Cumhurbaşkanı Tayyip beyi takdir etmemek elde değil. Fetö terör örgütünün siyasi ayağı konuşulurken ne olduysa Tayyip beyin “Lozan” çıkışıyla gündem derhal değişti.
Şimdi AKP Milletvekillerine uzanacağı iddia edilen Fetö terör örgütünün siyasi ayağı unutuldu, yerini “Lozan” aldı.
Hayırlı olsun.!
Biz boyalı yandaş basında yazılanları burada tekrarlamamak için Atatürk’ten bir anı yazmayı daha uygun bulduk.
***
Emperyalist devletler Osmanlı’ya zorla imzalattıkları ”Sevr” antlaşması karşısında Yeni Türkiye’nin Kemalistlerinin başkaldırması sonucu Sevr ile bu işi yürütemeyeceklerini anlayıp, 1920 yılında Ankara hükümetinden Londra’ya alelacele temsilciler çağırır.
Konferansa, Dışişleri Bakanı Bekir Sami Kunduk Başkanlığında bir heyet gönderilir.
Beki Sami bey, görüşmelere İtalyan, İngiliz ve Fransız’ların katılacağını sonradan öğrenir, öyle baskılar görür ki, metinleri İngilizce olan kabul edilemeyecek ağır şartlar imzalatılır.
Olay Ankara’da büyük tepki görür, Bekir Sami bey Ankara’ya döner dönmez, Gazi Atatürk tarafından çağırılır.
***
Dışişleri Bakanı, derhal Atatürk’ün İstasyondaki Lojmanına gider ve kendisine antlaşmalarla ilgili bilgiler verir.
Der ki;
“Efendim, bu savaşı sürdürürsek mutlaka felakete uğrayacağız, bunun için hemen barış yapmalıyız, bu anlaşmalar barış yolunu açacaktır, reddedersek tarih ve millet önünde sorumlu oluruz.”
Bekir Sami’yi hiç müdahale etmeden dinleyen Gazi Paşa, “Bitti Mi?” der. “Evet Paşam”
“Binbir zorlukla topladığımız meclis, uygar dünya’dan çok basit bir şey istedi”
“Hür ve Bağımsız yaşamak.”
Ben Askerim, savaşın cinayet olduğunu hepinizden iyi bilirim. Zorunlu olursa yapacak bir şey yoktur.
Bende elbette “barış” tan yanayım.
***
Mustafa Kemal, bunları söyledikten sonra ayağa kalkıp, Bekir Sami’ye “Geliniz” diyerek, perdeyi hızla açtı, “Bakınız” dedi.
Bu tren az önce Eskişehir’den geldi, Vatanına Kan borcunu ödeyen Gazi’leri getirdi, biraz sonrada şu Gencecik Mehmetçikleri Cepheye götürecek.
Bu Vahşi ve İnsafsız savaşı bu millet mi başlattı beyefendi değince, Bekir Sami “Hayır Efendim”
Mustafa Kemal;
“Bu millet üzerine kinle, entirikayla, ateşle gelen dış düşmanlara ve içerdeki hainlere ve gafillere karşı, kendi namusunu ve vatanını savunmaktan başka ne yapıyor?
Bu zavallı milletin hak ve hukuklarını yabancılara nasıl bağışlarız?
İşte o zaman tarih ve insanlık önünde sorumlu oluruz. Kendimizi kurtarmak için geleceklerini satarsak, bu insanlar ilerde hepimizi lanetle anmazlar mı?
***
Mustafa Kemal, son sözlerini üstüne basa, basa şöyle sürdürür.
“İmzaladığınız anlaşmaların, Misak-ı Milliye aykırı olduğu için, reddedilmek üzere meclise göndereceğim.”
Sizinle kişisel dostluğumuz sürecektir, ancak Hükümette arkadaşlık etmemize artık imkan kalmadığını sizde idrak ediyorsunuz.
Bekir Sami, Mustafa Kemal’in kesin ve sert tepkisi karşısında, bitmiş tükenmiş bir halde titreyerek odayı terk eder.
TAZİYE
Geçtiğimiz günlerde vefat eden sevgili büyüğümüz, “PARLA YILMAZ” abimize “Allah’tan rahmet, dost ve akrabalarına, sevenlerine sabır dilerim.
GÜNÜN SÖZÜ: “Olursa AKP’den demokrat,
Kapını iki kere kilitle öyle yat.”