Günler yoğun, günler ağır...
insanımız telaş içinde, geçim derdinde... Şiir okuyun, sevin şiiri, şairleri…
Ben de sevdiğim birkaç şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum.
İlk şiir Muzaffer Tayyip Uslu’dan:
EVADOKSİYA
İnkâr etmiyorum ki
Öpmesine öptüm Evadoksiya'yı
Hem de Zeyrek yokuşunda öptüm
Sinemaya da götürdüm
Fakat ben o zaman
Deli gibi seviyordum onu
Sanırsam, o da beni seviyordu
Sevmese ıslık çalar mıydı
Saat ondan sonra
Çabuk gel diye
*
İkinci şiir Cemal Süreya’dan. Geleneğe karşı olmasına rağmen geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, diri imgeleriyle ikinci yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir.
SAN
Kırmızı bir kuştur soluğum
Kumral göklerinde saçlarının
Seni kucağıma alıyorum
Tarifsiz uzuyor bacakların
Kırmızı bir at oluyor soluğum
Yüzümün yanmasından anlıyorum
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dörtnala sevişmek lazım.
*
Üçüncü şiirimiz 6.yüzyıl şairlerimizden Mabeyinci Pavlos’tan.
Asıl adı Paulos Silentariuos olan, M.S. 6.yy. da İstanbul’da yaşayan, Justinianus’un sarayında mabeyincilik yapan ve bu adla anılan, daha çok ‘epigrammalar’ıyla bilinen şairimiz:
SIR
semiramis ecenin surları sanki,
seni benden ayıran şu ince fistan.
gel atalım urbaları üstümüzden,
et ete sarılalım, anadan doğma,
kavuşmadık yerimiz kalmasın, güzel!
göğsün göğsümde, dudakların ağzımda
susalım; sessizlik ve sırdır ötesi.
*
GÜNÜN SÖZÜ:
Pırlantadan alınmayan vergi, kitaptan alınıyordu. Çünkü pırlanta alandan değil
kitap okuyandan korkuyorlardı.