Almanya’da bir sokak röportajına konuşan gurbetçimiz şöyle diyor:

-Erdoğan'a oy verdim. İnşallah doğru oy kullanmışımdır. Biz Almanya'da yaşıyoruz, hiçbir şey bilmiyoruz.  Euro ile gelip Türkiye'de paşalar gibi yaşıyoruz. Türkiye'de olanların tabi ne yaşadığını bilemeyiz. Duyduklarımıza göre... Haklarını helal etsinler.

Kadın özetliyor Türkiye’nin durumunu.

*

Hesap edelim:

Bu gurbetçimiz 1000 Euro ile Türkiye’ye gelmiş olsa, bozdurduğunda 21 bin 430 Türk Lirası eder. Bu da;

-En düşük memur maaşından yüksek.

-2,5 asgari ücretlinin maaşından biraz fazla.

-En düşük emekli maaşının 3 katı.

-Dul ve yetim aylığının 5.7 katı.

Sonra da Türkiye’de yaşayanlardan helallik istiyor.

*

Çünkü bu düzen onlara yarıyor…

Bu düzenin devam etmesini onlar daha çok istiyor.

Gurbetçi 11 ay çalışıp 1 ay Türkiye’ye geldiğinde paşalar gibi tatil yapabiliyor.

Benim emeklim, işçim, dul, yetimim kendi ülkesinde tatil yapamıyor.

Sonra da, “Bizim Almanya, Bizim Avrupa” deyip mevcut iktidara oy veriyor, devam etsin istiyor.

*

Bizim insanımız da, hayat pahalılığı, yüksek fiyatlar nedeniyle almak zorunda oldukları veya almak istedikleri gıda ürünlerini ya hiç alamıyor ya da porsiyon küçültüyor...

Et, süt, peynir ve yumurtanın yanına dahi yaklaşamadığını söyleyen vatandaşlar birçok sebze-meyveye de artık erişemediklerinden dert yanıyor.

*

Şenol Barutçu anlattı:

-Çok iyi biliyorum, adam koyu bir AKP’li. Çay Ocağına geldi. Rahatlıkla AKP’ye oy verdiğini söyledi. Sonra karşı ki fırından iki simit aldı iki de çay içti. Sonra da köyüne döndü.

Lokantaya gidip bir et yemeği yemeyen, çay simitle karın doyuran vatandaş varsın AKP’li olsun.

*

Tekrar edeyim:

-Şimdi anladınız mı gurbetçinin AKP ve Türkiye sevdasını?

Ne diyor?

-Türkiye’de yaşayanlar haklarını helal etsinler!...

Hep Müftü Efendi soracak değil ya, biraz da ben sorayım:

-Ediyor musunuz?

Karar ver!...