Reklamı Geç
Advert
Advert
Advert
Advert

DEVREK ÖRNEK BİR KENT

Ölümün Gölgesinde 22 yıl…

DEVREK ÖRNEK BİR KENT
Bu içerik 2480 kez okundu.
Advert

   Fatma Aras

    Devrek Belediyesi tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Rüştü Onur Şiir yarışmasında “Herkes İçin Hüzün” adlı şiir kitabımla bana verildi. Ödül törenine katılmak ve ödülümü almak için Devrek’e gittim. Devrek’e indiğimde sevgili İbrahim Tığ beni garajda karşıladı.

     Etkinlik için gelen konukların oturduğu mekâna yemek için gittik.

     Devrek’in değerli Belediye Başkanı Çetin Bozkurt, Rüştü Onur Şiir Ödülü jüri üyesi, Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) Türkiye Merkezi İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan, Müfide  Güzin Anadol Ödülü, jüri üyesi değerli yazar-şair Zeynep Aliye, geçen yılın öykü ödülü birincisi Nazlı Ayça Özkarahan, Devrek’in saygın insanları eşleriyle birlikte kırk yıllık dost gibi sıcak bir karşılamaya tanık oldum.

     Ertesi gün, Müafide Güzin Anadol Öykü Ödülü birincisi Ümit Çetin ve beraberinde iki güzel insan, Jüri Özel Ödülü verilen Şükrü Çiftçi ve eşi de aramıza katıldı. Hepimizde sıcak bir sevinç…

     Törenin yapılacağı Belediye Sineması Salonu’na gittiğimizde bir kalabalık bir sanatseverlerle karşılaştık.

     Devrek Belediye Başkanı Çetin Bozkurt ve değerli eşi Dilek Bozkurt sanatseverleri tek tek kapıda karşıladı. Bu onun sanata ve sanatçıya ne kadar önem verdiğinin bir kanıtıydı.

      Gazeteci, şair ve yazar İbrahim Tığ güzel bir konuşmayla bizleri tek tek sahneye davet etti. Ödülümü Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) Türkiye Merkezi İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan’ın elinden almanın büyük bir mutluluğunu yaşadım.

      Tören sonrası, Devrek’in en az bastonu kadar ünlü simidiyle buluştuk Simitçiler Sokağı’nda. İbrahim Tığ Şiir, öykü, edebiyat alanında bir kütüphane gibi konuşmalarıyla misafirlerine ilgisi taktire şayandı.

      Günlük gazete haberlerinin basıldığı matbaa, Egemenlik Parkı, Seyir Tepesi, Devrek Belediyesi Kent Müzesini, Devrek kültür ve sanatına eserleriyle katkı koyan Devrek’in yetiştirdiği ve yaşama veda eden Hüsnü Y. Öztürk, Celal Şakir Telci ve Hamit Kalyoncu’nun mezarlarını ziyaret ettik. İbrahim Tığ burada yaptığı konuşmasıyla bizleri onlarla tanıştırdı. Gerçi Halil İbrahim Özcan ile Zeynep Aliye hanım onları daha önceden tanıyordu.

     Rüştü Onur’un dedesi Abdullah Sabri Efendi’nin Millet Bahçesi’ndeki büstü önünde İbrahim Tığ onun hakkında bilgiler verdi. Kuvvayı Milliyeci bir Müftü imiş, Kurtuluş Savaşı’nda Ankara Hükümeti’nin yani Mustafa Kemal’in yanında yer almış.  Devreklileri düşmana karşı koymaları için bu alanda örgütlemiş, toplamış ve Kuvvayı Milliye’nin yanında yer almasını sağlamış. İlk Meclis’te de Bolu Mebusu olarak görev almış. Değerli bir Müftü… Bugün böyle kaç müftü var?

     İbrahim Tığ’ın bilmediğim bir konudan söz etmesi beni bilmediğim diyarlara götürmüş gibiydi. Gerçek her zaman gerçektir. Üstü örtülmez.

     İbrahim Tığ’ı, “Şehir” dergisine yıllardır emek veren şair, yazar yanıyla uzaktan biliyordum. Orada tanıştığım İbrahim Tığ’da farklı bir ağırlık görüyordum.  Onda “Ben” kavramı yok, her sözünde “biz” kavramı vardı. Orada eski ve yeni eli kalem tutan, sanata ilgi duyan kim varsa onlarla birlikte bir yürek atışı gibi… Gezi sırasında konuştuğum insanlar da övgüyle söz ettiler sevgili Tığ’dan.

     Devrek’e indiğim ilk andan itibaren her konuşmasında Mehmet Yaşar Bilen hocamızdan, onun koyduğu izde yürümesinden sevgiyle söz etti İbrahim Tığ.  Hatta Bilen hocamızın orada yaşadığı evi de gösterdi. Devrek’te bir parka götürdü. Orası eskiden Alay varmış. O Alayda Kerim Korcan, Bekir Coşkun, Halit Çelenk, İlber Ortaylı, Mehmet Yaşar Bilen, Ahmet Özer gibi ünlülerin askerlik yaptığından söz etti İbrahim.

     Devrek’i gezerken zaman zaman İbrahim Tığ dalgınlığımı sordu. Ben bir durumu içleştirdiğimde uzun dalgınlığım olur. Bunu orada diyemedim. Sevgili Tığ’ın vefa kokan konuşmaları dalgınlığıma sanki köprü kuruyordu.

     Dostoyevski, “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan Çıktık” diyerek “Rus ve Dünya Edebiyatında yer tutan gerçeklik akımının köklerini Gogol’e dayatmıştı.” Bilgisi olan bir şey öğretilir. Öykünün şiirin de bilgisi vardır ve öğretilir. İbrahim Tığ’ın her sözünde bir vefa kokusu vardı. Sanata ve sanatçıya, yakın bir aşkla kalbini tutuyordu. Misafirin misafirine gösterdiği ilgi sanki bu zamanın tozlarını siliyordu.

     Gittiğimiz her sokakta çay, simit, pasta ikram etmeden boş geçirmeyen yorulmaz bir enerjisi var. Sevgili eşi de içten bir ev sahibi…

     Son gece garaja gitmek istediğimde yemek yemeden olmaz diyerek son dakikaya kadar onlarla bir mekânda oturduk. 

     İbrahim Tığ’ın yakını genç gazeteci Sercan Kapusuz beni garaja kadar götürdü. “Teşekkür ederim siz gidin” dememe rağmen son dakikaya kadar bekledi beni. Ayaküstü sohbetimiz oldu onunla. Sercan kardeşim, “İleride çocuklarım İbrahim Tığ’la çalıştığım için gurur duyup anlatacaklar beni.” demesi düşündüklerimin, gördüklerimin mührü gibiydi.

     Sanata gönül verenlere Devrek Belediyesi ve İbrahim Tığ ülkemizde bir örnek…Çoğalması dileğimdir…

    Bir kez daha bizi Devrek ile buluşturan Devrek’in sanatçı dostu -Mehmet Yaşar Bilen’in öğrencisi olduğu her halinden belli oluyordu- Belediye Başkanı Çetin Bozkurt’a, Nihat Ahlat öğretmenimize, Dayımız Mustafa Uzundal’a kısacası Devrek’in güzel insanlarına bir kez daha teşekkür ediyorum.

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
TRT REPERTUVARINDA ZONGULDAK’IN 16 TÜRKÜSÜ OLDU
TRT REPERTUVARINDA ZONGULDAK’IN 16 TÜRKÜSÜ OLDU