Çeviri şiirleri sevdiğimi söylemem güç. Ancak çok önemli şairlerin yaptığı şiir çevirilerini de sevdiğim olmuştur zaman zaman. Çeviri yetkin bir dil, yetkin bir şiir anlayış gerektirir. Yani şiirin asıl yazıldığı dili çevirenin çok iyi bilmesi ve o şiirde ne anlatmak istediğinin özünü yakalaması gerekir. Yoksa her şiir eksik gibi geliyor bana.
Örneğin günümüzde Ayten Mutlu’nun, Bülent Elitok’un çevirdiği şiirleri severim. Çünkü iyi bir yabancı dil yetisine sahip olduklarını bilirim onların.
Sözü şuraya getirmek istiyorum:
Fransız şiirinin önde gelen şairlerinden Paul Verlaine (1844-1896)’nin “Mon rêve familier” adını taşıyan şiirini Türkçeye bakın nasıl çevirmişler.
İlki, Halil Gökhan’dan (Karşı edebiyat, Aralık 1991). “Bildik Bir Düş” başlığıyla çevirmiş bu şiiri.
BİLDİK BİR DÜŞ
Sık sık bu tuhaf ve içe geçen düşü kurarım
Bilinmedik bir kadın, sevdiğim ve seven beni
O ne her defasında bütünüyle aynı gibi
Beni sever ve anlar, ne de bir başka kadın
Beni anlıyor ya şeffaftır bir tek ona
Yazık bir muamma olmaktan çıktı yüreğim
Bir tek o, solgun alnımdaki nemin
Bilir nasıl soğuyacağını gözyaşlarıyla
Bilmem-esmer mi, sarışın mı yoksa kızıl mı?
Ya ismi? hatırımda öylesine işlek ve tatlı
Hayatın sürgüne koyduğu sevilenlere
Bakışları bir heykelinkiler gibidir
Öyle sakin ve ağır uzakta sesi
Susmuş aziz seslere eğilir
(Pobnes Saturniens)
Çeviren: Halil Gökhan
İkincisi ise Erdoğan Alkan’ın çevirisi. Varlık yayınları arasından 2003 yılında çıkan “Paul Verlaine / Zuhal Şiirleri-Çapkın Törenler-Tatlı Şarkı-Sözsüz Romanslar/ Türkçesi: Erdoğan Alkan” kitabının 6. Sayfasında yer alan bu şiirin çevirisi şöyle:
ALIŞTIĞIM DÜŞ
Hayal eder dururum; yüreğimi dağlayan
Düşünü bir kadının, sevdiğim, beni seven,
Ne tüm özge bir insan, ne kendine benzeyen,
Bilinmedik bir kadın, beni seven, anlayan.
Beni anlıyor O, ve yüreğim, ışıldayan
Yüreğim O’nun için sorun olmaktan çıktı,
O’dur solgun alnımın sıcak ıslaklığını
Gözyaşlarıyla serinletmek için ağlayan.
Bilmem, esmer mi, sarışın mı, kızıl saçlı mı?
Hatırladığıma göre, tatlı bir ismi vardı
Ömrün sürgün ettiği âşıklarınki gibi.
Bakışı bakışına benzerdi anıtların,
Sesi vardı ki uzak, sakin, ağır bir sesi,
Perde perde kaybolan sesince âşıkların.
Evet, bir şiir iki çeviri.
Söyler misiniz Allah aşkına bu çevirilerin hangisi doğru… Ya da hangisini gerçekçi sayacağız…
*
Ha, şairler için şiirlerinin başka dillere çevrilmesi büyük önem taşır. En azından özyaşamlarına, “şiirleri şu…şu… dillere çevrildi” diye yazılır. Yazılır da, şairin anlatmak istediği çevrildiği dile sağlıklı bir şekilde aktarılmış mıdır? Sanmam!... Çünkü çeviren kişi (şair), kendi dilini bilmiyor ki şiir çevirdiği dili nereden bilsin… Dolayısıyla sıkıntılı bir iştir bu!
Asıl mesele de bu değil mi?