İbrahim Tığ

 

Sultan Vahdettin'in son eşi Nevzat hanım, Bartınlıymış, Çaycumalıyşmış, akrabaları Nebioğlunda imiş. Falan filan...

Songünlerde böyle yazıyor Zonguldak sevicileri sosyal medyada!

Bartınlı olsa ne yazar, Çaycumalı olsa ne yazar!

Çok mu matah!

Değil mi ki Vahdettin vatan hainidir...

Atatürk, "Türkiye halkının hayatını, namusunu, onurunu yok eden kişi." diye tanımlamış Vahdettin'i.

Türk halkının onurunu yok etmek isteyen biridir o hain!.

Açın okuyun Atatürk'ün Nutku'nu. Atatürk'ün Vahdettin'e "hain", "soysuzlaşmış yaratık" dediğini görün!

Vahdettin'e, "Kara Sultan"diyen Ziya Gökalp'i ne yapacaklar?

Bırakın Vahdettin'i, makbul adam olsaydı Yunan'a sığınmaz, Kurtuluş Mücadelesi veren Anadolu insanının ve Mustafa Kemal'in yanına giderdi.

Aman Devrekli olmasın da nereli olursa olsun!

 

KAHYA'NIN HİÇ Mİ SUÇU YOK!

Lisede bir öğretmenin bir yayınevi ile anlaşarak yıllardır öğrencilere test ve kitap sattığından söz etmiştim. Meğer. Cihan Şen'in bu işleri yaptığını ilçede herkes biliyormuş da bir tek ben bilmiyormuşum!

İş bununlada kalmamış!, ticarethane bile açmış Cihan hoca. İlçede yapılan bütün sınavların optik okuyucularını da bu hoca yapıyormuş. Ama amme hizmeti olarak değil.

Cihan hoca haklı, koskoca milli eğitim, koskoca bir devlet bir ilçeye optik okuyucu alamıyorsa, bu işi de Cihan hoca yapar!

Okullarımıza bir optik okuyucu alamayan Ercan Kahya'nın hiç mi suçu yok bu işte!

 

KENDİ BİLECEĞİ İŞ!

İsmail Cinbir'i tanımam. Bizim gazeteci arkadaşlar haberlerini yapar okurum sadece. AKP İlçe Başkanıymış. Bana AKP İlçe Başkanlarını sayın deseniz?

Tereddütsüz sayarım; Sezgin Gül, Serdar Kelebek, Murat Durdubaş, Özcan Özmekik, Yaşar Canbaş... Hepsiyle dostluk ilişkilerim olmuştur bunlarla...

Ama İsmail Cinbir, cin biri galiba...

İlçe Başkanlığını yapamamış, yürütememiş olacak ki, istifa edilmeye ikna edilmiş, böyle konuşuluyor Devrek'te.

İstifa tek taraflı bir fesihtir...

Kamuoyuna da, "Kendim istifa ettim" imajı vereceklermiş.

Buna gerek kalmadan gitse iyi olur diye düşünenler de var...

 

DOĞRUSU VARKEN…

    Arapça bir kelime olan takdimin iki anlamı vardır: 1. Tanıştırma, 2. Verme. Fakat şöyle ki; bu sözcüğün anlamında bir saygı ifadesi de gizlidir. Büyük küçüğe takdim edilmez, küçük büyüğe takdim edilir.

    Yine, “Vali, başarılı öğrencilere kitap takdim etti" cümlesi yanlıştır.

    Çünkü Vali takdim etmez, Valiye takdim edilir.

*

-Türkçemizde  “ne… ne…” bağlacı ile kurulan cümlelerin yüklemi  ‘olumludur’, diye anlatamadık vesselam!

-İki olumsuz düşüncenin art arda sıralanması istenildiğinde kullanılan bağlaçtır.  Bu bağlaçların kullanıldığı cümledeki yüklem, bağlacın doğasından gelen olumsuzluk anlamı nedeniyle olumlu olmalıdır. (TDK)

-Bu konu ne Ali’yi ne de Veli’yi ilgilendirmez.( Yanlış)

-Bu konu ne Ayşe’yi ne de Fatma’yı ilgilendirir. (Doğru)

*

Türkçemizde bir kural: “Ev” kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Örnek: Aşevi, Bakımevi, Doğumevi, Öğretmenevi, Polisevi, Kitabevi, Yayınevi, Çayevi…

Gidin bakın!

Şenol Barutçu’nun “Çay Evi”ne, Erdemir Kart’ın “Güven Çay Evi”ne ya da Celal Karagülle’nin “Kitap Evi”ne…