Advert
Advert
Advert

KAPALI KAPILAR ARDINDA HAZIRLANAN KANUN TASARISIDIR

Eğitim-Sen Devrek Şubesi yayınladığı açıklama ile meslek kanuna tepki gösterdi.

KAPALI KAPILAR ARDINDA HAZIRLANAN KANUN TASARISIDIR
Bu içerik 494 kez okundu.
Advert

-Yasemin ALTUN-

  Eğitim-Sen Devrek Şubesi yayınladığı açıklama ile meslek kanuna tepki gösterdi. Eğitim Sen Devrek Şubesi, Meclis’e getirilen “Öğretmenlik Meslek Kanunu” tasarısına ilişkin sendika binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda “Eğitim emekçilerinin ve eğitim bileşenlerinin bilgisi dışında, onlara danışılmadan bizzat iktidar tarafından hazırlanan bir meslek kanununun ne kadar kapsayıcı ve demokratik olduğu tartışmalıdır” uyarısı yapıldı.

  Yapılan açıklamada, Öğretmenlik Meslek Kanunu düzenlemesi gündeme geldiği ilk günden itibaren tartışıldığı belirtildi. İktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın masa başında hazırlanmış meslek kanunu ile eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı olarak düzenlemeye çalıştığı ifade edilen açıklamada,  "Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), eğitim sisteminde yaşanan her sorunda olduğu gibi, eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarına tamamen piyasacı ve rekabetçi bir mantıkla yaklaşmıştır. Bu yaklaşımın son örneği, muhataplarının bilgisi dışında, kapalı kapılar ardında hazırlanan ve 31 Aralık 2021’de TBMM’ye sunulan Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı bu hafta TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu’nda görüşülmeye başlanmıştır. Tasarı, hazırlanış biçimi ve sınırlı içeriğiyle bir meslek kanunu olmaktan çok uzaktır. Öğretmenlik mesleği gibi 18 milyon öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonu aşkın öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını 13 maddelik bir kanun metni ile düzenlemek mümkün değildir.  

   Kanun tasarısında özel okul ve kurslarda öğretmenlik yapan meslektaşlarımızın ekonomik ve sosyal hakları, ücret ve çalışma koşulları ile ilgili hiçbir düzenleme olmaması önemli bir eksikliktir. Diğer mesleklerde (Doktorluk, Mühendislik ve Mimarlık, Avukatlık, Eczacılık) kamu-özel ayrımı yapmadan mesleği yapan herkesin ilgili meslek kanununa tabi olduğu görülmektedir.

Tasarı, mevcut haliyle bir Meslek Kanunu niteliği taşımadığı gibi, sadece birinci derecedeki öğretmenlere verilecek olan 3600 ek gösterge başta olmak üzere, ekonomik düzenlemelerle ilgili maddelerin 15 Ocak 2023 tarihinden sonra yürürlüğe girecek olması, çalışmanın seçime yönelik olduğunu açıkça göstermektedir.

     Adaylık sınavının kaldırılması bir müjde olarak sunulurken, sınav yerine bir değerlendirme komisyonunun adaylığı kaldıracak olması da bugünlerde yoğun olarak tartışılan mülakat-torpil uygulaması gibi bir ayrımcılığın yaşanabileceği izlenimini vermektedir. Öğretmenler arasında halen var olan  sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına yenileri eklenmekte ve eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısı öğretmenler arasında da sürdürülmektedir.Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir. Bunu yok sayarak öğretmenleri kariyer basamaklarına göre bölmek, farklı ücret politikaları üzerinden ayrıştırmak,öğretmenler arasındaki ilişkilerin ve mesleki dayanışmanın bozulmasına neden olacaktır.

    ‘Nitelikli Okul/Niteliksiz Okul’ ayrımında olduğu gibi, kariyer basamaklarıyla ‘Nitelikli Öğretmen/Niteliksiz Öğretmen’ algısı yaratılarak öğretmenlik mesleğinin saygınlığıdaha da düşecektir.Ayrıca okullarda çocuğunun sınıfına uzman ya da başöğretmenin girmesini isteyen velilerle okul idaresi ve öğretmenler arasında gerilimler yaşanacak, okullarda oluşturulan ‘özel sınıflar’ yaygınlaşacaktır. Aynı işi yapan, sınıfında, branşında aynı eğitim içeriğini anlatan, benzer öğretim ve değerlendirme yöntem ve tekniklerini uygulayan öğretmenleri farklı statü ve maaş uygulamasıyla ayrıştırılmasına yol açacak olan böylesi bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir.

Öğretmenlik Meslek Kanunu gündeme geldiğinde Cumhurbaşkanı’nın ‘kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler arasındaki ayrımı kaldırıyoruz’ ifadesine rağmen bu yönde bir düzenleme yapılmamıştır. Mevcut teklifte sözleşmeli, kadrolu ayrımı kalkmadığı gibi, sözleşmeli öğretmenlere sadece ‘sağlık ve can güvenliği’ durumunda tayin hakkı tanınmış, yıllardır ciddi bir sorun olarak devam eden eş durumu tayin hakkı verilmemiştir.

  HAKLARIMIZI VE TALEPLERİMİZİ İÇERMEYEN ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU TASARISI DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR

  Öğretmenler için bir meslek kanunu yapmakta samimi bir adım atılacaksa yapılması gereken, öğretmenlik mesleği açısından uluslararası düzeyde kabul gören en önemli belge olan “Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı”na uygun bir düzenleme yapmalıdır. ILO ve UNESCO ortak belgesi olarak 5 Ekim 1966 yılında kabul edilen ve Türkiye tarafından da onaylanan tavsiye kararı öğretmenlerin toplumsal statüsüne yönelik olarak bugüne kadar atılmış en önemli ve kapsamlı adımdır.

  “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı”, öğretmenlerin toplum içinde de konumlarını güçlendirmeyi, haklarını geliştirmeyi ve korumayı amaçlarken, aynı zamanda uluslararası düzeyde yapılmış bir toplu sözleşme niteliği taşımaktadır. Öğretmenlikte işe alınma, işe alınmada seçme ve formasyon, mesleğe hazırlık, değişik düzeydeki öğretmenlerin mesleki sorunları, iş güvencesi, öğretmenin hak ve sorumlulukları, disiplin işleri ve mesleksel bağımsızlık gibi konuları kapsamaktadır. Temel ücret, çalışma süreleri ve koşulları, özel ve araştırma izinleri, tatil, eğitim-öğretim yardımcı personelleri, sınıf mevcutları, öğretmen değişimi, uzak bölgelerde ve kırsal kesimde çalışan öğretmenler ile ilgili özel düzenlemeler, aile yükümlülükleri olan öğretmenlerle ilgili düzenlemeler, sağlık, sosyal güvenlik ve emeklilik gibi konuların da olduğu temel bir belgedir.

Eğitim Sen, yıllardır sadece öğretmenlerin değil, eğitim kurumlarında çalışan tüm eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Nitelikli eğitim için öğretmenler kadar emeği olan idari ve teknik personel, yardımcı hizmetliler sınıfı ve 4-B statüsünde çalışan eğitim emekçilerinin hakları ve talepleri de dikkate alınmalıdır. Öğretmenler için düşünülen iyileştirmeler, tüm eğitim ve bilim emekçisi arkadaşlarımızın çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile birlikte ele alınmalıdır.

TBMM’ye sunulan Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı’nı derhal geri çekmelidir. Bir meslek kanunu hazırlanacaksa “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı” temel alınmalı, sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim emekçilerin hakları ve talepleri güvence altına alınmalıdır.

   Eğitimi ticarileştiren, çalışma barışını bozan, adaylık kaldırma komisyonu adaletsizliği getiren, sınava endeksli ücret artışına, eğitimin niteliğinde ve öğretmenliğin saygınlığında kayba yol açacak olan kanun tasarısı kabul etmiyoruz!"

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
  2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR
2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR