Epeydir sustuk, dinledik ve izledik. Yazıyoruz artık. Fincancı katırları ürksün istiyoruz…
*
Şöyle bir bakın Devrek şehir meydanına…
Beğendiniz mi? Her yer parke yığını…
Suçun yarısı da ses çıkarmadığın için senin kardeşim!
*
Sırf roman vatandaşlarımızın alanda oturamaması…
Ortalıkta sevicilerin kirli işler yapamaması için koca Devrek'i ağaçsız bıraktı.
Sıcakta yürüyemiyor insan. Güneş gözlerini alıyor.
Halka zulüm bu…
*
Zonguldak-Ankara asfaltının Karşıyaka Köprüsü ile Uzunçay bölümü arasındaki refüjlerdeki ağaçlar yok edildi.
Belediye kayıtsız kaldı…
-Leman hoca ile Semra ablanın çığlığını ben duydum, duyurdum da belediye kulaklarını tıkadı.
*
Devrek Çayı'nın ıslahı bahane edilerek çayın kenarındaki ne kadar ağaç varsa katledildi.
Bakın, Zonguldak Köprüsü ile Ak Kereste arasına…
*
Sıra geldi, Ak Kereste ile Halı saha arasındaki alana geldi.
O güzelim kavak, söğüt ve diğer ağaç türlerine kıyacaklar…
Dahası mezbahane yolu kenarındakilere…
Şehir, daylağa döndü!...
*
Nasıl, memnun musunuz belediyenin otoparkından?
Cadde ve sokak aralarındaki araçlar kalktı mı?
Eski terminal alanı içinizi açıyor ve acıtıyor değil mi?
*
Hani bir türkü var:
“Fırat kenarında yüzen kayıklar
Anam ağlar bacım beni sayıklar” diye.
Hatırlatayım istedim…
Devrek Çayı'nda kayıklar yüzecekti, gören var mı?
*
İşte üç çifte kayık iskelede amade!..
***
Rubai
Sanma ciddiyet ile sarf ederim sanatımı
Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir
Bezm i meyde sufehanın saza meftun oluşu
Nazarımda su içen eşşeğe ıslık gibidir
Neyzen Tevfik