Biz de “öreke” deyince ilk akla, yün, keten gibi şeylerin eğirilirken tutturulduğu, bir ucu çatal değnek, gelir.
Bir de “ananın örekesi” deyimimiz var: Saçma bir söze karşı verilen karşılığı yansıtır.
-Sınavda birinci olacakmış, yok ananın örekesi!...
Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan:
-Dünya yuvarlakmış... Yok ananın örekesi…
*
En son öreke’yi Eğerci’de görmüştüm.
TRT Müzik Kanalı’nda yayınlanan Fasl-ı Anadolu Programı ekibi türkülerimizi çekmek için geldiğinde dekor olarak kullanılmıştı öreke.
Oradaki amca bu da “höreke” dediğinde anlamıştım, yerel ağız da öreke’nin höreke olduğunu.
*
Yanlış anlaşılmasın, dedi ve ekledi şapkalı amca:Bir de bu öreke / höreke’yi köy yerinde ebeler kullanırdı eskiden.
Köy ebesi doğum yapacak kadını öreke adı verilen çatal biçiminde tahta üzerine yatırırmış, doğurtmak için...
Asıl yakıştırma bu öreke üzerine yapıldı mı, yandın!
-Ananın örekesine kar yağar!
*
Gülcemal aradı Almanya’dan:
-Devrek’te ne var ne yok?
Konuştuk, anlattım bir bir… Sonra ilave ettim:
-Hamam aynı, külhan aynı, tellak aynı, tas aynı!
Anlattıklarımı yetersiz bulmuş olacak ki, ekledi:
-Ben de başka türlüsünü beklemiyordum…
-Yok anasının örekesi!...
*
Ezgi Mola'ya kulak verelim:
- Anasının hörekesi Taraklı’ya geldi
Tak tak tak Taraklı’ya geldi
Yürü, sevmiyosan oyalama kardeşim!
Kol yapma bana, ümünü sıkarım ha!
Adamın hasabını bozma, üfle len işte üfle
Anasının hörekesi Taraklı’ya geldi
Tak tak tak taraklıya geldi.
*
Nasıl şarkı ama!
-Anasının örekesi pardon hörekesi gibi..
…….
*Taraklı, Sakarya’nın bir ilçesi.