Reklamı Geç
Advert
Advert
Advert
Advert

PROF. DR. İVGİN: SELAMINI ALDIK BÜYÜK ÜSTAD!

PROF. DR. İVGİN: SELAMINI ALDIK BÜYÜK ÜSTAD!
Bu içerik 519 kez okundu.
Advert

Haber Merkezi

    Prof. Dr. Hayrettin İvgin, Şehir dergisinin Mart-Nisan 2025 tarih ve 171. sayısında, Büyük Şair Nazım Hikmet'in 1958 yılında Bakü'de Fuzuli'nin 400. ölüm yıldönümünde yaptığı konuşmayı yazdı.

    İvgin, yazısında Nazım Hikmet'in Bakü gazetesinde Fuzuli'yle ilgili şu görüşleri yazdığını belirtti:

    “Diyorlar ki, şiiri acı keder ve bedbahtlık besler. Çok zaman Fuzulî’yi buna örnek gösterirler. Bana öyle gelir ki, Fuzulî 1958 yılında Bakü’de yaşasaydı, acının şairi olmazdı, amma yine de büyük şair olurdu.Ümidin, sevincin, bahtiyarlığın şairi olurdu.”

     İvgin o toplantıyla ilgili olarak da Nazım'ın konuşmasını ve anısını anlattı. İşte yazının o can alıcı bölümü şöyle:

     "O günlerde, Fuzulî’nin ölümünün 400. Yılı dolayısıyla Fuzulî’nin heykelinin temel atma töreni 9 Ekim 1958’de yapılır.Fuzulî’ninheykeli, bugün İçeri Şehir’in kapısının önündeki parkta bütün heybetiyle yerinde bulunmaktadır.Nazım’a temel atma töreninde bir konuşma yaptırılır. Fuzulî Meydanı’nda yaptığı konuşmada şunları söyler:

     'Şimdi ben de bütün Yakındoğu edebiyatının klasiği Fuzulî’nin şerefine teşkil edilmiş bu tantanalı merasimin, heykelinin temel taşının konulması merasimin iştirakçisiyim. Az geçmez ki, çiçekli cumhuriyetin başkenti Bakü’de şairin tunç heykeli yükselir. Onun bundan dört yüz yıl önce arzu ettiği mutlu ve özgür insanlar akın akın bu heykelin önünden gelip geçerler.

      Ne yazık ki, Fuzulî’nin zengin yaratıcılığının öğrenildiği her yerde  halk özgür ve mutlu değildir. Benim öz vatanım Türkiye’nin sade insanları Fuzulî’yi seviyorlar, sıradan çiftçiler ve küçük sanat ustaları bile onun yüzlerce mısra gazel ve rubaîsini ezbere bilirler. Bu insan kalbinin mugannisinin yaratıcılığı ne kadar yakındırsa, onlar Fuzulî’yi bir o kadar kendi öz şairleri sayıyorlar.

Fuzulî kendi şiirleri ile Azerbaycanlının da, Türkün de, İranlının da, Arap’ın da yüreğini aynı derecede rikkate getirir.'

      Nazım Bakü’de kaldığı sürede pek çok etkinliklere katıldı. 4-6 Aralık 1958 tarihleri arasında Azerbaycan Sovyet Yazarlarının 3. Kurultayı yapılacaktır. Kurultaydan hemen sonra da Fuzulî’nin Ölümünün 400. Yılı sebebiyle bir toplantı gerçekleştirilecektir.

      Nazım, Azerbaycan Sovyet Yazıcılar Birliğinin üyesidir. 1928 yılında kurultaya onur üyesi seçilmiştir. 1928’de Moskova’da yapılan Sovyetler Birliği Yazarlar Kurultayı’nın da delegesi olmuştur.

4 Aralıkta açılan 3. Kurultay 6 Aralık akşamı bitti.

      Gerçekten de Azerbaycan Sovyet Yazıcılar Birliği’nin 3. Kurultayı’ndan hemen sonra 9 Aralık 1958 tarihinde Fuzulî’nin Ölümünün 400. Yılı etkinlikleri yapılacaktır. Bu etkinlikle ilgili olarak gazeteciler Fuzulî konusunda Nazım’ın görüşlerine başvururlar. Nazım’ın Bakü gazetesinde Fuzulî’yle ilgili şu görüşlerine yer verilir:

     'Diyorlar ki, şiiri acı keder ve bedbahtlık besler. Çok zaman Fuzulî’yi buna örnek gösterirler. Bana öyle gelir ki, Fuzulî 1958 yılında Bakü’de yaşasaydı, acının şairi olmazdı, amma yine de büyük şair olurdu.Ümidin, sevincin, bahtiyarlığın şairi olurdu.'

     Fuzulî’nin Ölümünün 400. Yılı Anma toplantısı Azerbaycan Millî Bilimler Akademisinin salonunda yapılıyor. Bu toplantıya Türkiye’den o zaman ki Türk  Dil Kurumunun Başkanı Agâh Sırrı Levent de davetlidir. Agâh Sırrı Levend, çok güzel bir tebliğ sunuyor.Fuzulî’nin Doğu edebiyatında ve Türkçe konuşan halkların edebiyatındaki yerinden, ayrıca Oğuz Boylarından Bayat Boyu’nun hareket ve yerleşimlerinden söz ediyor. Dinleyenler, Agâh Sırrı Levend’i coşkuyla alkışladılar. Nazım Hikmet, yüzünde büyük bir sevinçle ve hareketle, üstelik ayakta Agâh Sırrı Levend’i alkışlıyordu. Çoktandır bir Anadolu Türkünün yüzünü görmemişti.Bir süredir Anadolu Türkçesiyle konuşan birine rastlamamıştı.Anadolu Türküne ve Türkçesine hasretti. Bu hasretle Agâh Sırrı Levend kürsüden hemen indikten sonra ona koşarak, onu kucaklamak ve kutlamak istedi. Kendisine Nazım’ın yöneldiğini gören Agâh Sırrı Levend bilerek ve kasten ona arkasını döner, görmemezlikten gelir. Salon  tıklımtıklım doludur ve bu olay herkesin gözü önünde cereyan eder. Bütün salon Agâh Sırrı Levend’i yadırgar.  Nazım çok üzülür. Üzüntüsü yüzüne ve hareketlerine yansır. Ama suskundur.

     Birkaç konuşmadan sonra söz Nazım Hikmet’e verilir. Nazım daha kürsüye çıkmadan yer-gök alkışlarla inler. Ama Agâh Sırrı Levend’in dışında herkes alkışlıyordu.

     Nazım konuşmasını, Fuzulî’nin ünlü 'Şikâyetnâme'si üzerine kurdu. Kısa, özlü ve dikkat çekici konuşması şöyleydi:

     'Fuzulî hangi sultanın zamanında yaşamış, birden aklıma gelmiyor, sultanın adı aklıma gelmiyor. Hele o devir vezir vüzerasının adlarını, mektepte okuttukları halde, çoktan unuttum. Ya şu Fuzulî’nin selamını almayan evkaf memurları. Kim bilir özlerini ne büyük adam saymışlar, Fuzulî’ye,  bu beş on akçe rüşvet bile veremeyen fakir şaire nasıl hakaretle bakmışlar. Ama halk, Azerlisi, Türk’ü, Iraklısı, İranlı’sı, Arnavut’u, Bulgaristanlısı, mübarek halk, Fuzulî’nin selamını o sağken de ölümünden dört yüz yıl sonra da eşsiz bir sevgiyle alıyor, alacak. Fuzulî’nin bin yıl sonra da bir insana selam vermesi o insan için büyük bir şeref olacak. Selamını aldık, alıyoruz, Aleykümselam büyük üstat.'

     Bu, Agah Sırrı Levent’e indirilen bir şamar gibi konuşma, çılgınca alkışlanıyordu. Herkes alkışlıyordu ama ayakta. Yine Agâh Sırrı Levend’ten başka herkes. O kıpkırmızı, pancar gibi sadece yerinde oturuyordu. Alkışlar, 'Ey Agâh Sırrı Levend! Ne olar sende  alkışla!' der gibi aralıksız, gürültüler içinde de devam ediyor, âdeta onu alkışlamaya davet ediyordu. Levend, inad etti; alkışların sonuna kadar alkışlamadı.

     Bu konuşmanın metni “Fuzulî’nin Selamı” başlığıyla 10 Aralık 1958 tarihli gazetelerde yayımlandı."

Advert
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
1922 TARİHLİ DEVREK KARTPOSTALI
1922 TARİHLİ DEVREK KARTPOSTALI
ZONGULDAK MEMLEKET HASTANESİ
ZONGULDAK MEMLEKET HASTANESİ