN

 BETONLAŞTIĞI KENTE DÖNÜŞTÜ, DEVREK

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM
CHP İLÇE BAŞKANI DİKENLİ: ULUPINAR ARTIK KENDİNE GEL
CHP İLÇE BAŞKANI DİKENLİ: ULUPINAR ARTIK KENDİNE GEL