Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde birlik ve dayanışma içinde, ulus-ordu bütünleşmesiyle yürütülen Kurtuluş Savaşı'nın, Türk ulusunun bağımsızlığı ve özgürlüğü söz konusu olduğunda tüm güçlükleri aşacağını kanıtlayan, sonuçlarıyla tarihin akışını değiştiren kahramanlık destanıdır: 23 Nisan 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı.
Atatürk, Anadolu'ya geçerken yalnızca bağımsızlığı ve yurdun kurtarılmasını değil, aynı zamanda kendine özgü değerleri bulunan, ulusumuzun şanlı tarihine ve yüceliğine yaraşır yeni bir devletin kurulmasını da amaçlamıştır. Yüce Önder, Samsun'a çıkışıyla birlikte, bu hedefe ulaşmak yolunda tarihsel adımların atılmasına öncülük etmiş, Türk Ulusu'nun aynı ülküler çevresinde kenetlenmesini sağlayarak ulusal birliği gerçekleştirmiştir. Türk ulusu, Amasya Genelgesi'nin yayımlanması, Erzurum ve Sivas kongrelerinin toplanması, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması ile Atatürk'ün öncülüğünde yazgısına el koymuş, ulusal onurunu, yurt ve bayrak sevgisini tüm değerlerin üzerinde tutan savaşımıyla, başka uluslara da yol göstermiştir.
Atatürk tarafından Anadolu'da başlatılan hareketin, ulusumuzun büyük özverisi ve kararlılığıyla zafere ulaşması, yurdumuz üzerinde tam bağımsız, ulus egemenliğine dayanan, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının yolunu açmıştır. Hakkını koruyabilmenin gururunu yaşayan Türk ulusu, böylelikle kendisini yok saymak isteyenlere, yurduna göz dikenlere tarih önünde en güzel yanıtı vermiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması, Türk ulusunun aydınlığa çıkaran süreçteki çok önemli bir kilometre taşıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yüce Önderin düşüncelerinde olgunlaştırdığı yönetim biçiminin yaşama geçirilmesi amacıyla atılan ileri görüşlü adımlardan biridir. Bu yönüyle 23 Nisan tarihi, Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşunun da habercisidir. 23 Nisan, ulus istencini üstün kılan, laik, demokratik, çağdaş Cumhuriyet rejimini getiren günü simgelemektedir. Atatürk, egemenliğin kişilere ya da sınıflara değil, Türk ulusuna ilişkin olduğu ilkesini, yeni Türk Devleti'nin kuruluş felsefesine yerleştirmiştir. Tek başına bu adım bile, Yüce Önder'in büyüklüğünü anlatmaya yetecek niteliktedir. Ulusal egemenlik anlayışı sayesinde tüm yurttaşlar eşit haklara sahip olmuşlardır. Cumhuriyet'le birlikte ulus istencini hiçe sayan çağdışı yönetim biçimi ortadan kaldırılmış, ülke yönetimine gelecekleri özgürce belirleme hakkı tüm yurttaşlara tanınmıştır. Yüce Önder, 'Bir millet, varlığı ve hukuku için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddi güçleriyle alakadar olmazsa, bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse şunun, bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz.. Milli hayatımız, tarihimiz ve son devirde idare tarzımız, buna pek güzel delildir. Bu sebeple teşkilatımızda milli güçlerin etken ve milli iradenin hakim olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Milli egemenlik...' sözleriyle ulusal egemenlik ilkesinin yaşamsal önemini ortaya koymuştur.
Bugün yöneteni ve yönetileniyle herkese düşen görev, 23 Nisan'ın felsefesine sahip çıkmak ve onu yaşatmaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, üstlendiği tarihsel görevle, parlamenter demokratik rejimin en güzel örneklerinden birini vermiştir. Meclisimiz, Yüce Atatürk'ün öncülüğünde Kurtuluş Savaşı'nı yürütmüş, Cumhuriyet'i kurmuş, devrimlerin altyapısını oluşturmuş, Atatürk Cumhuriyeti'nin değiştirilemez nitelikleriyle sonsuza kadar yaşatılması, demokrasinin güçlendirilmesi, rejimin özünden sapma olmaksızın kurum ve kurallarıyla işlemesi, insanımızın hak ve özgürlüklerine kavuşarak onurlu bir yaşam sürmesi yönünde önemli hizmetlerde bulunmuştur. Laik ve demokratik rejimimizin temel kurumu Türkiye Büyük Millet Meclisi, açıldığı günden bu yana tarihsel sorumluluk üstlenmiş, varlığı ve en güç anlarda aldığı kararlarla umut ve güç kaynağı olmuş, geleceğimizi aydınlatmıştır. Yüce Atatürk'ün anlatımıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi, 'Türk milletinin asırlar süren aramalarının özeti ve onun bizzat kendisini idare etmek şuurunun canlı bir timsali' olmuştur. Ve yine O'nun anlatımıyla 'Türk milleti mukadderatını Büyük Millet Meclisinin kifayetli ve vatanperver eline tevdi ettiği günden itibaren karanlıkları sıyırıp kaldırmış ve ümitle istikbale yönelmiştir.' Bugün de, Türkiye Büyük Millet Meclisi, O'nun yüce kişiliğine ve devrimlerine layık olduğunu kanıtlamak zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti Atatürk sayesinde çağdaş dünyanın onurlu, saygın, güvenilir bir üyesi olma yolunda önemli aşama kaydetmiştir.
Gelişmek ve çağdaşlaşmak hedefindeki birçok devletin, Atatürk ve O'nun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni örnek aldığı düşünülürse, ülkemizin 97 yıllık kazanımlarıyla gurur duyulmaması olanaksızdır. Atatürk'ün yurttaşları için düşlediği hedeflerin gerçekleştirilmesi için, gelinen düzey yeterli görülmeyerek, daha çok çalışılmalı, her alanda güçlü olabilmek amacıyla tüm olanaklar seferber edilmelidir. Laik ve demokratik yapısı, ekonomik potansiyeli, zenginlikleri ve kazanımlarıyla, başarılı bir gelişme modeli oluşturan Türkiye, çağdaş dünya ile bütünleşmek amacıyla açılımlarını sürdürecektir. Türkiye Cumhuriyeti, niteliklerini, birliğini, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü koruyacak, Atatürk ilke ve devrimleri ışığında çağdaş bir ülke olmanın gereklerini ödünsüzce yerine getirecek, Cumhuriyet'e inanan kuşakların ve kurumların çabalarıyla, aydınlık yarınlara ulaşacaktır. Meclisimizin bu süreçte büyük rol üstleneceğine, varlığımızı güçlendiren, geleceğimizi aydınlatan, toplumumuza umut veren çalışmalarını, sorumlu ve duyarlı yaklaşımlarını geçmişte olduğu gibi, bugün ve gelecekte de kararlılıkla sürdüreceğine inanıyoruz. Sevgi dolu yürekleri, önyargısız ve aydınlık bakışlarıyla yaşamımızı zenginleştiren çocuklar, geleceğimizin güvencesi, en değerli varlığımızdır. Çocukların korkusuz bir dünyada, kardeşçe, kaygılardan uzak bir yaşam sürmeleri, çağdaş yaşamın tüm olanaklarından yararlanmaları ve sorunlarına çözüm üretilmesi, haklarının korunması ve sevgiyi temel alan çalışmaların amacına ulaşabilmesiyle olanaklıdır. Doğdukları andan başlayarak çocukların sahip oldukları haklara saygı gösterilmesi, ruh ve beden sağlıklarının korunması, insanlık dışı davranışlardan ve şiddetten uzak bir ortamda yetiştirilmeleri, onların şiddet kültürünü değil, insanlık değerlerini özümsemiş kuşaklar olarak yaşama hazırlanması, hiçbir zaman savsaklanmaması gereken toplumsal bir sorumluluktur. Çocukların çocukluklarını yaşayabilecekleri ortamlarda, sevgiyle yetiştirilmeleri, kuşkusuz devletin yanı sıra, toplumun tüm kesimlerinin duyarlılığını gerektiren bir konudur. Unutulmamalıdır ki, umudumuz, en önemli zenginliğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkmak, geleceğimize sahip çıkmaktır. Sevgili çocuklar, sizleri çok seven, sizlere önem ve değer veren Yüce Atatürk, 'Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, 'bir bahtının aydınlığısınız. Memleketi asıl aydınlığa gark edeceksiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz' diyerek, Türk çocuklarına sonsuz güvenini vurgulamıştır. Geleceğin güçlü Türkiye'sinin kurulmasının çocukların elinde olduğuna inanan yüce önder, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı günü bayram armağan ederek, sizlere sevgisini ve inancını anlatmak istemiştir. Çocukluğunuzu en iyi biçimde yaşayabilmeniz için gerekli koşulları oluşturmak, sizlere kaygılardan, korkulardan uzak, sağlıklı ve kaliteli yaşam olanaklarını sunabilmek ve beklentilerinize yanıt verebilmek için çaba gösterilmektedir. Sizler de, yakın gelecekte önemli sorumluluklar üstleneceğinizin bilinciyle, öğrenme ve araştırma isteğinizi yitirmeden, sunulan olanaklardan en iyi biçimde yararlanmalı, sorumluluklarını önemseyen bir anlayışa sahip olmalısınız. Türkiye Cumhuriyeti'ni siz çocuklarımıza ve gençlerimize emanet eden Yüce Atatürk'ün sizlere verdiği değerin bilinciyle, O'nun yolundan ayrılmadan, ülkemize ve ulusumuza yararlı yurttaşlar olabilmek için çalışmak en önemli görevinizdir. Bu görevin tarihsel sorumluluğunun gereklerini yerine getireceğinize, elde edeceğiniz yeni başarılarla ülkemizin gelişip güçlenmesini sağlayacağınıza inancımız sonsuzdur. Sizleri seviyor ve sizlere güveniyoruz. Ulusunu ve yurdunu seven, özgüveni yüksek, katılımcı ve kendi kararlarını verebilen, her koşul ve ortamda sorumluluklarını yerine getirmeye hazır kuşaklar olarak, çabalarınızla yarınlarımızın daha aydınlık olacağından kuşku duymuyoruz..
Yaşasın 23 Nisan, Yaşasın Cumhuriyet!...
-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
-Özgürlüğün de, eşitliğin de adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir.
-Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir.