İbrahim Tığ
Fatma Nevvare Erçin (1927-2016), Edebiyat ve Türkçe öğretmeni. 28 yıl ortaokullarda Türkçe, liselerde edebiyat öğretmenliği yapan bu güzel insanın yolu Devrek’ten de geçmiş. Hem de sürgün yeri olarak…
1927 yılında İstanbul Beykoz’da doğan Fatma Nevvare Erçin, Çapa Kız Öğretmen Okulu’ndan sonra Ankara Gazi Eğitim Fakültesi Edebiyat Bölümü’nden 1947 yılında mezun olur. Çocukluk hayallerini süsleyen öğretmenlik mesleğini, 1975 yılında emekli oluncaya kadar sürdürür.
Anadolu’nun pek çok yerinde öğretmenlik yapar. Şebinkarahisar’da başladığı öğretmenlik mesleğini sırasıyla Ürgüp, Artvin, Urfa, Nazilli, Edirne, Devrek ve Biga’da sürdürür. O ilk görev yeri hariç hep “gürülen lüzum üzerine” tayinler yaşar. Atatürkçü, laik, cumhuriyetçi ve sol görüşlü olmasının bedelidir bu tayinler.
Fakir Baykurt’un genel başkanlığını yaptığı Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS)’na üye olur ve örgütlenme çalışmalarında görev alır Fatma Nevvare Erçin Öğretmen.
KARANLIK DÜNYANIN AYDIN İNSANI
Urfa Lisesi’nde okuttuğu öğrencilerinden Türk halkbilimci, Türk halk müziği yorumcusu ve şef Mehmet Avni Özbek, Fatma Nevvare Erçin öğretmeniyle yaşadıkları bir anısını şöyle anlatır:
“Yıl 1959 falan. Urfa Lisesi’nde ortaokul öğrencisiyiz. Türkçe öğretmenimiz Nevvare Hanım, ‘Çocuklar yarın okulumuza Âşık Veysel gelecek, dersten sonra sakın bir yere dağılmayın.’ diye tenbihte bulunmuştu. Yağmurlu bir gündü. Bekledik… Lisemizde okula girince, T şeklindeki koridorun, ortasında kademeli bir kaide üzerinde, ulu önder Atatürk’ün büstü vardı. Onun etrafında toplandık. Müdürümüz Kemal Bey'in kolunda Aşık Veysel ortaya geldiler. Merak ediyoruz ne olacak diye. Bu âmâ adam ne çalacak, ne söyleyecek bize… Bizler o zamanlar çalgı topluluğuyla fasıl tertibinde icra edilen müziğe aşinayız. Âşık görmemişiz. Derken o âmâ adam zayıf bir saz eşliğinde bizlere bir şeyler söyledi, arada bir anlattığı fıkralarla bizi kâh güldürdü kâh düşündürdü. Bir ara Türkçe öğretmenimiz Nevvare Hanım'ın gözlerinin yaşardığını gördüm. Ben de duygulandım açıkçası. Konser bitti evlerimize dağıldık. Ertesi gün Türkçe dersinde Nevvare Hanım dünkü konserden söz açtı. ‘Çocuklar’ dedi. ‘O gördüğünüz garip adam, bize öğretmen okulunda türküleri sevdiren, kendimizi tanımamız için bize ışık tutan bir değerli halk âşığıdır, kültürümüzün yüce bir kişisidir. O günleri hatırladım. Siz daha çok aşk türküleri söyler dinlersiniz. Unutmayınız ki dünyada başka aşklar da vardır. Veysel’in insana, tabiata, sazına olan aşkı gibi…’
O gün bize, âşıklık geleneğini tanıma, o geleneğin mücevher gibi deyişlerini dinleme fırsatı verdiği, karanlık dünyasından aydın görüşler sunduğu için ulu Âşık Veysel’i rahmet ve şükranla anarım. Mahrum kaldığı ışıklar içinde şimdi huzurla uyusun.”
1970 YILI, DEVREK’E SÜRGÜN
Edirne Lisesi’nden bu kez de “görülen lüzum üzerine” Devrek’e tayini çıkartılır Fatma Nevvare Erçin Öğretmen'in. Bu tayin sürgündür aynı zamanda.
Edirne’den Devrek’e tayin edilişini anılarında şöyle anlatır Erçin Öğretmen:
“Edirne’deyiz. Polisler evde seni bekliyorlar dedi komşular. Gerçekten yedi-sekiz polis böyle bahçe kapısının önünde duruyorlardı. Bahçenin içinde herkes konu komşu ne oluyor şeklinde bakıyorlardı. Müthiş bir baskın. Girdim içeri, ‘Bizimle birlikte geleceksiniz.’ dediler, beni arabaya bindirdiler, ‘Ya çocuklarım?’ dedim... Emniyete gittik. İyi polis, kötü polis meselesini orada öğrendim. Odaya biri geliyor, gayet sert, ‘Yakarız, yıkarız, mahvederiz’ diyerek tehdit ediyordu. Öbürü ‘Hocam ben de hak veriyorum size lütfen konuşun.’ diyordu... Biz o gece orada alıkonduk. Çocuklarımı yollamak istediler, çocuklar gitmedi. Bu sefer beni Devrek’e tek başıma tayin ettiler. İstifa eder, artık bırakır bu işleri, diye düşündüler sanırım. Ben de giderim dedim. Çünkü eşim 'Biz bakarız birbirimize' dedi.”
ALDIĞIM BÜTÜN CEZALARI DEVREK’TE UNUTTUM
9 Kasım 1970 tarihinde Devrek Lisesi’nde göreve başlayan Fatma Nevvare Erçin -o zamanki soyadı Saraç (İ.T.)- Öğretmen, o günleri anılarında şöyle anlatacaktı:
“Devrek’e geldim. Hiç unutmam, Devrek Lisesi’nde ilk derse girdiğimde, ‘Ben sürgün bir öğretmenim çocuklar’ dedim. ‘Sürgün ne demek?’ diye sordular. ‘Sürgün demek, idareye karşı koyan, kendi bildiğini, doğruyu söyleyendir’ diyerek durumumu anlatmaya çalıştım. Ben orada aldığım bütün cezaları unuttum ve Devrek’ten ‘gitme hocam’ feryatlarıyla uğurlandım.” (**)
Devrek Lisesi’nde yaklaşık yedi ay (9 Kasım 1970-28 Mayıs 1971)(*) görev yapan Erçin Öğretmen “sol görüşleri” nedeniyle Çanakkale’nin Biga ilçesine sürgün olarak gönderildi. Devrek’ten tayinin çıkmasında en büyük etken o dönemin Devrek Kaymakamı Yener Rakıcıoğlu’dur. Çünkü, Yener Rakıcıoğlu da Devrek Lisesi’nde Felsefe Grubu derslerine girmektedir.
Meslektaşı, Devrek Lisesi’nin duayen öğretmenlerinden Arif Köse de Nevvare Öğretmen'den şöyle söz etti:
-Devrek Lisesi’ne sürğün gelmişti. Hızlı bir solcuydu. Öğrencilere ders dışında ideolojik konuşmalar yaptığı için hakkında tahkikat başlatıldı. Çok durmadı, tayini çıkıp buradan gitti. Öğrencileri onu çok iyi bir şekilde uğurlamıştı.
Devrek’te görev yaptığı sırada öğrencileri çok sevmişti onu…Hâlâ hafızalarında yer alan, edebiyat öğretmenleri Nevvare Saraç’ı öğrencilerine sorduk.
Nilgün (Vural) Erdem:
-Dürüst, ilkeli ve fedakar bir öğretmenimizdi. İleri görüşlü bir insandı. Divan edebiyatı yerine bize çağdaş Türk edebiyatını, Türk şiirini anlatırdı. Atatürkçü ve sosyalist yapısıyla, görüşleriyle bizlere onurlu bir yaşamı kazandırdı. Biz öğrencileri onu çok sevmiştik. Çok iyi bir öğretmendi, insan bir insandı. Giderken arkasından çok ağladık. Sevmeyen hiçbir öğrencisi olmadı onu. Ona Arzum Parkı'nda büyük bir katılımya veda etkinliği yaptık, büyük bir kalabalıkla uğurladık onu Devrek’ten.
Şahin Karakulunç (74):
-Nevvare Öğretmen özünde çok iyi bir insandı. Öğrencilerine sevgi ve sempatiyle yaklaşır ve severdi. Derste bize Divan edebiyatını bıraktırır Türk edebiyatını, Türk şiirini önerirdi. Çağdaş şiiri, çağdaş şair ve yazarların eserlerini bize okutup sevdirmişti. Devrimci, halkçı, Atatürkçü. Sevmiştik O’nu. Edebiyatı farklı bir açıdan, halk şairlerini, halk romancılarının yazılarını örmek alarak anlatırdı bize. Bir dönem edebiyat dersimize girdi. Ama ufkumuzu da bir dönemde açtı, genişletti.
Aydın Akalınlı (71):
-Beni lise son sınıfta okuttu. Notu bol bir öğretmendi, öğrencilerine sevgiyle yaklaşırdı.
Oya Salmanoğlu (72)
-Çok sevdiğim bir öğretmenimdi. Onun dersini büyük bir zevk ve keyifle dinlerdik. Bilgili ve ilerici bir öğretmendi o. Onun tayininin çıkartılmasına, Devrek’ten gönderilmesine çok şaşırmış ve üzülmüştük. Dünya güzeli öğretmenimizi saygıyla onıyorum. Ruhu şad olsun.
Nevvare Erçin, emekli olduktan sonra yaşamını sürdürdüğü İstanbul’da 89 yaşında yaşamını yitirdi. Nevvare Erçin’in iki evliliğinden beş çocuğu vardır.
Kaynak:
*MESAM Vizyon Dergisi, Mart 2003 Sayı: 30
**Milliyet Gazetesi 30 Mart 2003
***Devrek Lisesi arşivi