Büyük bir sanatsever olan Atatürk'ün gönlünde, müziğin ayrı bir yeri vardı. O’na göre, “Musiki ile alakası olmayan mahlûkat insan değildir, müzik hayatın neşesi, ruhu, sevincidir.”
Yine O’nun “Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim” sözü beni unutulmuş Devrekli bestekâr ve güfte yazarı Hayri Tunçel’i ve eserlerini araştırıp günyüzüne çıkarmaya itti. Yaşı ellinin üzerinde olan her Devrekli’nin bildiği bu bestekârı günyüzüne çıkarmaya Devrek’te yaşayan akrabalarından başladım. Bildiğim tek şey 55 adet beste ve güftesi olduğuydu ilkin. Ama ortada hiçbiri yoktu. Gerek Milli Kütüphane gerekse yakınlarından 11 eseri ortaya koyabilmenin sevincini yaşarken geriye kalan 43 eserinin de 1998 yılında Devrek’te yaşanan sele gittiğini öğrenince üzüntüm iki kez arttı.
Türk folklorcusu,Türk halk müziği sanatçısı ve derleyicisi, büyük usta Muzaffer Sarısözen, Ankara Devlet Konservatuarı’nın on ikinci derleme çalışmasını yapmak üzere 26-27 Temmuz 1948 tarihlerinde Devrek’e gelmiş ve buradan 1 oyun havası ve 10 türkü derlemiştir. Devrek’te görüştüğü, derleme yaptığı kişilerden biri de bestekâr Hayri Tunçel’dir. Sarısözen, derleme fişine, “Devrek doğumludur. Ud ve mızraplı sazlar çalar, klasik musikiye aşina, makam ve usulde ileri bir sanatkardır”(1) notunu düşmüştür onun için.
PEKİ, KİMDİR BU DEVREKLİ BESTEKÂR?
Asıl adı Hüseyin Hayri Tunçel (2) olan, bestekâr Hayri Tunçel Ahmet Efendi ile Perşembeli Zekiye Hanımın oğlu olarak 1901 yılında Devrek’te doğdu. Kardeşleri ise; Sıdıka, Mehmet Kemal, Müzekker ve Afife’dir.
İlkokulu Devrek I. ve II. Mektebinde tamamlayan Hayri Tunçel, babasının ölümü üzerine o zamanki adıyla “Devrek Şehir Hamamı” olan hamamlarının başına geçti ve burayı çalıştırdı.
İşte o günleri yakın arkadaşı M. Zeki Hacıkulaoğlu (3) şöyle anlattı:
“Hayri Tunçel’i iyi tanırım. Devrek’in Vakıfçeşme Sokağı’nda bir hamamları vardı babasına ait. 1944 depreminde yıkıldı o hamam. Devrek’te dost meclislerinde çeşitli etkinliklerde cümbüş, ud ve keman çalardı. Şair ve bestekârdı. Yazdığı şarkı sözlerini Ankara Radyosu’na gönderirdi. Ama hiçbir onay alamamıştı bu eserlerine. Bir keresinde kendisi anlattı, söz ve makamları birbirine uymadığı için kabul etmiyorlarmış yazdıklarını. İçki sofralarında çalıp söylerdi. Halkevi dönemlerinde, yetenekli olan oğlu Fahrettin’i musiki, tiyatro ve temsil bölümlerinde oynatırdı. Hatta, oğlunun sahneye çıkmadan önce makyajını kendi yapardı. Bizler, küçüktük. Ortaya koyduğu oyunlarda, bize de küçük küçük roller verirdi. Necati Başaran, Ben, Fahrettin Yeşilbaş’la birlikte rol alırdık. Hayri Tunçel, dakikası saniyesine uyan birisi değildi. Onun hazırladığı etkinliklerde Rahmi Dilek de bağlama çalardı.
Ortaya koyduğu oyunları Devrek dışında, Mengen, Çaycuma, Bartın, Ereğli gibi yerlerde de oynadığımızı hatırlıyorum. Ama uzun yılar dışarıda kalmış ve tekrar Devrek’e dönmüş birisiydi.”
Sesinin güzel olduğu oldukça küçük yaşlarda fark edilmiş olup ezan ve Kuran okuması teşvik edilmiştir. Yakın çevresinin takdirini kazanan küçük Hayri hayranlarının sayesinde dinleyerek öğrenme yoluna gittiği şarkıları söyleyerek küğsel yaşamına başlamıştır. İlerleyen zaman sürecinde ud öğrenerek bu sanata bağlılığını iyice artırmıştır.
96 yaşındaki Nafia Öztürk (4) akrabası Hayri Tunçel’i şöyle anlatıyor:
“Hayri Tunçel, benim eşimin dayısı olur. Babası Kadıoğlu sülalesinden Ahmet, annesi de Perşembeli Zekiye idi. Bir çocukları olmuş. Fahrettin. Kendisi Devlet Demir Yollarında çalışmış. Oğlu da Orman İşletmesinde çalıştı. Hayri Tunçel, babası ölünce hamamlarının başına geçti. Cümbüş, ud çalardı. Şiirler yazardı onları besteleyip okurdu. Hayri Tuncel ilkokul, oğlu da lise mezunuydu. Ben, Karakiraz türküsünü de gençliğimden bilirim. Çünkü belli ortamlarda acı acı söylenir insanlar da hüzünlenirdi. Hayri Tunçel’in yazdığı şiir ve türküler bizim evin deposunda idi. 1998 yılında Devrek’te yaşanan büyük sel felaketinde, sele gitti. Sahip çıkan olmadı.”
Devrek’te geçirdiği gençlik çağında aşık olduğu bir kız ile evlenmek istemişse de kızın ailesinin buna karşı çıkmasıyla içine düştüğü üzüntü ve keder sonucu Bolu’ya yerleşti. Burada Ayşe Müveddet hanımla, 20 Aralık 1921 tarihinde evlendi. Bu evlilikten Ali Fahri adlı tek çocukları dünyaya geldi. (d.1923- ö.11.07.1987). Ali Fahri lise mezunuydu.
Birkaç yıl Bolu’da kalan sanatçı ileriki yıllarda daha iyi koşullarda yaşamak isteği ile Samsun’a gitti. Sokaklarda dolaşarak iş ararken bir kitapçı dükkanından gelen ud sesini işiterek dinlemeye başlamıştır.
Bu dükkanda bulunan yaşı hayli yüksek bir şahıs Hayri Tunçel’in ud çalan kişiyi dikkatle dinlediğini görünce içeri davet etmiş ve kısa bir görüşmenin ardından sanatçının bir ud çalar olduğunu öğrenmiştir. Bunun üzerine sanatçıyı dinlemek istemişlerdir. Hayri Tunçel’in gerçeklediği ud Taksim’ini dinleyen bu yaşlı kişi Hayri Tunçel’e iş bulacağını vaad etmiş ve sanatçıyı “Devlet Demiryolları İdaresi”ne memur olarak tayin ettirmiştir. Tunçel, Samsun’da bulunduğu süre içerisinde “Samsun Türk Ocağı”nda oluşturulan “Türk Küğü Topluluğu”nda yönetkenlik yapmış ve çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Ancak hırçın bir karakteri olan Hayri Tunçel çalıştığı kurumda karşılaştığı yolsuzluk ve haksızlıklara dayanamayarak Samsun’dan ayrılarak İstanbul’a yerleşmiştir.
Arkadaşı Mehmet Kocabıyık (90) onu şöyle anlatıyor:
“İyi bir müzisyendi. Ud ve keman çalardı. Kendi yazdığı eserleri bestelerdi. Bestelediği bu şarkıları dost ve içki meclislerinde bizlere okurdu.
Bir ara belediyede sayaç okuma memurluğu yaptı. Oğlu Orman İşletmesinde çalıştı. Bir ara yine Devrek’e döndü ve daha sonra da İstanbul’a gitti.”
Tek oğlu Fahrettin Tunçel’dir. Oğlu ile birlikte sakin bir yaşam sürmeye başlayan Tunçel artık yalnızca küğ (5) ile ilgilenmeye başlamıştır.
1925 yılında yazdığı güftesi “Attımsa da birdenbire sevdayı gönülden / Bir kor çıkar eşsem yine kalbimdeki külden / Yaz mevsimi bin gonca açar her kuru gülden / Bir kor çıkar eşsem yine kalbimdeki külden” ile bağdarlığa başlamıştır. Tunçel bu güfteyi Kürdilihicazkar makamında ve semai usulünde bağdamıştır. Bağdarlık (6) yaptığı son döneminde kullandığı güftelerin bir kısmını kendisi kağıda dökmüştür.
Tunçel 31 Ocak 1964 tarihinde Düzce’de yaşama veda etmiş ve “Düzce Kabristanı”na defnedilmiştir.
Bestekârın ulaşabildiğim 12 adet beste ve güftesi şöyle:
Bestekâr Hayri Tunçel’in, Devrek’in bilinen türküsü “Ereğli'nin yollarını kar duman bastı”yı da Hicaz makamında bestelediği söylense de bu konuda hiçbir kayıta rastlanmamıştır. Ancak, sözkonusu türkü Muzaffer Sarısözen tarafından “Ereğlinin Yolları” adıyla 26.07.1948 tarihinde 1557/B2 p.numarasıyla kayda alınmış olup icracı olarak Hayri Tunçel gösterilmiştir. Bu türküyü 2013 yılında, İbrahim Tığ, İsmet Akdemir ve Hüsnü Y. Öztürk’ten derlenmiş ve Doç. Dr. Hüseyin Yaltırık tarafından da notaya alınmıştır. (7)
ESERLERİ:
Bana acı artık zülfü kemendim
Beste: Hayri Tuncel
Güfte: Hayri Tuncel
Makam: Mahur
Form: Şarkı
Usûl: Türk Aksağı
Bana acı artık zülfü-kemendim
Sana kul olayım canım efendim
Vefasızlığına pek çok gücendim
Sana kul olayım canım efendim
Bana acımazsan halim yamandır
Gece gündüz derdim ahü-figandır
Hasretin çekeli hayli zamandır
Gece gündüz derdim ahü-figandır
Efsaneni faş etme sakın dinleyen olmaz
Beste: Hayri Tuncel
Güfte: Ragıp Cemil Atasev (şair-yazar)
Makam:Karcığar
Form: Şarkı
Usûl: Sengin Semai
Efsaneni faş etme sakın dinleyen olmaz
Yansanda yakılsanda gönül inleyen olmaz
Ummanıma dalsanda gamın ah eden olmaz
Yansanda yakılsanda gönül inleyen olmaz
İçelim mey ile sarhoş aşk ile hoş olalım
Beste: Hayri Tuncel
Güfte: Münteka Çelebi (Devrekli baston ustası)
Makam: Hicazkar
Form: Şarkı
Usûl: Düyek
İçelim mey ile sarhoş aşk ile hoş olalım
Bırak şu nazı-edayı bezmi aşka dalalım
Betmesin hiç bu gecemiz ta sabahı-haşrederek
Bırak şu nazı-edayı bezmi aşka dalalım
Ne kaşane ne bahçeler hiç kalmadı gözümde
Beste: Hayri Tuncel
Güfte: Hayri Tuncel
Makam: Hicazkar
Form: Şarkı
Usûl: Devr-i Hindi
Ne kâşane ne bahçeler hiç kalmadı gözümde
Bütün ezvak bütün sürur bitmiş artık özümde
Hayatım öyle acı kı tek hilaf yok gözümde
Bütün ezvak bütün sürur bitmiş artım özümde
Sevdim seni canım kadar belki daha çok
Beste: Hayri Tuncel
Güfte: Ragıp Cemil Atasev
Makam: Nihavend
Form: Şarkı
Usûl: Curcuna
Sevdim seni canım kadar belki daha çok
Ben neyleyeyim yolumuz mahşerden uzak
Derdime derman arasam senden gayrisi yok
Anladım ki vuslat bize mahşerden de uzak
Attımsa da birdenbire sevdayı gönülden
Beste: Hayri Bey (Devrekli-Udi)
Güfte: Necdet Rüştü Efe (8)
Makam: Kürdili Hicazkar
Form: Şarkı
Usûl: Sengin Semai
Attımsa da birdenbire sevdayı gönülden
Bir kor çıkar eşsem gene kalbimdeki külden
Yaz mevsimi bin konca açar her kuru gülden,
Bir kor çıkar eşsem yine kalbimdeki külden
Sevdim de güzel gözleri, her saniye yandım,
Kollarda uzandım, gene kollarda uyandım!
Aşkın bütün ezvakını en fazla duyandım
Bir kor çıkar eşsem gene kalbimdeki külden
Geceler hicrine bin derd-i muhiki katıyor (9)
Beste : Hayri Bey (Udi)
Güfte : Belirsiz
Makam: Kürdili Hicazkar
Form : Şarkı
Usûl : Aksak
Geceler hicran bin derde mahigül katıyor
İzleyib revi-i ferayem niye mahzun yatıyor
Serhat-ı afitabım benim bugün ivad tanıyor
Âdet-i mah-ı şebini nice rahmette armağanlar yatıyor
Leblerimle zülfüne buseler ihda eyledim
Beste: Hayri Bey (Udi)
Güfte: Belirsiz
Makam: Kürdili Hicazkar
Form: Şarkı
Usûl: Devr-i Hindi
Leblerimle zülfüne buseler ihda eyledim
Bekledim tâ subha dek şevekârım gelmedin
İftirakın hasretile rûz ü beş âh eyledim
Böyle miydi mest-i nâzım o demlerin sözlerin
Esmerim nazlım benim güzelsin işvelisin
Beste: Haryi Tuncel
Güfte: İbrahim Kırmızı (Devrekli esnaf)
Makam: Kürdili Hicazkar
Form: Şarkı
Usûl: Semai
Esmerim nazlım benim güzelsin işvelisin
Sensiz yanan kalbime şifalı bir rüzgarsın
Es benim sevgilim es eller ne derse desin
Cananımsın canımsın sen gülden de güzelsin
Sevgiliye: On beş kişi olalım
Beste ve Güfte: Haryi Tuncel
On beş kişi olalım
Yol üstünde duralım
Nişanlının elinden (A canım)
Sevgiliyi alalım (10)
Devrek dilberi
Devreklilerin eğlence ortamlarında günümüzde de sıkça okuduğu, “Devrek Dilberi / A Benim Ceylan Yarim” adlı hicaz makamındaki şarkının bestecisi ve güfte yazarı Hayri Tunçel’dir. Bu eseri Yaşar Sütçü ile Ertan Kesbiç icra etmişlerdir. Şarkının sözleri şöyledir:
“A, benim ceylan yarim
Dünyayı yakar narin
Günde bir kere görsem
Geçiverir efkarım
Haydi Devrek dilberi
Açtı bahçe gülleri
Bahçesinde kuyu var
Ne de güzel huyu var
Dünyalar susuz kalsın
Gözlerimin suyu var
Haydi Devrek dilberi
Açtı bahçe gülleri
Devrek’te beton köprü
Irmak taşar köpürü
Örgülü saçlı yarim
Avlusunu süpürü
Haydi Devrek dilberi
Açtı bahçe dilberi” (11)
Bestekâr ve güftecimiz Hayri Tunçel’i saygıyla anıyorum.
KAYNAK:
1- Muzaffer Sarısözen, ADK Alan Kayıtları, 1948
2-Devrek Nüfus Müdürlüğü kayıtları
3-İbrahim Tığ, Kiraz Aldım Dikmeden / Devrek türküleri, Kaynan Yayınları 2019, S.44
4-İbrahim Tığ, Kiraz Aldım Dikmeden / Devrek türküleri, Kaynan Yayınları 2019, S.44-45
5-Küğ: Anlama, söyleme ve makam anlamına gelen çok eski bir sözcük. Müzik eşliğinde okunan şiir.
6-Bağdarlık: Besteci, halk ozanı
7- İbrahim Tığ, Kiraz Aldım Dikmeden / Devrek türküleri, Kaynan Yayınları 2019, S.44-45
8-Akşam gazetesi, 21 Mart 1932, Şair, Yazar, Gazeteci
9-Bu eseri Tarihçi-Yazar Abdülkadir Kalay günümüz Türkçesine çevirmiştir.
10- Muzaffer Sarısözen, ADK Alan Kayıtları, 1948
11-Eski Devrek İlçe Müdürü Ertan Kesbiç’ten alınmıştır.
12-Bestekâr Hayri Tunçel’in fotoğraflarını tarafıma Celal Ş. Telci hediye etmiştir.
13-Elimizdeki bu eserleri Nafia Öztürk’ten alınmıştır.
Şehir Dergisi, kasım-Aralık 2023, Sayı 163