Hani derler ya:

-Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış!

Devrek’teki küçük siyasetçinin yaptığı da budur aslında…

-Yalancılık, dedikodu….

Ben Murat Durdubaş’ın yerinde olsam bu adamı partide bir saat bile tutmam…

Varlığı, işine geliyorsa onu da bilmem hani..

*

Bu ilçeden onlarca siyasetçi geldi geçti. Parti başkanları, il genel meclisi üyeleri, milletvekilleri, bakanlar…

İçlerinde elbet iyi iz bırakanlar vardı...

Başarısızlar da vardı. Kabiliyetsizler bile vardı. Ama yalancılar yoktu.

AKP döneminde türedi!...

*

Siyaset hiç bu kadar yalana bürünmemişti.

Adam kayırmacılık, adamına göre iş, muhtar ayrımı, insan ayrımı olmamıştı hiç.

Celal Telci, Hüsnü Y. Öztürk, Turan Pamuksuz, Erol Aydemir, Sezgin Gül, Yaşar Canbaş, Mustafa İncirci…

Vatandaşı hiç kandırmamışlardı sadece halk için çalışmışlardı, Devrek için…

Hele son 10 yıldır söylenen bu halka söylenen yalanlar, ciltlere sığmaz.

*

Bunlar yalana, fitne fucuru, nifağı da ekledi…

Bunlarla işin varsa, ya onlardan olacaksın ya da partiye üye…

Hadi son zamanlarda buna yandaş imamları ekleyin…

Ama gördük ki, başarı getiremiyorlar...

AKP Devrek’te tökezliyor, ülkede tökezliyor…

Kendini dar bir hücreye kilitleyen yerel yöneticilerinde de santim ilerleme yok!

*

Devrek’ten söz ediyorum. Üç beş çakalın elinde yuvarlanıyor koca iktidar partisi… Devrek kaybediyormuş, göçüyormuş, köyler boşalmış kimin umurunda…

Oturmuş dükkanının önüne gelene geçene yalan, yalan, yalan!

Sabahtan akşama kadar bağır dur, o dükkan benim bu dükkan benim dedikodu yap… Yalan o iki zatı da alıp götürmüş…

Bu yüzden izzet-i itibarları da işportaya düşmüş.

*

Onlara tavsiyem:

-Kendinizi artık bırakın iktidar partisinin eteğinden. Parti de kurtulsun, sizler de… Hayatta iktidar değil, önce muktedir olmayı öğrenin…

*

Hatta, Çetin Başkan’ı eleştirmekle, dedikodusunu yapmakla prim yapacağınızı düşünüyorsanız…

-Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye…