Reklamı Geç
Advert
Advert
Advert
Advert
ZİYA OSMAN SABA’YI ANMAK
İbrahim TIĞ

ZİYA OSMAN SABA’YI ANMAK

Bu içerik 6682 kez okundu.

Ziya Osman Saba, benim en sevdiğim şairler arasında yer alır. İlkokul Türkçe kitabında okuduğum şu şiiri hâlâ hafızamdadır:

 

BİR YER DÜŞÜNÜYORUM

 

Bir yer düşünüyorum, yemyeşil,

Bilmem, neresinde yurdun?

Bir ev, günlük güneşlik,

Çiçekler içinde memnun.

         

Bahçe kapısına varmadan daha,

Baygın kokusu ıhlamurun,

Gölgesinde bir sıra, der gibi;

-Oturun!

 

Haydi çocuklar haydi,

Salıncakları kurun!

Başka dallarsa, eğilmiş;

-Yemişlerimizden buyurun!

 

Rüzgar esmez, konuşur;

-Uçurtmalar uçun, çamaşırlar kuruyun.

 Mutlu olun, yaşayın,

 Ana, baba evlat, torun.

*

Yıllar sonra da lisede edebiyat kitabımızda yer alan “Geçen Zaman” isimli şiirini okurken, çocukluğumun geçtiği ahşap evi, köy yaşantısını geçirirdim içimden. Şöyleydi o şiir:

 

“Hiç olmazsa unutmamak isterdim.

Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...

Yalnız bırakmayın beni hatıralar.

Az yanımda kal çocukluğum,

Temiz yürekli uysal çocukluğum...

Ah, ümit dolu gençliğim,

İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgilim...

-Doğduğum ev. Rahatlıyacak içim duysam

Bir tek kapının sesini.

Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...

Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler.

Güneş, getir bir bayram sabahını.

Açılın açılın tekrar

Çocuk dizlerimdeki yaralar,

Hepiniz benimsiniz:

Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...

Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum

Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,

Rengine doymadığım o sema,

Ahengine kanmadığım ırmak.

Bırakıp her şeyi nereye gidiyorum?

Neler geçmişti aklımdan,

Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?

Ah nasıldı yaşamak?”

*

    Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde kendine özgü yer edinen Ziya Osman Saba, 29 Ocak 1957 yılında kalp krizi geçirerek aramızdan ayrılmıştı. Yani tam 60 yıl önce. 47 yaşındaydı.

    Türk Edebiyatı’nda, Yedi Meşaleciler Hareketi'nin kurucularındandır. Şair olarak ün kazanan edebiyatçı, küçük hikâye türünde de eserler verdi.

8 yaşında iken annesini kaybeden Ziya Osman Saba, bu hüznünü tümüyle şiirlerine yansıttı.

    Galatasaray Lisesi'nde okurken Cahit Sıtkı ile tanışma fırsatı bulması, edebiyat dünyasında ender görülen bir dostluğun oluşmasını sağladı. Bu dostluğu “Ziya’ya Mektuplar” adını verdiği kitapla da abideleştirdi.

     1928'de altı lise arkadaşı ile birlikte (Yaşar Nabi, Sabri Esat, Cevdet Kudret, Vasfi Mahir, Muammer Lütfi, Kenan Hulusi) Yedi Meşale isimli ortak kitap yayımladılar.

     Ziya Osman Saba, ömrü boyunca topluluğun şiir anlayışına bağlı kalan tek Yedi Meşaleci oldu.

     Sinir hastası olan kuzeni Nermin’e aşık olan Ziya Osman Saba, ailesinin tüm itirazlarına rağmen onunla evlendi. 12 yıl süren bu evlilik mutsuz ve karamsar olmasına yol açtı. 1943 yılında ilk eşinden ayrıldı. Daha sonra çalıştığı bankada tanıştığı Rezzan hanımla evlenerek karamsarlığı ve hüznü yenmeyi başardı.

    İlk kitabı olan Sebil ve Güvercinler’i 1943 yılında yayınladı. Daha sonra ise;

Geçen Zaman (1947), Nefes Almak (1957) şiir kitaplarının yanı sıra, Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi (1952) ve Değişen İstanbul (1957) öykü kitapları yayınlandı.

     Şiirlerinde çocukluk ve ilk gençlik anıları bağlılık, ev ve aile sevgisi, yoksullara karşı duyarlılık, yaşamın küçük mutluluklarından duyulan sevinç, acıma duygusu, iyilik düşüncesi, İstanbul sevgisi, Tanrı'ya ve yazgıya boyun eğiş, ölüm ve ötesi gibi konuları işledi.

      Hecenin yanısıra özellikle son dönemlerinde serbest biçimde ve duru bir dille yumuşak, hüzünlü ve açık şiirler yazdı. Öykülerinde ise çoğunlukla anılarını anlatırken büyük bir gözlem yeteneğini ortaya koydu.

*

   Ziya Osman Saba’ya öteden beri sevgim olduğunu söyleyebilirim. Hatta, son olarak Nokta Yayınları’nda çıkan “Sarıaylar” isimli şiir kitabımda onu anlattığım bir şiirim var, adı: Ziya Osman Saba.

    Bu şiirimi de sizlerle paylaşmak Ziya Osman Saba’ya saygı duyarak:

 

ZİYA OSMAN SABA

 

1.

ahşap evin çatı katında oturur

ziya osman bey avluyu uzaktan gören

 

avlu, kırık bir çıkrık sesi ve sebil

 

2.

nar rengi vurur, dökülür

erguvan ve akasya kokularından

 

avlusuna bülbül bırakılmış

güldür Nermin hanım

 

3.

ateşi bitmiş kırık bir keman sesinde

patik çocuklar dudaklarına dokunur.

 

ayrılığa barışık bir askerse oğul

anneler gece okur mektuplarını

 

suyu donduran buza kesti şehir

rakısı çalınmış suya döndüm

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
 “KUTLAMA DEĞİL ANLAŞILMAK İSTİYORUM” YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI
“KUTLAMA DEĞİL ANLAŞILMAK İSTİYORUM” YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI
14 YILDIR YOKSUN BABA!
14 YILDIR YOKSUN BABA!