Advert
Advert
Advert

DEVREK EĞİTİM-SEN ‘KADINA ŞİDDETE HAYIR’ DEDİ

DEVREK EĞİTİM-SEN ‘KADINA ŞİDDETE HAYIR’ DEDİ
Bu içerik 1347 kez okundu.
Advert

 

   Eğitim-Sen Devrek Temsilciliği Kadın Platformu,  25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı.

  Eğitim-Sen Devrek Temsilciği tarafından Cumhuriyet Meydanı’nda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete karşı organize edilen programında birçok vatandaş ellerindeki dövizlerle kadına yönelik şiddete "hayır" dedi.

    Kadın Platformu tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Biz kadınlar eşit ve özgür yaşamak istiyoruz. Uzunca bir süredir neoliberal politikalar kadınları güvencesizliğe işsizliğe ve aileye  mahkûm etmektedir. Kadınların yüzyıllar önce elde ettikleri seçme seçilme, üreme, boşanma, sosyal güvenceye sahip olma, eşit işe eşit ücret gibi hakları ayaklar altına alınmaktadır. Diğer yandan da, tüm bu saldırılara ve yarattığı şiddet biçimlerine, kürtaj yasaklarına, yoksulluğa, işsizliğe, ayrımcılığa karşı dünyanın her yerinde, kadınların itiraz ve direnişleri yükselmektedir.

    Ülkemizde kadına yönelik şiddet, kamusal veya özel yaşamda, fiziksel, cinsel ve ya psikolojik acı veren ya da verebilecek olan cinsiyete dayanan eylem, tehdit, zorlama, keyfi olarak özgürlükten, ekonomik gereksinimlerinden yoksun bırakma, küçük yaşta evlenmeye zorlama, çocuk doğurmaya zorlama, erkeğe bağımlı hale getirme gibi davranışlarla artarak süreklilik göstermektedir. Tüm bunlar birer insan hakkı ihlalidir. Bu şiddet türlerinin en dayanılmazı yaşama hakkına yapılan saldırıdır.

KADINIZ HAKLIYIZ ŞİDDETE KARŞIYIZ

    Her güne bir kadın cinayeti haberi ile uyanıyoruz. Kadına yönelik şiddet, çocuk istismarları ve taciz gündelik yaşamın bir parçası haline geldi. Kadınlar evde, sokakta, iş yerinde öldürülüyor. Hastanede doğum yaptıktan hemen sonra bıçaklanıyor, toplu taşıma araçlarında tacize uğruyor. Sokakta tekmeleniyor.  Kadına yönelik şiddet her geçen yıl, bir önceki yıla göre daha korkunç boyutlara ulaşarak devam ediyor.

    Neredeyse günde iki kadın, genellikle de en yakınındaki erkekler tarafından, öldürülmektedir. Son 17 yılda bu rakam ne yazık ki, 15 binin üzerine çıkmıştır.  Sadece Eylül ve Ekim ayında 86 kadının katledildiğini görüyoruz. Kırıkkale’de eski eşi Fedai Baran tarafından defalarca bıçaklanarak 10 yaşındaki kızının gözleri önünde katledilen Emine Bulut’un “ölmek istemiyorum” haykırışı tüm kadınların haykırışıdır. Ceren Damar Şenel cinayetine ilişkin görülen duruşmada sanığın, öldürdüğü kadını itibarsızlaştırmak istemesi boşuna değildir. Çünkü bunun yargıda bir karşılığının olduğunu ve lehine sonuç verdiğini çok iyi bilmektedir.

    Yine AKP vekili Şirin Ünal’ın evinde gerçekleşen Nadira Kadirova’nın ölümü, birçok yönüyle ülke gerçekliğini gözler önüne sermektedir. Ölümün örtbas edilmesi, ailenin tehdit edilmesi, mafyavari yöntemlerin giderek olağan hale geldiğini açıkça göstermektedir. Bütün bu tablo karşısında biz biliyoruz ki ekonomik, sosyal, toplumsal olarak ayrımcılığı besleyen, eşitsizliği kutsayan bu düzen sorgulanmalıdır.

ÖLDÜREN SEVGİ İSTEMİYORUZ

    Kadına yönelik şiddet ferdi bir sorun değil, toplumsal bir sorundur. Devletin tüm kurumlarıyla sorunu çözme görevi vardır. “Toplumsal cinsiyet eşitliği” anaokulundan başlayarak yaşamın her alanında bireylerin eğitiminin içine alınmalıdır. Kadına yönelik şiddetin tüm biçimleri için etkin bir mücadele mekanizması oluşturulmalı, kadını bir eşya, nesne gibi gören iktidar anlayışı ve zihniyet değiştirilmeli, çıkarılacak yasalarda bu konulara özen göstermelidir. Şiddet mağdurlarının soruşturma ve yargılama aşamasında karşılaştıkları güçlükler, yeniden kişinin mağduriyetine yol açmayacak şekilde düzenlenmelidir.Kadınlara yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması için uluslararası tüm sözleşmelerin referans alınması gerekmektedir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde en önemli iki yasal araç olan, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Ailenin ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun iptal edilmek istenmektedir. Bunun yanı sıra hazırlığı devam eden 2. yargı paketinde, kadınların nafaka hakkının elinden alınması ve defalarca kadın mücadelesiyle geri çektirilen çocuk istismarını meşrulaştıran, istismarcıları affetmeyi hedefleyen “tecavüzcü affı”nın yer aldığı söylenmektedir.

ERKEK DEVLET SERMAYE ŞİDDETİNE SON

   Diğer yandan da devleti yönetenlerce, her gün kadını erkeğin malı gören, kadın yaşamı yerine aileyi önceleyen açıklamalar yapılmakta, kadınların kaç çocuk doğuracağından, nasıl giyineceğine, sokakta özgürce dolaşmasından, çalışıyor olmasına, kahkahasına kadar müdahale edilmektedir. Çalışma yaşamı ve koşulları, tüm emekçiler açısından özellikle de kadınlar açısından şiddetin kendisi haline gelmiş durumdadır.

    Tüm bu saldırıların yarattığı sonuç, daha fazla kadının şiddete uğraması, öldürülmesi, daha çok çocuğun istismar edilmesi olmaktadır.

ERKEK ADALETİ DEĞİL, GERÇEK ADALET İSTİYORUZ

    Tüm zorluklara rağmen kadın kimliğine sahip olmak mücadelemize ilham verir. Dünyanın her yerinde kadınların katledilmesine, tecavüze uğramasına, emeğinin sömürülmesine karşı çıkarak, örgütlenen kadınların varlığını bilmek, bizleri gecenin karanlığında yürüdüğümüz sokaklarda güçlü hissettiriyor.

     Erkek egemen kapitalist sistem, emeğimizi, bedenimizi, kimliğimizi sömürürken, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz her geçen gün artarken, bu döngüyü durdurmak adına kadın dayanışmasının gücüyle alanlardayız. Biliyoruz ki dünyayı biz kadınlar güzelleştirecek ve özgürleştireceğiz. Dünya bu haliyle kadınlara eşitlik, barış, adalet ve özgürlük sunmaktan çok uzak. Ülkemizde toplumsal yaşamı yeniden dizayn etme çabasıyla uygulamaya konan politikalar, kadınları kamusal alanlardan ve mücadeleden uzaklaştırmayı hedeflemektedir. Bu gün fazla denilerek hedef alınan haklarımız bize bahşedilmedi. Siyasetten ekonomiye, hukuktan eğitime, ve aileye kadar toplumsal hayatı düzenleyen tüm alanlarda eşitlikçi bir yaklaşımı mücadele ederek kazandık.

    Her türlü baskı ve sindirme çabasına rağmen  sözlerimizi söylemekten geri durmayacağız. Kadın yaşamının fetvalarla biçimlendirilmeye çalışıldığı, taciz, tecavüz, kadın cinayetlerinin dur durak bilmediği, çocuk istismarlarının giderek arttığı ve yasalarca normalleştirilmeye çalışıldığı, esnek güvencesiz çalışmanın temel istihdam biçimine dönüştürüldüğü ve en temel haklarımızın dahi kullanılmaz hale getirildiği koşullarda yasakları tanımadığımızı haykırıyoruz.

SUSMUYORUZ, KORKMUYORUZ, İTAAT ETMİYORUZ

    Biz kadınlar milyonlarız. Üreten mücadele eden, yaşatan, yaşamı var edenleriz. Adil, özgür, eşit, laik, dayanışmacı ve barış içinde yaşayacağımız bir dünyayı yaratmak için kurtuluşumuzun kendi elimizde olduğunu biliyoruz. Bize dayatılan yoksulluğu, şiddeti, ayrımcılığı, gericiliği ve savaşı kabul etmiyoruz.

    Kadın sözcüğünden korkan karanlığa karşı KADINIZ. Yaşamın da mücadelenin de ta kendisiyiz. Yaşamı ve farklılıkları savunuyoruz. Çünkü kadın olduğumuz, farklı olduğumuz, tariflere sığmadığımız için yok sayılanlarız. Yaşamın her yerindeyiz. Dünyanın ve ülkenin yarısıyız. Kadın erkek eşit değildir diyenlere inat “VARDIK, VARIZ, VAR OLACAĞIZ.” VARDIK, VARIZ, VAR OLACAĞIZ. YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI.” denildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
ŞEHİR DERGİSİ 166. SAYISIYLA OKUR KARŞISINDA
ŞEHİR DERGİSİ 166. SAYISIYLA OKUR KARŞISINDA
DEVREKLİ MUHTARLAR BAŞKANINI SEÇTİ
DEVREKLİ MUHTARLAR BAŞKANINI SEÇTİ