Advert
Advert
Advert
YAPMA BE USTA!
İbrahim TIĞ

YAPMA BE USTA!

Bu içerik 6651 kez okundu.

  Birgün gazetesinin dünkü (23 Kasım 2017) sayısında yer alan Refik Durbaş’ın “İlk Nobel Adayım!” başlıklı yazısından bir bölüm:

     “Münevver Ayaşlı’nın eşi Lüsyen Hanım’dan duyduğuna göre 1927’de Şair-Azam Abdülhak Hamit’e Nobel Edebiyat Ödülü verilmek istenir. Ankara’dan İsveç hükümetine gönderilen haberde “Abdülhak Hamit eski rejimin adamıdır, yeni nesil edebiyatını temsil edemez. Bizim adayımız Ruşen Eşref Ünaydın’dır.” denmektedir.”

     Ustayı anlamış değilim. Bu anlatım bozukluğu niye? Yazıyı okuyunca; Lüsyen hanımın, Münevver Ayaşlı’nın mı, Abdülhak Hamit’in mi, eşi olduğunu anlayamadım!... Oysa Münevver Ayaşlı da kadındır.

     Refik Durbaş aslında:

      “Münevver Ayaşlı'nın, Şair-Azam Abdülhak Hamit'in eşi Lüsyen Hanım'dan duyup aktardığına göre 1927'de Abdülhak Hamit'e Nobel Edebiyat Ödülü verilmek istenir. Ankara'dan İsveç hükümetine gönderilen haberde ‘Abdülhak Hamit eski rejimin adamıdır, yeni nesil edebiyatı temsil edemez. Bizim adayımız Ruşen Eşref Ünaydın'dır’ denilir.” demek istiyor!...

 

 

ZARİÇ’İN “PAZAR MASALI”

 

     Sevgili dostum C.Hakkı Zariç epeydir Evrensel gazetesinde Pazar günleri “Pazar Masalı” adlı köşesinde edebiyat yazıları yazıyor. Bu yazıları büyük bir beğeniyle okuyorum. Çünkü Zariç, edebiyatımızın önemli değerlerinin/isimlerinin yaşadıkları döneme ait notlar, anıları, olaylarını büyük bir incelik ve duyarlılıkla anlatıyor okura. Okudukça insanın daha da bilgisi artıyor.

     Öyle olmasaydı, Terzi Vartan’ın mahkeme salonunda bile sosyalizmi savunmaya devam etmesi, Gazeteci Adnan Çelik’in polis tarafından kapı dışarı edilmesi ve Çelik’in bundan karlı çıkmasını, Çiçek Pasajı’nda, Orhan Kemal, Rıfat Ilgaz, Şükran Kurdakul, A. Kadir ve Arif Damar bir araya gelerek dergi çıkarmaya karar verdiklerini ve Yeryüzü adlı bu derginin de isim babasının Arif Damar olduğunu, Sabahattin Eyuboğlu ile Vedat Günyol’un, Gracchus Babeuf’ten “Devrim Yazıları” adlı kitabı Türkçeye çevirdiklerini ve  Çan Yayınları’ndan çıkan bu kitabın kısa süre sonra yasaklanarak toplatıldığını, Türkiye’nin ilk fanzinini Suat Taşer ile Mehmed Kemal ortaokul sıralarında öğrenciyken çıkardıklarını, Kürdün Meyhanesini nereden bilecektik?

      “Garip’te Ermeni çıkmazı” yazısı da dikkat çekici...  26 yaşında yaşamını yitiren Garbis Cancikyan ile 1965 yılında İstanbul’da şairliğini bırakarak Ermenistan’a göç etmek zorunda kalan Haygazun Kalustyan gibi şairlerimize sahip çıkılmadığını savlıyor Zariç.

     Zariç’in sözkonusu yazısından bir bölüm ödünceliyorum:

     ”Garip akımı”, “Garip şiiri”, “Garipçiler”, “1. Yeni” dediğimizde aklımıza gelen şairler bellidir: Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday.

    Resimli Ay Matbaası, “Şiir hakkında düşünceler ve Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Orhan Veli’den seçilmiş şiirler”i bir araya getirip “Garip”i yayınladığında yıl 1941’di.  Tartışmalar, dalga geçmeler, ciddiye almamalar sürdü bir zaman. Türkiye şiirine sivil ve şapkasız dalan Garip şiiri bu üç şairle adlandırdı kendini. Oysaki başka şairler de Garip’e katılarak şiirlerini gün yüzüne çıkarıyordu. Bunlardan ikisi, Garbis Cancikyan ve Haygazun Kalustyan,  akla zarar bir manifestoyla şiirin gündemine “Balkıs” adlı kitapla düştülerse de ne kitapları anılır oldu, ne de Garip’te adları geçti. “Kayıp Şairler” kuşağında Balkıs’ı gün yüzüne çıkaran Ahmet Oktay oldu; kitap kısa sürede tükenmesine rağmen, yayınevi yeni baskıları yapmamakta ısrarlı tavrını sürdürüyor ne yazık.”

    Zariç’in bu savına Rüştü Onur, Mümtaz Kenan Köstekçi ve Muzaffer Tayyip Uslu gibi Garip akımına yakın şairleri de eklemek mümkün.

    Zariç’i bu güzel yazılarından dolayı kutluyor, Pazar günleri yayınlanan bu yazılarını sizlerinde okumasını salık veriyorum.

 

 

ŞİİR Mİ BU?

 

çünkü martı aslında etçil bir hayvandır

lütfen artık inadı bir kenara bırak türkiye”

 

     Yukarıdaki dizeleri bir edebiyat dergisinin Temmuz-Ağustos 2017 sayısında yayımlanan bir şiirden aldım.

     Bu dizelerde anlatılmak istenen nedir? Şair bu dizelerden kendisi ne anlıyor? Anlatırsa bir okur olarak sevineceğim.

     İki dize alt alta gelince şiir olmaz. Hele bu dizelerden hiç olmaz. Şiir okuruyla dalga geçmeyin lütfen. Sonra şiir neden okunmuyor şiir kitapları neden basılmıyor diye de ah vah etmeyin. Edebiyatımızda sırt sıvazlayanlardan dolayı bu tür örnekler çoğalmaya başladı. Aslında kabahat bunu yazanda değil şiir diye ortaya çıkaranda!

    Ha, buna şiir diyorsanız da çakayım şiir anlayışınıza!...

    Bu okura saygısızlık değil de nedir?

    Üstelik bu şair “ÖDÜL”lü şair!...

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
  2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR
2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR