Bölgemiz ve ilçemiz göç vermeye başladıktan sonra, doğal olarak zaten kıt olan tarlalarımızda ekilmez oldu. Yabani otlar ve çalılıklar tarlaları istila etti.
Bunun sonucu olarak, Tavşan, Tilki, Çakal, Sansar, Porsuk hatta Yılanlar çoğaldı… Ancak tarlaya bağımlı olan başta Kınalı Kekliklerimiz ve Üveyik, Bıldırcın bitti.
Tarlalar ve su, bu kuşların temel ihtiyacıdır, doğal dengelerin bu nadide kuşlar aleyhine bozulması düşündürücü ve üzücüdür.
***
Bilhassa Keklik avının tadına doyum olmaz, o ava çıkabilmek için ne zahmetler çekilir, sabah ezanını dağlarda çok dinlemişizdir, seher vakti öten keklikleri dinlemek tüm zahmetleri öteler, büyük bir zevke dönüşür.
Ah birde köpeğimizin önünden on-onbeşlik bir keklik sürünün harıltılı kanat sesiyle irkilmek ve arkasından tüfeğin patlaması... bir başkadır keklik avcılığı.
Üveyik, bıldırcın avlarının hazzı da başkadır, ne yazık ki bozulan dengeler avcılarımızı başka illere yönlendiriyor, ama oralarda da azalma söz konusu.
İşin kötüsü de bozulan bu dengelerden avcılarımızın sorumlu tutulmaya çabalarıdır.!
Geçen yıl, Milli Parklar Av ve Yaban Hayatı Koruma Müdürlüğü, Devrek ilçemizin Karakoçlu, Seyisoğlu, Halilbeyoğlu, Sofular Köyü civarına Devrek Avcılar ve Atıcılar Derneği gözetiminde Keklik saldı.
Yemlenmeleri için birkaç tarlada ekildi, sonucu tam olarak bilmiyoruz, kimi yetkililer kekliklerin ürediğini söylese de bazı köylü vatandaşlar aksini iddia ediyor.
Bekleyip görelim, şimdilik başka şansımız yok, temennimiz bu güzel avlakların yine kekliklerle şenlenmesidir.
***
Merkez Az Komisyonu kararı ayrı bir yazı konusudur. Ancak şu kadarını bahsetmeden olmaz. Adı geçen komisyon her yıl avcılar için toplanır ve kararlar alır, birkaç yıldan beri “Avbis” isimli bir uygulama ile kanunlara uyan avcılarımızı çok zora soktular.
Avcılığı haftada üç güne sıkıştırdılar, şaşırmamak elde değil, bunlar kendini ne zannediyor?
Av yapanların işi gücü yokta, her gün her fırsatta ava çıkıyor mu, boş avare insanlar mı? Böyle bir şey mümkün olabilir mi?
Boş zamanlarını kahve köşelerinde değilde, doğada değerlendiren avcıları, ekonomik durumları güçlü, her gün avlanır göstermek yanlıştır.
Geçtiğimiz yıllarda haftanın yedi günü avlanmak serbestti, kimsede işini gücünü bırakıp, dağlara, ovalara koşmadı.
Sakin düşünürseniz yanıldığınızı görürsünüz büyük Devlet Adamları…
İŞTE ONU BEN UYDURMADIM
Mısır’ın eski diktatörü Abdulnasır için halk arasında pek çok öykü anlatılırmış, Abdülnasır’ın bu nükteler pek canını sıkarmış.
Abdülnasır bir gün, bu nükteleri, öyküleri kim uyduruyorsa yakalayıp getirin diye buyurmuş.
Adamları bu emri derhal yerine getirip, öykücüyü yaka paça huzura getirmişler.
Abdülnasır sormuş, “Hakkımda falan öyküyü sen mi çıkarttın?” Adamcağız boynunu bükerek, “Evet efendim” demiş.
Abdülnasır kükreyerek “Ya falanca öykü?” “Evet efendimiz ben uydurdum” “Peki feşmekan öykü?” “Oda benim uydurmamdır efendimiz.”
Abdülnasır küplere binmiş; “Be hey densiz adam, bilmez misinki benim iktidarım referandum ile kabul edilmiştir, ben halkımın yüzde 94,5 oyunu alarak ülkemi yönetiyorum.
Adamcağız başını öne eğerek; “Efendimiz, bakın işte onu uyduran ben değilim” demiş…
***
Tüm İslam aleminin mübarek Ramazan Bayramını kutlar, mutlu, sağlıklı günler dilerim.