İbrahim Tığ
Tanıdığım en güzel insanlarımdan biriydi, Hüseyin Alemdar’ın deyimiyle ‘özel’ insanımdı Onur Şenli ağabey.
İzmir’de katıldığım bütün etkinliklerime gelmiş, etkinlik sonrasında dostlarla güzel birliktelikler yaşamıştık. Mehmet Yaşar Bilen, Oğuz Tümbaş, Onur Şenli, Durmuş Taşdemir, Asım Öztürk, Coşkun Şimşekli, Selami Şimşek, Can Ceylan, Muhittin Bilgin ve Sıtkı Salih Gör gibi değerli ağabeylerle sanat, edebiyat sohbetlerinin de tadına doyum olmazdı.
Onur ağbiyi dinlemek ayrı bir tad verirdi bana. Doktorluk anıları, küçük taşra kasabalarının insani ilişkilerini anlatır, bazen düşündürür bazen de güldürürdü bizi.
Onur ağabeyin değerli eşi Türk Halk Müziğinin değerli ve güçlü sesi Kıymet Unutma Şenli ile nasıl tanıştıklarından, evliliklerinden de söz etmeyi ihmal etmezdi Onur ağabey.
Defalarca onun bir döneme damga vuran “Agora Meyhanesi” şiirinin nasıl ortaya çıktığından, Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Gönül Yazar, Behiye Aksoy gibi sanatçıların bu şarkıyı okuduklarından, Attila İlhan ile gazetecilik anılarından özlemle söz ederdi.
Agora Meyhanesi şiirini 1959 yılında yazmış ve aynı yıl Ege Ekspres gazetesinde yayınlanmış. Bu şiiri yazarken İstanbul Balat’ta böyle bir mekan olduğunu bilmiyormuş Onur ağabey. Bu meyhanenin sekiz köşeli olduğundan ve şair Özdemir Asaf'ın meyhanenin sekiz ayrı köşesine sekiz ayrı şiir yazdığından da haberi yokmuş.
Hristo Hristodulos'un dedesinin bu meyhaneyi 1890'da açmış meğer. Onur ağbide Aysel Gürel’den öğrenmiş böyle bir mekan olduğunu. Yıllar sonra bu mekana eşi Kıymet Unutma ile gidip ziyaret etmişler. O gün bu gündür bu şiir ve şarkısı dillerden dillere yaşamını sürdürüyor.
“Dedim ya burası Agora Meyhanesi
Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer
Burası Agora Meyhanesi
Burası kan tüküren mesut insanların dünyası.”
Onur ağabeyim, bütün bunları misafirim olduğu evinde anlattı bana. Onunla Şehir dergimiz için bir de söyleşi yaptım (Eylül 2017, 108. Sayı). Ama Onur ağabey dergimizin o sayısını göremeden yaşama veda etti.
Onur ağabeyim bana şiirlerinden de vermişti. Yayınlanmış ve yayınlanmamış şiirlerinden…
İşte size o güzel insanın bana verdiği iki şiirini burada bir kez daha sizlere sunuyorum, özlem ve saygıyla…
OTEL AYRILIĞIN ÖBÜR ADIDIR
Çoğalan pencerelerdir yalnızlığa açılan
Kimsesiz bir sevdayı nakışlarken ömrün
Hiç görülmüş şey midir otel odalarından
Güldüğü o sararan perdelere günün
Şiirin bile insana yabancılaştığı saatlerdir
Nereye koysan bir paket sigaradır ellerin
Beynin artık uyanan ihtilâllerdir
Dost bir anı çekiverir tetiğini gözlerin
Boşuna değildir böyle, geceleri yumruklayışın
Boşuna değildir yüreğinde büyüyen sarmaşıklar
Bir gül gibi sessizce düşerken uykuya başın
Sorarsın, nedir bu utanmaz ayrılıklar?
Şimdi yanlış bir alkoldür damarlarında hüzün
Bilmem ne Palasta ağır ağır yudumlanır
Gün olur döner belki aydınlığa yüzün
Ne var ki şair ömrüdür çok sürmez tamamlanır.
*
YANGINDAN
Hangi kapımızı kapasak içimizde bir hançer
Yeniden açıyor bak seninle güllerimiz
Ne zaman yabancı bir sevda düşünmeye dursak
Yorgun bir mitralyöz suskunluğudur gözlerimiz
Bir büyük yangındayız artık olan olmuş
Nereye kaçsak yüreğimizde O en güzel alev
Her nefes alışımızda büyür ince bir sızı
Ve uyanır her öpüşmede içimizdeki dev
Hangi sabaha uyansak aklımız yaldız
Her telefon zilinde nabzımız iki kurşun
Ne zaman bir uykuya birlikte girsek
Yaslı bir karanfildir senin duruşun
Oysa bir türkü eksilir gibi birden
Duyarız gönlümüzde birşeyler solar
Ve bitti artık yüreğimizde çığlıklar
Derken O yangından yeni bir gül daha doğar
Onur Şenli