Medyadaki yandaşlar yeni oyunlarını güzel oynuyor. Neymiş efendim, “Türkiye’de fiili durum var, bunun normalleşmesi” lazımmış.
Fiili durum dedikleri; Cumhurbaşkanının, beni halk seçti diyerek, mevcut Anayasa’yı defalarca çiğneyip, yok saymasıdır. Seçim meydanlarında, açılış bahaneleriyle açık açık 400 Milletvekili istemekten tutunda sayın sayabildiğiniz kadar.
Bazı yazarlar ise medya’da “Cumhurbaşkanı seçilmiş olma bahanesiyle yetkilerini aşıyor” diyerek… Artık filli bir durum var algısı oluşturuyorlar.!
Bu tür beyin yıkama metotlarıyla, her türlü hukuksuzluk sıradanlaştırılıp, sulandırılıyor.. normalmiş gibi sunularak ayrı bir suçu işlediklerini elbette biliyor ama bilmezlikten geliyorlar.
Kurgulanan, tezgahlanan, sahnelenen oyuna gelince; yapılacak olan referandumda seçmen, “Madem öyle bir fiili durum var, öyleyse resmileştirelim” diyerek Başkanlık Sistemine evet denilmesini sağlamak.
Bekleyip göreceğiz bu dayatma-algı tutacak mı?
KEŞKE DEMEMEK İÇİN
Bilinmen hikayedir ama yeri geldi, günümüze uygun.
Büyük bir hava meydanın bekleme salonunda genç bir bayan uçağa binmek üzere bekliyordu. Uçağın havalanmasına uzun süre olduğu için, vakit geçirmek üzere bir kitap, bir kutuda kurabiye aldı.
Dinlenmek ve kitabı okumak üzere Vip salonunda bir koltuğa yerleşti.
O sırada yandaki koltuğa bir adam oturdu ve dergi çıkarıp karıştırmaya başladı.
Genç kadın ilk kurabiyesini alıp ağzına attı, adamda bir kurabiye aldı, yemeye başladı.
Kadın çok rahatsız oldu… “Bu ne teklifsizlik, günümde olsam bir tokat atardım” diye geçirdi içinden. Bayan bir kurabiye aldıkça, adamda bir tane alıyor.
Çıldıracak gibiydi, ama olay çıkartmak istemiyordu.
Nihayet kutuda son kurabiye kalınca, “Bu küstah adam şimdi ne yapacak” diye düşündü.
Adam son kurabiyeyi aldı, ikiye böldü ve bir parçasını kadına uzattı… aa bu kadarı da fazlaydı, kadın kitabını ve diğer eşyalarını alıp hızla giriş salonuna, oradan da uçaktaki koltuğuna oturdu.
Gözlüğünü almak için çantasını açtı, birde ne görsün, kendi aldığı kurabiye açılmadan çantasında duruyordu…
***
Çok utandı… Çok büyük bir yanlış yaptığını anladı, kurabiye kutusunu açmadan çantasına koyduğunu unutmuştu. Adam kendi kurabiyelerini hiç sinirlenmeden, yüksünmeden kadınla paylaşmıştı. Kadın ise kendi kurabiyelerinin paylaşıldığını sanmıştı.
Şimdi; “Keşke” dedi ama iş işten geçmişti, açıklama şansı, özür dileme imkanı da yoktu.
***
İşte böyle; Taş atıldıktan sonra, söz ağızdan çıktıktan sonra, fırsat kaçtıktan sonra, zaman geçtikten sonra… Keşke demenin hiçbir önemi yoktur.
Telafisi mümkün olmayan, telafi edemeyeceğiniz durumlara düşmemek için çok dikkatli olmalıyız.
Başkanlık sistemi ülkemizi daha karanlıklara gömebilir, keşke dememek için dayatmalara direnmeliyiz.
GÜNÜN SÖZÜ: “Eşek derviş olmaz,
Odun çekmekle tekkeye
Deve hacı olmaz,
Gidip gelmekle Mekke’ye.”