Reklamı Geç
Advert
Advert
Advert
Advert

MADENCİ HAREKETE GEÇTİ

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun (TTK) özelleştirilmemesi için bir süredir devam ettirdiği hareketi büyüterek Zonguldak'taki bütün kesimlerin katılımıyla bir toplantı organize etti.

MADENCİ HAREKETE GEÇTİ
Bu içerik 551 kez okundu.
Advert

    Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun (TTK) özelleştirilmemesi için bir süredir devam ettirdiği hareketi büyüterek Zonguldak'taki bütün kesimlerin katılımıyla bir toplantı organize etti.

  Zonguldak’ta, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın KİT Reformu’na karşı Genel Maden işçileri Sendikası Başkanlığında tüm sivil toplum toplum kuruluşları ortak basın açıklaması yapacak.  GMİS Şemsi Denizer Toplantı Salonu'nda yapılan toplantıda müesseselerden yüzlerce işçi katıldı. Basın açıklaması öncesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu maden işçileri “Geliyor geliyor madenciler geliyor”, “İşte madenci işte sendika”, “Şimşek şaşırma sabrımızı taşırma” şeklinde sloganlarla yürüdü.

   Madencilerin yürüyüşü çevredeki vatandaşlar ve esnaf tarafından da büyük alkış aldı. Zonguldak ta bulunan sendikalar, meslek odaları, dernekler, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu Zonguldak Platformu olarak, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın KIT Reformu adı altında hazırladığı tasarıya karşı Zonguldaklılar büyük bir hassasiyet gösteriyor.

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Zonguldak Platformu olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın KİT Reformu adı altında hazırladığı tasarıya karşı basın açıklaması yaptı. GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil’in basın açıklaması şu şekilde:

 “Cumhuriyetimizin ve bağımsızlığımızın kurucu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi, Vatan şehitlerimizi, Demokrasi şehitlerimizi, görev şehitlerimizi ve maden şehitlerimizi saygı, şükran ve rahmetle anıyorum.

Değerli Arkadaşlar, Değerli Basın Mensupları, Bilindiği gibi Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,merkezi yönetimin kontrolü altında olan 19 Kamu İktisadi Teşebbüsü içinKİT Reformu adı altında bir çalışma yaptıklarını açıklamıştı.

Kamuoyuyla paylaşılmış bir tasarı olmamasına rağmen, detayları ortaya çıkan taslağa göre; KİT’lerde Yönetim Kuruluüye sayısı 7’ye çıkarılacak ve bu üyelerin 4’ünüHazine ve Maliye Bakanı atayacak. Yönetim Kurulu Başkanı da Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın belirlediği isimler arasından atanacak. Bu durumda KİT’lerde tüm kontrol ve yönetim doğrudan Hazine ve Maliye Bakanlığı’na geçecek. Yani halkın malı olan kamu kurum ve kuruluşlarıuzmanlık açısından ilgili bakanlıkların yetkisi ve görevi dışına çıkarılacak, tüm yetki Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda olacaktır. Enerji ve Madencilik özelinde, yetkili bakanlık olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, neredeyse bir şube müdürlüğü konumuna getirilecektir. Ülkemizin vazgeçilemez stratejik kuruluşları bilefinansal temele dayalı, kârlılık esası ve piyasa şartlarına göre yönetim anlayışının hakim olacağı birer şirkete dönüştürülecektir. Bu durumda piyasa şartları ve kârlılık göz önüne alınacak, tamamen veya parça parça KİT’lerin özelleştirilmesinin,kârlılığı düşükse kapatılmasının önü açılmış olacaktır.

Bu 19 KİT arasında Türkiye Taşkömürü Kurumu, Eti Maden İşletmeleri, BOTAŞ, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Türkiye Kömür İşletmeleri gibi enerji ve madencilik faaliyeti gösteren kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra,Çaykur, Devlet Demir Yollarıgibi kurumlar bulunmaktadır.

Değerli Arkadaşlarım, Değerli Basın Mensupları, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın görevi ve uzmanlık alanı; 19 KİT’in görev ve uzmanlık alanıyla bağdaşmamaktadır. Örneğin madencilik sektörünü yönetmek ve madencilik politikalarını belirlemek; uzmanlığı tekniğe dayanan, ekonomik ve yönetimsel düzeneklerin işletiminde etkin görev üstlenen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın görevidir. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, uzmanlık alanı dışındaki KİT’lerin yanı sıra, madencilik politikaları ve maden işletmelerinin yönetimi konusunda da tek yetkili, tek karar verici ve tek düzenleyici konumuna gelmesi asla kabul edilemez.

Değerli Arkadaşlarım, Dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeler, yerli ve milli üretim yapmanın, kendi öz kaynaklarımızı, yine öz insan kaynaklarımızla ülkemiz ekonomisine ve sanayisine kazandırmanın öneminibir kez daha ortaya koydu. Enerji temelli savaşlar, dönem dönem yaşanan enerji ve tedarik krizleri, taşkömürü gibi stratejik bir kaynağın öneminidaha da arttırdı. Ülkemizde sadece Zonguldak Havzası’nda bulunan Taşkömürü, demir-çelik sektörü ile diğer sanayinin ana hammaddesi olan stratejik bir enerji kaynağıdır. Bu derecede önemli milli kaynakları üreten stratejik kamu kurum ve kuruluşlarına, kâr-zarar mantığıyla bakılamaz. Halkın malı olan, ülkemizin vazgeçilemez stratejik kurumları,piyasa şartlarına ve uluslararası tekellerin kontrolüne hiçbir şekilde ve asla terk edilemez.

Stratejik öneme sahip kamu kuruluşlarının tartışmasız şekilde, tamamen kamu kontrol ve sektör uzmanlarının yönetimiyle işlev görmelerinin; ülkemizin gerek ekonomik, gerek sanayi,gerekse siyasi bağımsızlığının şartı olduğunubir kez daha ifade ediyoruz.

Siyasi iktidarların bugüne kadar yaptığı özelleştirmeler ve yönetimsel hatalar nedeniyle, halkımızın ne kadar ağır bedeller ödemek zorunda kaldığı unutulmamalıdır. Özellikle kriz dönemlerinde, halka ve taraflara sorulmadan alınan kararlar ve çıkarılan yasalar, ülkemize büyük zararlar verdi. Her krizin bedelinin, bu krizlerde sorumluluğu olmayan halka, işçiye, memura, emekçiye, çiftçiye, esnafa, emekliye, işsize ödetilmesinden bıktık, usandık.

 Değerli Arkadaşlarım, Biz Emeğin Başkenti olarak uzun yıllardır; yerli ve milli üretimden yana olduğumuzu, özellikle stratejik önemi olan kamu kurum ve kuruluşlarının korunması gerektiğini, ithalata dayalı tüketimin karşısında olduğumuzu açıkça ifade ettik, mücadelesini verdik. Zonguldak ve bölge halkı olarakhepbirlikte yanlış politikalara karşı çıktık. Kendi doğrularımızı her şart altında söyledik. Zonguldak’a, bölgemize ve ülkemize, atalarımızın mirasına, işimize, aşımıza, halkımızın geleceğine, hepbirlikte sahip çıktık,çıkmaya devam ediyoruz. Bu süreçte yaşananlar, bugüne kadar birlikte verdiğimiz mücadelelerin, ne kadar haklı olduğunuher defasında ortaya koydu. Bugün yerli ve milli kaynakları değerlendirmenin öneminden bahsediliyor. Ancak tüm bu gerçeklere rağmen Türkiye,38 milyon ton taşkömürünü her yıl artan şekilde milyarlarca dolar ödeyerek ithal ediyor. Bu nedenledir ki Türkiye’nin en kısa süredeişçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin eksiksiz alındığı çalışma şartlarında,kendi öz kaynağı olan taşkömürü üretimini artırması, bunun için de TTK’nın norm kadro ve kurulu kapasite ile çalışarak, ülkemizin dışa bağımlılığının azaltılmasına daha fazla katkı vermesi gerektiğini söyledik, söylüyoruz.

 Değerli Arkadaşlar, Değerli Basın Mensupları, Filyos’ta bulunan doğalgazın, ülkemizin doğalgazda dışa olan bağımlılığını azaltmasının önemi her fırsatta vurgulanırken,ülkemiz sanayisini ve enerji sektörünü taşkömüründe tam anlamıyla dışa bağımlı hale getirecek politikalara destek vermemiz, elbette beklenemez.

 Tam aksine biz, sadece Zonguldak Havzası’nda bulunan taşkömürünü daha çok üreterek; ülkemize, halkımıza, sanayi ve enerji sektörümüze, ülkemiz ekonomisine daha çok katkı vermek; ülkemizin taşkömüründe dışa bağımlılığının azaltılmasını,bunu gerçekleştirebilmek için debu hedefler doğrultusunda politikalar üretilmesini istiyoruz. Biz, sadece siyasi olarak değil aynı zamanda ekonomik olarak da tam bağımsız Türkiye’yi savunuyoruz. Her fırsatta ve her platformda, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin tam anlamıyla alındığı çalışma şartlarındataşkömürü üretiminin nasıl artırılabileceğini anlatıyor, sektör uzmanlarına hazırlattığımız raporlarla da ortaya koyuyoruz. Ve elbette geçmişten bugüne kadar yaptığımız ve bugünden sonra da kararlılıkla yapacağımız gibi, ülkemizin vazgeçilemez nitelikteki kurumlarına, işyerlerimize, işimize ve aşımıza daha güçlü, daha kararlı bir şekilde,hep birlikte sahip çıkıyoruz.

 Bugün bu yolda, bu salonda bulunmakla;Sendikamızın, maden ve MTA işçilerinin, Zonguldak ve bölge halkının, emek dostlarının, sivil toplum örgütlerinin, sendikalarımızın, siyasi partilerimizin, meslek odalarımızın, muhtarlarımızın ve halkımızın desteğiyle, meşru zeminde tüm mücadele haklarımızı kullanmaktakararlı olduğumuzu bir kez daha herkese gösterdiniz.

 Değerli Arkadaşlarım, TTK, vazgeçilemez stratejik bir kurumdur; piyasa şartlarına terk edilemez. TTK, ülkemiz sanayisi ve enerji sektörünün can damarıdır; ticari bir şirkete dönüştürülemez. TTK, milli bir kurumdur; uluslararası tekellerin kontrolüne bırakılamaz. TTK halkın malıdır;satılamaz. TTK Zonguldak’ın ve bölgesinin varlık nedenidir;kapatılamaz. Bu nedenlerle Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın hazırlamakta olduğu tasarıya bugün buradan bir kez daha hep birlikte “Hayır” diyoruz. KİT Reformu adı altında hayata geçirilmeye çalışılan girişimlerden derhal vazgeçilmelidir.Tehlikenin farkındayız ve bir kez daha açıkça ifade ediyoruz ki;bu girişimlerde ısrar edenler, karşılarında Genel Maden İşçileri Sendikası’nı, maden ve MTA işçilerini, sendikaları, sivil toplum örgütlerini, meslek örgütlerini, siyasi partileri, muhtarlarımızı, emekçilerimizi, işsizimizi, emeklimizi ve halkımızı bulacaklardır.

 Bu nedenle, bölgemizi temsil eden iktidar partisi siyasetçilerini, halkın taleplerine duyarlı olmaya çağırıyoruz. Milli sanayi ve ekonomimizin temel taşları olan,sadece TTK değil reform adı altında hazırlanan tasarının kapsadığı 19 kamu kurumu; tasfiye edilerek, satılarak veya kapatılarakyok edilme ve uluslararası tekellerin veya şirketlerin kontrolü altına girme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Buradan hep birlikte yükselttiğimiz bu mücadele,yalnızca Zonguldak için değil, aynı zamanda ülkemiz için, ülkemizin değerleri içindir.

 TÜRK-İŞ öncülüğünde üç işçi sendikası konfederasyonunun bugün Ankara’da düzenlediği basın toplantısında KİT Reformu adı altında hazırlanan tasarıdan kaynaklanan tehlike ve endişeyi ülke gündemine taşıyan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Sayın Ergün Atalay’a teşekkür ediyor, ülkemizdeki tüm sivil toplum kuruluşlarını,tüm sendikaları ve siyasi partileri, ülkemizin vazgeçilmez değerleri olan19 Kamu İktisadi Teşebbüsüne sahip çıkmaya davet ediyoruz.

 Değerli Arkadaşlarım, Değerli Basın Mensupları, her ne isim altında ve her ne gerekçeyle olursa olsunTürkiye Taşkömürü Kurumu başta olmak üzerehalkın malı olan kamu kurumlarımızın yok edilmesine karşıyine sizlerle birlikte, omuz omuza vererek, halkımızın, ülkemizin ve bölgemizin geleceği adına,tüm meşru mücadele haklarımızı sonuna kadar kullanacağız.Güçlüyüz, hep birlikte çok daha güçlüyüz.

 Bu birlik ve beraberlik içinde, omuz omuza mücadelemizle; kurumlarımız, ülkemiz ve geleceğimiz üzerine oynanan her oyunu bozacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu kararlı mücadeleye katılımınız ve büyük güç veren desteğiniz için teşekkür ediyor, sizlere tekrar sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”

 

Advert
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
 “KUTLAMA DEĞİL ANLAŞILMAK İSTİYORUM” YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI
“KUTLAMA DEĞİL ANLAŞILMAK İSTİYORUM” YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI
14 YILDIR YOKSUN BABA!
14 YILDIR YOKSUN BABA!