İbrahim Tığ
Büyük Usta Aziz Nesin’in “Fil Hamdi”si yeni çıktığı günlerdi sanırım.
“İt Kuyruğu”nun da yazımını tamamlamış, çekine çekine yanıma gelip tetkik etmem için müsveddelerini bana verdi. Eee… malum benim de işim başımdan aşkın!…
Kendisini Mehmet Akif'e gönderdim. Akif ne de olsa baytar mektebinden mezun. İt bahsinden, sırtlandan en iyi o anlar. Hiç unutmam, birinde köpeği Arap’ı tedavi ettiği için Sait Faik kendisine, Fakir Baykurt’tan aldığı “Keklik” ile Mahmut Yesari’den aldığı “Çulluk”u hediye eylemiş idi.
Amma, Sait Faik de bütün şöhretini Reşat Nuri’ye borçludur. Onun elinden tutan merhum Reşat Nuri olmuştur.
Bir dönem, Reşat Nuri, Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Cahit Sıtkı, Tevfik Fikret, Nef’i ve Ben, “Kumkapı meyhanelerine dadandık”, -Laf aramızda Attila İlhan’ın daha bıyığı bile terlememişti- birden Orhan Veli’nin, Ankara'da bir gece sokakta bir belediye çukuruna düştüğü ve başından yaralandığı haberini aldık. Çok üzülmüştük tabii ki.
İçkilerimizi ağırdan ağırdan yudumlarken Halikarnas Balıkçısı:
-Ben genç bir balıkçı iken Abdülhak Hamit Efendi ile tanıştım. Yüksek yeteğimin farkına varıp bana yardım etti, dedi.
Bilindiği gibi okuması yazması dahi olmayan Balıkçı’ya şiiri öğreten Hamit merhumdur.
Abdülhak Hamit Efendi’ye “Şair-i Azam” derler. Aslında bu unvan bana verilmiştir. Abdülhak Hamit beni her gördüğünde, “Ooo! Şair-i Azam, Üstadım” diye elime sarılır, kucaklardı beni.
*
“Bir adama kırk gün deli dersen deli, akıllı dersen akıllı olur”muş. O söz sonunda onun lakabı olurmuş.
Deli Mustafa, Deli İbrahim, II. Süleyman, II. Ahmet, II. Ahmet ve V. Murat, ne güne duruyor!... Bizim mahallede “Yani Hasan Efendi” diye biri var. Adamcağız, ikide bir “Yani” dediği için adı Yani kaldı. Hamit de bana Şair-i Azam diye diye adı Şair-i Azam kaldı. Aslında Abdülhak Hamit vasat bir şairdir. Onda Cemal Süreya’nın etkisi bariz bir şekilde görülür. Yine de “Sessiz Gemi” isimli şiirinin edebiyatımızda müstesna bir yeri vardır.
*
Ne diyordum? Evet, Kumkapı’ya dadanmıştık. Turgut Uyar, Edip Cansever, Ece Ayhan’da katılırdı aramıza zaman zaman. Nazım mı? Ona, “Dün yolda rastladım /Sevindi beni görünce.” Ayaküstü, Necip Fazıl’a “iktidar yalakalığı” yapmamasını ve “Cebin para para olacak diye ruhun pare pare olmasın” dediğini anlattı.