Devrekli şair Rüştü Onur ile ilgili çeşitli internet siteleri, sanat dergilerinde gerçeği yansıtmayan bilgiler yer almaktadır. Bu bilgilerin doğrularının bilinmesi için Onur’un yaşamını kronolojik bir sırayla ele aldım.
-3 Ağustos 1920 tarihinde Devrek’te doğdu.
-Asıl adı, Mehmet Rüştü’dür
-Babası Mehmet Emin bey, annesi Hatice Fikri’ye hanımdır.
-Kardeşleri; Hüseyin Vesfi ve Cemal Saffet’tir.
-1933 yılında Devrek I.Mektebi’ni bitirdi.
-Zonguldak Ortaokulunda okudu.
-1937-1938 Eğitim Öğretim yılında Kastamonu Lisesi’ne yatılı olarak kayıt yaptırdı. (O tarihte Zonguldak’ta lise yoktur)
-Bu okulda edebiyat tarihçisi Abdülbaki Gölpınarlı’nın öğrencisi oldu.
-Burada 1. Sınıfı bitirdikten sonra Bakanlık Emriyle Zonguldak’a gönderildi.
-1938-1939 Eğitim Öğretim yılında rahatsızlığı nedeniyle okula ara verdi.
-1939-1940 Eğitim Öğretim yılında Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesi’nde ikinci sınıfa devam etti. Ders yılı sonunda da hastalığının (verem) iyice artması nedeniyle okulu bıraktı.
- 1941 yılında Behçet Necatigil Kars Lisesi (26 Aralık 1940-25 Eylül 1941)’nden, Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesi'ne (9 Ekim 1941-1 Mart 1943) tayin oldu. Buradan da 11 Mart 1943'te İstanbul Pertevniyal Lisesi’ne atandı.
-Behçet Necatigil, Mehmet Çelikel Lisesi’nde Muzaffer Tayyip Uslu’nun öğretmeni oldu, Rüştü Onur’la da edebiyat dostluğu kurdu.
-Rüştü Onur’un eserleri; Yeni İnsanlık, Varlık, Ses, Bağ, Servet-i Fünun, Ocak, Kara Elmas, Yeni Zonguldak, Gündüz ve Değirmen adlı dergilerde yayınlandı.
- Rüştü Onur, okulu bıraktığı yıl “Maliye Varidat Memuru Muavini" olarak Ereğli Kömür İşletmeleri (EKİ)'nde çalışmaya başladı.
-1941 yılı Aralık ayi ile 1942 yılı Ocak, Şubat aylarını Heybeliada Sanatoryumunda geçirdi ve aynı yılın Mart ayı başında da iyileşerek taburcu oldu.
-İstanbul’dan Zonguldak’a dönmek üzere bindiği Anafarta Vapuru’nda, annesi Ünyeli, babası ise Bitlis Eşrefhanoğulları sülalesinden olan Mediha Sessiz adlı bir kızla tanıştı ve ona aşık oldu.
-Mediha Sessiz, Kandilli Lisesi’ni bitirdiği yıl Sümerbank’ın Dokuma Atölyesi’nde işi başlamış, burada çalışırken Karabük Demirçelik Fabrikası’nın açtığı memurluk sınavını kazanmış, göreve başlamak üzere anne ve iki kardeşiyle Karabük’e gitmek için bu vapurdadır.
-Bu tanışma, iki gencin hayatını değiştirdi.Rüştü Onur biraz iyileşince Zonguldak’taki memuriyet görevine döndü. Onur, yolculuk sırasında aşık olduğu Mediha’yı unutmadı ve genç kadınla yazışmaya başladı.
-Karabük’te çalışmaya başlayan Mediha, burada ne olduğunu bilmediği bir hastalığa tutulur. Karabük ve Heybeliada Sanatoryumu’nda tedavi görür ama hastalığına doktorlar teşhis koyamaz.
-Mahalle doktoru Ahmet bey teşhisi koyar (apandisit patlaması) ama iş işten geçer.
-Rüştü Onur ile Mediha 7 Ağustos 1942 tarihinde Zonguldak’ta dayısının evinde nişanlandı. (Zonguldak Terakki Mahallesi Suatbey Sk. N:12)
-15 Ekim 1942 tarihinde Beşiktaş Evlendirme dairesinde nikahları kıyıldı ve Mediha’ların Beşiktaş, Şair Leyla Sokağı N:34’teki evlerine yerleşti.
-Evliliklerinin 18. gününde (2 Kasım 1942) Mediha karın zarı iltihabından öldü. -Onun ölümüne çok içerleyen Rüştü de ondan tam bir ay sonra 2 Aralık 1942 tarihinde ciğerlerinden gelen kanla boğularak yaşama veda etti.
- Rüştü Onur, Abdülbaki Gölpınarlı, Oktay Rıfat, Necati Cumalı, Salâh Birsel, Oktay Akbal, Muzaffer Tayyip Uslu, Kemal Uluser, Müfide Güzin Anadol, Samim Kocagöz ve İbrahim Behçet Kalaycı ile arkadaşlıklar kurdu.
-Rüştü Onur’un eserlerini arkadaşı Salâh Birsel 1956’da Yeditepe Yayınlarında çıkan “Rüştü Onur adlı bir kitapta topladı.
-Rüştü Onur’u Devrek’te ilk kez gündeme getiren eleştirmen-yazar Mehmet Yaşar Bilen’nin ve 29 Nisan 1983 yılında “Rüştü Onur’a Saygı Gecesi” düzenlemiştir.
-Salah Birsel’in “Rüştü Onur” adlı kitabının (izin alarak) 1992 yılında Devrek Kaymakamı Kayhan Kavas ve Belediye Başkanı Nadir Saraç öncülüğünde ikinci baskısı yapılmıştır.
-18 yıl sonra İbrahim Tığ tarafından hazırlanan “Rüştü Onur / Yaşamı, Sanatı, Eserleri” kitabı 2010 yılında Devrek Belediye Başkanı Özcan Ulupınar’ın katkılarıyla basımı yapıldı.
-Sözkonusu bu kitap genişletilmiş olarak “Rüştü Onur / Şiirleri, Yazıları, Mektupları ve Ardından Yazılanlar” adıyla Devrek Belediye Başkanı Çetin Bozkurt’un katkılarıyla basıldı ve okura ulaştırıldı.
-Uzun araştırma ve çabalar sonucunda Rüştü Onur’un eşi Mediha’ya yazdığı mektuplara Sabahat Sessiz hanımefendi ve Ferat Bilgin sayesinde ulaştım. Bu mektuplar, "Rüştü Onur / Mektubum Avcumda" adıyla 2013 yılında Kaynak Yayınları tarafından yayımlandı. Ancak bu kitabımda "toplu iğnenin ucu kadar" emeği, katkısı ve desteği olmayan Leyla Şahin, emek hırsızlığı yaparak, edepsizce -güya bana yayınevini bulduğu gerekçesiyle- bilgim dışında Yayınevi Genel Yayın Yönetmeni Sadık Usta’ya dışında "kendi adını" da kitabıma koydurtmuştur. Yaptığım itirazı haklı bulan yayınevi yönetimi, söz konusu "Rüştü Onur / Mektubum Avcumda" adıyla yayınlanan kitabı lağvetmiş ve yaptığım eklemelerle birlikte bu kitabımı, 2015 yılında "Rüştü Onur: Benim Şeker Yavrum" adıyla yayımlamıştır.
-Leyla Şahin, benim Enver Gökçe’yi çok sevdiğimi, dosyam olduğunu yakından biliyordu. O zaman “Enver Gökçe Şiir Ödülü-2013” jüri başkanlığını yapıyordu. Yaptığı emek hırsızlığı, edepsizlik ve terbiyesizliği karşısında susarsam bana “Enver Gökçe Şiir Ödülü”nü vereceğini söyledi. Kabul etmem mümkün mü?
İkinci kez ahlaksızlık peşindeydi ve kendisi hakkında dava açacağımı belirttim. İşte bu noktada Sadık Usta araya girdi ve yukarıda sözünü ettiğim teklifi bana iletti. Böylece, bu kitap tek benim imzamla 2015 yılında "Rüştü Onur: Benim Şeker Yavrum" adıyla yayımlandı.
-Rüştü Onur’un şiirlerinde yaşam ile ölüm hep bir bütün teşkil eder. Onu, Zonguldak’ın saçak altındaki maden işçileri, çocukları, kenar mahalle insanları, kuşları ve denizi yakından ilgilendirip hüzünlendirmiştir. Bu tutum da Onun edebiyatımızda haklı yerini almasını sağlamıştır.
-Onur, 12 Eylül 1940’ta Necati Cumalı’ya yazdığı mektubunda, “Ey benim mektuplarıyla huzur bulduğum ve avunduğum kardeşim. Şehir’de buluşacağız. Her ne pahasına olursa olsun Şehir çıkacak… Şehir okuyucu kitlesinin karşısına yeni bir atmosferle çıkacak” diyordu. Ömrü yetmediği için bu dergiyi çıkaramadı. Onun bu isteğini bir vasiyet kabul ederek, Devrek’te “Şehir”i çıkarmaya başladık. (Aralık 2004) Dergi 160.sayısına ulaştı.
-Ünlü oyuncu ve yönetmen Yılmaz Erdoğan, 2013’te Rüştü Onur ile Muzaffer Tayyip Uslu'nun yaşamlarını “Kelebeğin Rüyası” adlı sinema filmiyle beyazperdeye aktardı. Filmde, Yılmaz Erdoğan, Kıvanç Tatlıtuğ, Mert Fırat ve Belçim Bilgin oynadı.
-Devrek’te, 1983 yılında Rüştü Onur’un adı, doğduğu sokağa verildi.
-Devrekli şair, yazar, bilim insanları ve Rüştü Onur’un adını yaşatmak, eserlerini gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla 2009 yılında Devrek Rüştü Onur Sanat ve Kültür Derneği (ROSAK) kuruldu ve başkanlığını da halen İbrahim Tığ yapıyor.
-Rüştü Onur ile eşi Mediha ve kayınpederi Mehmet Ali Sessiz'in İstanbul Ortaköy'deki mezarı, Yılmaz Erdoğan tarafından onarıldı.
-Devrek Belediyesi her yıl Rüştü Onur adına “Şiir”, Müfide Güzin Anadol adına da “Öykü” yarışması düzenliyor.
-Yazımızı büyük şair Behçet Necatigil’in şu şiiri ve iki şiiriyle tamamlayalım:
"Bir şair yaşamıştı Zonguldak'ta
Adı Rüştü Onur'du
Bilseydi hatırlanacağını
Ölümünden sonra
Memnun olurdu"
BU AKŞAM
Sükûtu bir lahza bir tasa koysam,
Ruhumu içine çırçıplak soysam
Sessizliğin bir an zevkine doysam
İçsem de geceyi kansam bu akşam.
Odama gecenin perdesi inse
Sükûtun ağına gönlüm bürünse
Kâinat gözüme zindan görünse
İçsem de geceyi kansam bu akşam.
Gündüz, Haziran 1938, S.27
DİYORUM
Altın ışıklarla gözlerini yum
Bahçemde açılan kızıl güllerden
Saçına bir çelenk örsem diyorum.
Diyorum günlerim böyle sol masa.
Sevgimin ufkunda akşam olmasa
Kaynaşsa renklerle bu solan ruhum.
Diyorum ne olur sükûta kansam
Yüzünü bahardan bile kıskansam
Baksana avcunda sönen bir korum...
Gündüz, Temmuz 1938, S.28