İbrahim Tığ
Seyhan Erözçelik, edebiyatımızda, Türk şiirinde hiç kuşkusuz önemli bir yere sahiptir.
1980 kuşağının önemli şairi olan Erözçelik’in deneysel edebiyata olan yatkınlığı, içerik, üslup ve şiir ahengi oluşturmadaki özgün yaklaşımları onu diğerlerinden farklı kılar. Şiirlerindeki sözcük seçimi, söz varlığı, kurgusu ve anlatımı onun şair kimliğinin yansımasıdır. Onun aramızdan (49 yaşında) erken ayrılması da Türk şiiri açısından büyük kayıptır.
Seyhan Erözçelik’in adını ve eserlerini yaşatmak, Türk şiirine yeni imzalar kazandırmak amacıyla ailesi ve arkadaşları tarafından “Seyhan Erözçelik İlk Kitap Şiir Ödülü” veriliyor.
Ancak gelin görün ki, bu ödül hep sorunları da beraberinde getiriyor. Bu yıl da seçici kurul üyeleri arasında sorun yaşanmış ve bu nedenle de kurul üyeleri; Ali Günvar ve Osman Hakan A. üyelikten ayrıldıklarını açıkladılar.
Ödül açıklamasında yer alan “Türkçe şiir” ifadesinden sözü edilen bu kurul üyeleri rahatsız olmuş. Haklı olarak “Türk şiiri” ifadesinin kullanılmasını istemişler ve olumsuz yanıt alınca da kurul üyeliklerinden ayrılmışlar.
Evet, bu üyelerin bu tavırlarını olumlu ve doğru buluyorum ben de.
2023 yılında bu seçici kurul “Seyhan Erözçelik İlk Kitap Şiir Ödülü”ne Hasan Ege Karanfil'in “Veraset Vergisi” eserini layık görmüştü. İthaki Yayınları, öğrencisi olduğu üniversite yurdunda, oda arkadaşına saldırdığı ve ırkçı ifadeler kullandığı gerekçesiyle Hasan Ege Karanfil ile olan sözleşmesini feshetmişti.
Yüzünden ve belinden yaralanan oda arkadaşı F.B. ise ifadesinde, “Hasan Ege K., ben Alevi olduğum için ve bana karşı ayrımcılık yaptığından dolayı beni odadan atmak istiyordu. Kendisinden şikayetçi olacaktım. Ancak öğrenci olduğu için sabıkasına yansımasını istemediğim içim şikayetçi olmadım. Halen bana ayrımcılık yapmaya devam ediyor” dedi. (*)
Dahası var. Yıl 2019.
“Seyhan Erözçelik İlk Kitap Şiir” ödülü şartnamesinde, “Ödül, “şiir defteri” değil, “şiir kitabı” niteliği taşıyan kitap/dosyalara verilecektir.” şeklinde bir madde var.
Ama gelin görün ki, bu seçici kurul üyeleri, bu madde gün gibi ortada iken Yiğit Kerim Arslan’ın ikinci kitabı olan “Kirpik Bilgisi”ne ödül vermişti.
Bu durum genç şairlerimiz arasında tepkilere yol açmıştı. Yusuf Araf, Yiğit Ergün, Furkan Çirkin, Kaan Eminoğlu ve Süleyman Berç Hacil ele aldıkları yazılarla bu durumu kınamışlardı. Haklıydılar, çünkü sayın Arslan’ın ilk kitabı “Yeni Moskova” 2017 yılı Aralık ayında Düşülke Yayınları'ndan çıkmıştı.
Ben ise, bu akıl almaz durum karşısında, “Eleştirilerin ana nedeni ise, ödül şartnamesinde yer alan 'İlk Kitap' ibaresi olmasına rağmen ikinci kitaba bu ödülün verilmesi oldu. Yani ödül şartnamesinde katılımcının ilk kitabına yahut ilk kitap niteliğindeki dosyalara ödül verileceğini duyuracaksın, sonra da katılımcının ikinci kitabını “Birinci” diye seçeceksin! Bu olacak şey değil.” diye yazmıştım. (**)
Ah, Osman Hakan A. ve Ali Günvar bugünkü duyarlılıklarını o zaman da gösterebilselerdi keşke!
Bütün bunları dile getirirken ödüllerle ilgili bir anımı da anlatmak isterim:
Şair Rüştü Onur üzerine 12 yıl süren çalışmalar yaptım. Onur'un eşine yazdığı mektuplarını 72 yıl sonra günyüzüne çıkardım ve bu mektupları “Mektubun Avcumda” adıyla Kaynak Yayınları arasında çıkarmayı amaçlamıştım. Kaynak Yayınları'na da beni Leyla Şahin götürdü. Kitabın basımı üzerine anlaştık ve ben oradan ayrılıncaya kadar da hiçbir sorun yoktu. Sonra kitabın piyasaya çıkacağı günlerde ne göreyim, Leyla Şahin bilgim dışında kitabıma adını yazdırmıştı. Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Sert tepki gösterdim, bağırdım, çağırdım kendisine. Bunun üzerine “Susarsan, Enver Gökçe Ödülü senin… Ben o ödülün başkanıyım…5 bin lira ödül senin olacak…” diyerek de bana, seçici kurulunun başkanı olduğu “Enver Gökçe Şiir Ödülü”nün verilmesini pazarlıyordu aklınca. “Selamla ödül alacak adam değilim.” diye telefonu yüzüne kapatmıştım.
Leyla Şahin, utanmadan, arlanmadan toplu iğnenin ucu kadar olsun bir emeği olmayan kitabımı gaspetmişti.
Sonra ne mi oldu? Ben o ödüle hiç katılmadım… Kaynak Yayınları’na dava açmaya hazırlanıyordum ki yayınevi hatasını anladı, “Mektubum Avcumda”yı imha edip bir tek benim imzamla o kitabı “Benim Şeker Yavrum” adıyla basarak telafi etti!..
Bütün bunlara tanık mı?
İşte, Mehmet Yaşar Bilen, Halil İbrahim Özcan, Nalan Çelik, Fahrettin Koyuncu, Hüseyin Alemdar, Ayten Mutlu, Oğuz Tümbaş, Mehmet Özçataloğlu…
Bu nedenle ogün bugündür Leyla Şahin benim için yok hükmündedir!...
*
Demem o ki, Seyhan Erözçelik adına ve ödülüne yakışmayan hareketler bunlar…
Kaynak:
(*)-https://www.gazeteduvar.com.tr/ithaki-yayinlari-irkci-saldirida-bulundugu-iddia-edilen-yazariyla-anlasmasini-iptal-etti-haber-1659225
(**)- İbrahim Tığ, Edebiyatımız Bunu da Gördü, Şehir dergisi, Ekim 2019, Sayı:133.