-Sercan KAPUSUZ-
"Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ne karşı Eğitim Sen Devrek Temsilciliği, Cumhuriyet Alanı'nda protesto düzenledi.
Eğitim Sen Devrek Temsilciliği adına konuşan Temsilci Aslıhan Hancı; "Eğitim Sen olarak eğitim müfredatı olmaktan çok uzak olan ve tek adam rejiminin yaratmaya çalıştığı dini esaslara dayalı toplum modelini temel alan, laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı reddediyoruz" dedi.
Eğitim Sen Devrek Temsilciliği, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla duyurduğu yeni müfredatla ilgili protesto düzenledi. Cumhuriyet Alanı'nda temsilcilik adına konuşan Eğitim Sen Devrek Temsilcisi Aslıhan Hancı, şunları kaydetti:
"Laiklik ve Bilim Karşıtı Yeni Müfredatı Reddediyoruz! Geri Çekin!
26 Nisan 2024 tarihinde “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ismiyle kamuoyuna açıklanan, tarihi yeni, içeriği yüz yıl öncesinin dahi gerisinde olan müfredat, 27 Mayıs 2024 tarihinde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından imzalandı. Bakanlık; kamuoyuna açıkladıkları müfredatla ilgili, bir hafta süre vererek öneri, görüş ve eleştiriye açtığını ifade etmişti. Daha sonra bir haftalık süre eleştiriler sonucu, hazırlık süresinin 10 yıl olduğu açıklanan müfredatla ilgili 10 gün içinde görüş ve öneri istendi.
Öncesinde 1000 kişiyle hazırlandığı, onlarca çalıştay yapıldığı ifade edilmiş, ancak bu kişilerin kimler olduğu, bu çalıştayların kimlerle ve nerede yapıldığı soruları hep yanıtsız bırakılmıştır. Ardından 67 bin 284 öneri ve görüş geldiğini ifade edildi. Bu açıklamadan kısa bir süre sonra da müfredat, Talim ve Terbiye Kurulu’undan geçerek Bakanlığın onayına sunuldu ve ardından da imzalandı. Bu öneri ve görüşlerin neler olduğu, nasıl bu kadar kısa sürede nasıl değerlendirdiklerine dair sorular yanıtsız kaldı.
Her şeyin ne kadar kurgu olduğunu, yapılan faaliyetlerin ne kadar formalitede kaldığını, bu süreçte net bir şekilde gördük. Oysa tüm eğitimi etkileyecek eğitim müfredatının hazırlanması için ülkeyi yönetenlerin ve MEB’in çok büyük bir ciddiyetle ve samimiyetle konuyu ele alması ve eğitimin tüm bileşenleri, akademisyenleri, eğitim uzmanları, eğitim sendikaları, eğitim fakülteleri ile yan yana gelebilmesi gerekirdi.
Müfredat ya da öğretim programları, devlet tarafından okulda öğretmenin bir konuyu hangi içerikte, ne tür koşullarda, nasıl ve hangi yöntemlerle anlatacağını, neye dikkat edip neyi öne çıkaracağını belirleyen eğitsel planlardır. Müfredatlar içerdiği bilgi, değer ve beceriler kadar içermediği, dışladığı, görmezden geldiği konularla da öne çıkan metinlerdir. Bu kadar önemli bir metin için değişim gerekçeleri, ihtiyaç analizleri, eğitim programı hazırlama teknikleri, vb. adımların hiç biri yapılmamıştır. Daha da önemlisi pilot uygulamaya gerek kalmadan müfredatın hemen önümüzdeki eğitim-öğretim yılı içinde uygulamaya başlanacağı açıklanmıştır. Dikkatinizi çekmek istiyoruz, yangından mal kaçırırcasına çok hızlı bir süreç işletilmiştir. Bu müfredatı,
Bilime ve bilimsel gerçeklere savaş açtığı için,
Laik eğitim ve laik yaşamı hedef aldığı için,
Cumhuriyetin aydınlanmacı değerlerini ortadan kaldırdığı için,
Cinsiyetçi olup, toplumsal cinsiyet eşitliğine yer vermediği için,
Toplumsal ve kültürel çeşitliliği yok saydığı için,
Eğitimi piyasaya açmak ve kamusal eğitimi ortadan kaldırmaya yönelik hazırlandığı için,
Öğrencileri belirsizliğe, umutsuzluğa ve geleceksizliğe sürüklediği için,
Sınav odaklı eğitim sistemine devam ederek, öğrenci yeteneklerini beceriler üzerinden değil değerler üzerinden değerlendirildiği için,
Eğitimi bir bütün olarak dincileştirme ve bütün okulları imam hatip müfredatları ile eşleştirmek için,
Birleştirici, bütünleştirici ortak yurttaş bilinci yerine, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı olduğu için kabul etmiyor ve reddediyoruz!
Ayrıştırma, kutuplaştırma, yok sayma, gericileştirme vb. yaklaşımlar ön plana çıkarılmış ve bu müfredatla, yukarıda sıralanan sebepler üzerinden laik demokratik yaşama topyekûn bir meydan okuma hedeflenmiştir. Oysa eğitim müfredatı, çocuğun üstün yararını gözeten, öğrencilere yaşamı bir bütün olarak kavratmayı hedefleyen, çocuk ve gençlerin çok yönlü gelişimlerine hizmet edecek öğrenme yaşantılarını içeren laik ve bilimsel bir içerikte olmak zorundadır. Bireycilikle, milliyetçilikle, dini ve milli değerler ve rekabet ile yoğrulmuş, bilimsel, sanatsal, estetik yönden zayıf, büyük ölçüde dini kural ve referanslara dayanan bir dilin kullanıldığı bir eğitim müfredatının çocuklarımıza/öğrencilerimize verebileceği hiçbir şey yoktur. Bu nedenle Eğitim Sen olarak eğitim müfredatı olmaktan çok siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerini gözeten, laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı reddediyoruz. Tüm eğitim ve bilim emekçilerini, öğrenci ve velilerimizi bilim ve laiklik karşıtı eğitim müfredatına karşı birlikte mücadeleye davet ediyoruz."