Hükümetin ülkeyi getirdiği nokta ortada dururken, onlar kendilerine toz kondurmayıp, devamlı muhalefeti suçlamakla meşguller.
Sanki 15 yıldır ülkeyi başkası yönetiyor.
Kendi mazisini unutan, aldatılmış, Ezik bir iktidar.
Hal böyle iken Bakan beylerden biri çıkmış diyor ki; “Elli yılda yapılamayan işleri yaptık, herkes hayatından memnun, yurt dışındaki üst akıl bizim kalkınmamızı çekemiyor, gelişmemizden çekiniyorlar” v.s… v.s..
AKP, hala mazlumu oynamayı sürdürüyor.
***
Bu sözler bize tarihten bir hikayeyi hatırlattı.
Zamanın Antalya Valisi Turhan Paşa, bir gün avda gezerken, kendisine çantacılık eden, oldukça yaşlı, fakat dinç ve anlayışlı köylüye sormuş;
- Baba kaç yaşındasın?
- Yetmişi geçtik paşam.
- Maşallahın var, ağzında çürük diş bile yok, onca yol yürüdük hiç yorulmadın, ben yaşça senden genç olmama rağmen soluğum kesildi.
Köylü halinden memnun olmadığını gösteren bir tavırla;
- Öyle ama, kulak asma paşam… diyerek acı acı gülümsemiş.
Paşa köylünün verdiği cevabı garip bulup sormuş.
- Niçin halinden memnun değilsin?
Adam yine acı acı gülümseyerek;
- Paşam sana bir hikaye anlatayım demiş. Ve başlamış anlatmaya…
***
Bir Kartal ile bir Şahin buluşup yarenlik etmeye başlamışlar.
Şurdan, buradan konuşurken Kartal, Şahin’le tanıştığına memnun olduğunu söyleyerek onu yuvasına yemeğe davet eder.
Şahin Kartal’a evinin nerede olduğunu sorar, Kartal Ulu bir dağın tepesindeki kovuğu gösterir.
- İşte şu kayanın içi evim, yuvamdır.. der.
Ertesi gün karşılaştıkları saatte Kartal’ın evine gelir, Kartal onu karşılar ve in’in bir köşesine atılmış leşi göstererek “Hadi yemek yiyelim” der.
Şahin, karanlık ve havasız bir yerde, berbat bir halde kokmakta olan leşi görünce, bir iki sahte gaga vuruşuyla yiyormuş gibi yapar.
“Bugün iştahım yok Kartal kardeş, kusura bakma” diyerek çekilir. Biraz hoş-beşten sonra yarınsı gün Kartal’ı kendi evine davet eder.
Kartal; “Senin ev nerede?” der.
Şahin; “Deniz kenarında ulu çınarı göstererek, “Şu çınarın tepesinde” der.
***
Ertesi gün, Kartal uçarak gelir, çınarın tepesinde buluşurlar. Kartal;
- Ne havadar yerde oturuyorsun, yuvan çok güzel, ama yemek nerde? Diye sorunca, Şahin acıktınız mı? Diyerek, yuvadan yıldırım gibi uçar az sonra bir Keklik yakalar ve Kartal’ın önüne koyar.
Kartal ilk defa yediği bu leziz şeyi hayretle yerken, şahin bir daha süzülür ve bıldırcınla döner. Onu da Kartal’ın önüne koyar. Pike yapıp denizden bir balık, daha sonrada iki tarla kuşu getirip, ikrama ilave eder.
Kartal şaşırır.
Şahin kardeş der, verdiğin yemeğe hayran kaldım, ban bilmediğim lezzetleri tattırdın, neler varmışta bilmiyormuşum… diyerek esef ederken birden aklına gelir ve sorar.
- Şahin kardeş sen kaç yıl yaşarsın?
- Yetmiş.
- Bu defa, Şahin Kartal’a sorar.
- Sen kaç yıl yaşarsın?
- Üçyüz.
Şahin;
- Gördün mü ya, bu kadar güzel gıdalarla beslenmeme rağmen ben yetmiş, sen üçyüz yıl yaşıyorsun. Diye Kartal’a gıpta ile bakınca;
Kartal;
- Esef etme Şahin kardeş, benim gibi izbe yerde leş yiyerek üçyüz yıl yaşamaktansa, senin gibi tertemiz havada, bu şekilde yaşamak benim üçyüz yıllık hayatıma bin defa tur atar.
***
Yaşlı çantacı köylü hikayeyi bitirince Paşa’ya döner;
- Paşam, biz ışıksız, yolsuz, cahil, parasız seksen sene yaşayacağımıza, sizin gibi kırk yıl yaşamayı bin defa tercih ederiz… der.
GÜNÜN SÖZÜ: Keçi’nin uyuzu, pınarın başından su içer”