Advert
Advert
Advert
  ZÜMRÜD-Ü ANKA KUŞU
Celal Şakir TELCİ

ZÜMRÜD-Ü ANKA KUŞU

Bu içerik 3735 kez okundu.

 

   Gelmiş geçmiş tüm toplumların efsaneleri vardır, efsaneler halk edebiyatı ürünleridir, geçmişimizi, kültürümüzü bize anlatırlar, masal tadında oldukları için okuyanı, dinleyeni sıkmaz, yormaz.

   Zümrüd- Anka  ve tüm efsanelerin ortak noktası, ömrünün bir aşamasında kendini ateşleyerek kül olana kadar yanması ve küllerinden yeniden doğmasıdır.

    Diğer ortak noktalar ise; Her canlıdan bir iz taşımasıdır, Kanatlarında her rengin bulunması, tüylerinde her rengi bulundurması, ihtiyaç duyulduğu en zor anlarda ortaya çıkıp ihtiyaç sahibine yardım etmesidir.

   Bilgeliği akılların ötesinde olan Anka Kuşu, dünyanın yıkılışı ve tekrar kuruluşuna şahit kabul edilir.

 ***

   Efsaneye göre; O yer ile gök arasında birliği sağlar. O’nu görebilme şansına sahip olanlar bir daha asla eskisi gibi olmazlar.

   Türk mitolojisinde, Zümrüd-ü Anka Kuşu “Toğrul” kuşu olarak geçer, birde ikizi vardır. “Konrul” kuşu. Bu ikiz Anka kuşları, Moğollar ve Oğuz boylarının bayraklarında ve Maceristan armalarında yer almıştır.

   Rivayete göre; Oğuz Kağan iki eşini başında Toğrul kuşu olan bir ağacın kavuğunda bulmuştur.

   Efsaneye göre Zümrüd-ü Anka Kaf dağının doruklarında, bilge ağacının dallarında yaşarmış.

   ***

   Kuşlar dünyasında herşey ters gidince, Anka’nın gelip düzeltmesini beklermiş, ne var ki uzun müddet Anka kuşu ortalıkta gözükmemiş…

   Çok beklemişler, tam umutlarını kaybderken, bir kuş Anka’nın kanadından bir tüy bulmuş.

   Böylece Zümrüd-ü Anka’nın yaşadığına inanan kuşlar, huzuruna çıkıp yardım istemeye karar vermişler.

  Ancak; Kaf dağına varmak, çok müşkül ve yorucuymuş. Zira, hepsi birbirinden çetin yedi vadiyi aşmaları gerekiyormuş.

  Bu aşılmaz vadileri geçmek için binlerce kuş yola çıkmış.

   ***

   Ama; İsteksiz olanlar, dünyevi isteklerine yenilenler, daha ilk vadide dökülmeye başlamış.

   Kimisi Bülbül gbi aşk denizine dalmış,  gül’e olan aşkı depreşmiş, Papağan tüylerinin bozulup, güzelliğinin zedelendiğini bahane etmiş, Kartal dağların zirvelerini, Baykuş harabeleri, Balıkçın bataklıkları özleyrek sürüden ayrılmış.

   Her vadiden sonra sayıları iyice azalmış.

   Çoğunluğu da Anka kuşunu bulma ümidini kaybetmiş, umut bitince herşey biter, çoğunluk geri dönmüş.

   Kaf dağına vardıklarında, kala kala otuz kuş kalmış.

   Bu otuz kuş, Anka kuşunun yuvasını boş bulduklarında işin sırrını çözmüşler.

   Aslında; Zümrüd-ü Anka’nın kendileri olduğunu anlamışlar… Bu çileli yolculuk aslında kendi öz benliklerine yaptıkları bir yolculukmuş.!

   ***

   İşte İnsanoğlu da Zümrüd-ü Anka kuşu gibi kendi küllerinden yeniden doğmak için kendini yakmadıkça, umudunu koruyamadıkça; kafesinde, bataklığında, tüneğinde yaşamaya mahkum olacaktır.

   GÜNÜN SÖZÜ: “Neyi ararsan, sen O’sundur”

 

                                                                      (Hz. Mevlana)

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
BAŞKAN BOZKURT: TABURUN GİTMESİNE ULUPINAR KAYITSIZ KALDI
BAŞKAN BOZKURT: TABURUN GİTMESİNE ULUPINAR KAYITSIZ KALDI
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM