İbrahim Tığ
Gezi yazılarını oldum olası severim. Çünkü yazar gezi yazısında gezdiği, gördüğü yerlerin güzelliklerinin yanı sıra tarihi, geçmişi, toplumsal yaşayısı, gelenek görenekleri, kültürü hakkında okuyucuya bilgiler aktarır.
Bu bilgiler gerek gözlem, gerek yaptığı arıştırmalarla ortaya çıkar. Anlatılanlar hayal değil gerçektir.
Edebiyatımızda gezi yazılarının en güzel örneklerini; Evliya Çelebi, Ahmet Haşim, Nabi, Reşat Nuri, Ahmet Mithat Efendi, günümüzde de Fahrettin Koyuncu ve Oğuz Paköz vermiştir.
Bir kez daha yenilersek, gezi yazısı; gezilip görülen şehirlerin, yerlerin, ülkelerin ilginç, özgün yönlerini ilgiyi çekecek, özenli bir şekilde anlatan düzyazıdır.
Sözü Oğuz Alp Paköz’ün “Leyleği Havada Görmek” adlı kitabına getirmek istiyorum.
Paköz, Kahramanmaraşlı bir yazar, yıllarca yayınladığı -hâlâ devam ediyor yayını- Alkışlar dergisinde yayınladığı bu gezi yazılarını onun ölümünden sonra kızları; İsmihan Ece Paköz Akkök, Neslihan Ece Paköz ve Aslıhan Ece Paköz büyük bir vefa örneği göstererek kitaplaştırdı.
“Yurt sevgisi, biraz da yöre, bölge sevgisi olsa gerek.” diyen Oğuz Paköz bu kitapta, Muğla, Bitlis, Kars, Bingöl, Artvin, Sivas, Mersin, Osmaniye, Gaziantep, Erzurum, Trabzon, Ordu, Giresun, Denizli, Bolu, Bartın, Zonguldak, Karabük, Kastamonu, Sinop, Mardin, Amasya, Samsun gibi birçok şehrin yanı sıra, yurt dışında da, Batum, Kıbrıs, Bosna-Hersek gibi ülkeleri gezip görerek, buraların coğrafi, tarihi, sosyolojik yapısı, türküleri, manileri, folklorik özellikleri, turistik, ekolojik ve kültürel özelliklerini yalın, içten bir şekilde anlatarak sunuyor okuyucuya.
Paköz’ün bu kitabından, ülkemizin ve ülkemiz insanının birçok özelliklerini de öğreniyoruz. Örneğin, Muğla yöresinde imbat huysuzlanıp da fırtınaya dönüşürse buna “eşek imbatı” denirmiş. Akyaka’da ise buna “Deli Mehmet yeli” denirmiş. Nurhak’daki Zilli Han da karda kışta yolunu şaşıran kervancılara aralıklarla çan çalarak yerini belli edermiş. Van’daki Maraş Caddesi, dünyanın en uzun ikinci, Türkiye’nin de en uzun caddesi imiş. Ağrı’daki Baluk Gölü’nü 1913 yılında düşen bir göktaşının oluşturmuş ve burası dünyanın ikinci en büyük göktaşı çukuruymuş. Azerbaycanlıların Hanefi olanlarına Terekeme denirmiş. Erzurumlular erkek kardeşe “Dadaş” dermiş. Elazığlılar “Gakkuş”, Maraşlılar “Ede” ve “Ökkeş” dermiş erkek kardeşe. Siirt ilinin ilçesi olan Batman,1937’de bucak, 1955’te belde, 1957’de ilçe ve 1990’da da il olmuş. Bu topraklarda ilk tıp eğitimi Midyat’taki bir manastırda yapılmış. Nevşehir, Damat İbrahim Paşa’dan önce 18 evlik “Muşkara” adlı bir köymüş. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz elbette.
Türküleri de çok sever yazar Paköz. Gittiği ve gezdiği şehirlerin türkülerini de anımsar yaptığı seyahat boyunca. Rahmetli Aynur Gürkan’ın okuduğu Kilis Türküleri; Yoğurt Koydum Dolaba, Zeytin Yaprağı Yeşil, Lambada Şişesiz Yanmaz mı, Arguvan türküleri, Bir Ay Doğar İlk Akşamdan Meşeden, Beni Dertten Derde Saldın, Mersin Türküsü, Ben de Gittim Bir Geyiğin Avına, Bartın-Zonguldak gezisinde de, “Düriye'min güğümleri kalaylı / Fistan giymiş etekleri alaylı” adlı Karabük türküsünü hatırlar Paköz. Yine, “Elma aldım Bartın'dan / Tabancam var altından/ Yenile bir yar sevdim/ Sülalesi Bartın'dan //Aşık atalım mı yar yar / Gülü satalım mı / Annen baban duymadan / Yar bize kaçalım mı” adlı Çorum türküsünü de Bartın türküsü olarak hatırlamıştır Paköz. Bir Ahlat türküsünden de şu dizeleri alıntılamıştır yazar: "Ahlat’ın başındayım / On altı yaşındayım / Kınamayın a dostlar / Gül kızın peşindeyim." Bu türkü anımsamaları da ayrı bir tad veriyor kitaba.
Kitaptan rahmetli Oğuz Paköz ile Elazığlı şair ve yazar R. Mithat Yılmaz’ın ortak dostumuz olduğunu öğreniyorum. Yılmaz’a da uzun ömürler diliyorum. Kitapta, Cahit Sıtkı Tarancı, Munis Faik Ozansoy, Sezai Karakoç, Nesimi, Ziya Gökalp, Halet Çambel gibi şair ve yazarların yanı sıra, Muzaffer Sarısözen, Aşık Veysel, Celal Güzelses, Enver Demirbağ, Nuri Üstünses ve Aziz Şenses gibi türkü ustaları da yer tutar. Bunun yanında tarihi kişiliklerden de söz etmeyi unutmaz Paköz.
Gezi yazılarından oluşan “Leyleği Havada Görmek” son yıllarda severek ve beğenerek okuduğum bir kitap. Çok şey öğretiyor ülke gerçekleri adına okuyucuya. Alkışlar dergisini ve Dr. Oğuz Paköz’ü değerli dostlarım Necla-Halim Akben çiftinden duymuştum. Halim ağabey, Dr. Paköz ile dostluk yapmış. Bana da uzun uzun anlatmıştı bu güzel insanı.
Bu kitabı kendilerine bir vasiyet kabul edip yayına hazırlayan değerli yazar Dr. Paköz’ün vefalı kızlarına ülkemiz sanatı ve edebiyatı adına teşekkür ediyorum.
*Sarmal Kitabevi, Nisan 2025