Reklamı Geç
Advert
Advert
Advert
Advert

DEVREK’İN ESKİ ADETLERİ-2

Türklerin ilk dini olan Şamanizm, dünyadaki tüm dinlerin çıkış kaynağı olarak kabul edilir.

DEVREK’İN ESKİ ADETLERİ-2
Bu içerik 6860 kez okundu.
Advert

   -İbrahim Tığ-

 

    Türklerin ilk dini olan Şamanizm, dünyadaki tüm dinlerin çıkış kaynağı olarak kabul edilir. MÖ 50 binlere dayanan bir tarihi vardır bu dinin.

     Bir doğa âleminde yaşadıklarını sezen insanlar, güneş, yağmur, kar, fırtına, rüzgâr gibi doğaya hükmeden bir görüşün üzerinde durmuşlar ve bu güçlere inanmanın temellerini oluşturmuşlardır. Bu yüzden de bir inanç sistemi olarak yerini almıştır Şamanizm. Bu inanç sisteminde; Güneş, Dünya, Ateş ve Su ilah kabul edilir.

     Türkler, ilk dinleri olan Şamanizm’den daha sonraları İslam dinine geçmiştir. Bu geçişte de Hoca Ahmet Yesevi ve onun talebelerinin etkisi büyüktür.

     Bugün ülkemizde Şamanizm'den kalan birçok adet ve gelenekler bulunuyor.

     İşte onlardan birkaçı:

*

BAKIRCILAR KÖYÜ TÜRBE DÖNDÜRME GELENEĞİ

 

     Bakırcılar Köyü’nde büyük mezarlığın içinde en az beş asırlık meşe ağacının dibinde Bizans dönemi sütunu(*)’ndan yapılmış bir türbe vardır. Bu sutünün başlığının üstünde bir oyuk (suluk) bulunur.

     Burası türbe olarak kullanılır. Annem burada Hızır Bey’in küçük kardeşinin yattığını söyler, durur. Kanımca bu Hızır Bey, Osmanlı padişahı Orhan Gazi’nin Devrek bölgesini Osmanlı topraklarına dahil eden komutanıdır. [Gerze (Özbağı) Köyü’nde türbesi vardır.]

     Bu türbeden, çocuğu toprak yiyen, konuşamayan, tavuklarına öleklik gelen, kızına kısmet çıkmayan, çocuğu olmayan aileler gelerek medet umarlar.        

     Bu medet (dilek) işi şöyle yapılır türbede; yukarıda sayılan nedenlerden herhangi birini yaşayan aile köye gelir ve türbeyle ilgilenen kadını bulur. Türbeci kadın, gelenlerle birlikte abdest alır ve su dolu bir ibrikle birlikte türbenin başına geçer. Sonra türbeci kadın önde, gelenler arkada dualar okuyarak 7 kez o türbenin etrafında dönülür. Dönme işlemi bitince de orada 2 rekat namaz kılınır. Namazın ardından türbe taşının yanına oturulur ve yanlarında getirilen yiyecekler orada afiyetle yenir. Daha sonrada asırlık meşe ağacının dalına kırmızı bir bez parçası (pala) bağlanır ve dilekte bulunulur. Oradan ayrılırken de türbe taşının oyuğuna su dökülür ve bir miktar para bırakılır.  Böylece işlem tamamlanmış olur. Bırakılan bu parayı oraya ilk giden kişi alır.

     Anadolu’da bugün Hızır Bey/Baba adını taşıyan bir çok türbe ve camii bulunur. (Kaynak: Hatice Tığ)

 

(*) Prof. Dr. Güngör Karauğuz, Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi.

 

 *

ÇOLAKPEHLİVAN KÖYÜ’NDE KURŞUN DÖKME GELENEĞİ

 

     Çolakpehlivan Köyü’nde halen süren bir adettir ‘kurşun dökme” işi.

     İnsanımız hasta olduğunda, kötü takıntılarından kurtulmak istediğinde, nazar, büyü, sıkıcı bir durum ve uğursuzluk gibi olumsuzlukların savılması ve arınılması için bu yönteme başvururlar.

     Yukarıda sayılan nedenlerden birisini taşıyan kişi, köyde kurşun dökmek için el almış kadına gider (herkes kurşun dökemez, el almış olması gerekir.).

     Kadın, evinde bulundurduğu kurşun parçasını ‘kurşun tavasına’ koyar ve ateşte bunu eritir. Sonra üzeri deva arayan kişinin üzeri çarşaf, tül veya buna benzer bir örtüyle örtülür. Kadın, sağ elinde kurşun tavası, sol elinde de su tası olduğu halde kişinin üzerinde bunları döndürür ve okuduğu sure ya da dua bitiminde de kurşunu su dolu tasa boşaltır. Bu işlem 3 kez tekrarlanır. 3.döndürmenin sonunda suya dökülen kurşunun çıkardığı buhar deva arayan kişiye örtü altında burnuna çektirilir. Ilıklaşan su ise deva arayan tarafından üçer kez yüzüne, karnına, kollarına ve ayaklarına sürülür. Bir miktar da suyu da kadın bulunduğu mekanın köşelerine serper. Ve böylece işlem tamamlanır.

     Suya bırakılan kurşun katılaşır ve çeşitli şekiller alır. Ve bu şekillere göre teşhis konur. Kurşun’un suyun içinde göze benzer bir hal alması nazar değdiğini, diken diken olması korkunun ve bir şeylerden korktuğunun göstergesidir.

     Çolakpehlivan Köyü’nün en ünlü kurşun dökücü kadınları; Emine Eren, Saniye Cin, Nazire Eren, Fatime Akyaz ve Şehriye Cin’in olduğunu da öğreniyoruz. Bu gelenek eskisi kadar güçlü olmasa da halen devam ediyor Çolakpehlivan Köyü’nde. (Kaynak: Mustafa Cin).

 

*

 

KOMŞULAR KÖYÜ’NDE DUVAK GELENEĞİ

 

Gelin önü

     Komşular Köyü’nde gelin kız evinden alınıp damat evine getirildikten sonra, gelin önü adı verilen bir eğlence düzenlenir. Bu eğlence kısa süreli olur. Gelin ile damat dinlenir.

     Daha sonra ocağa kazanla su konur ve ısıtılır. Gelin ve damada daha önceden belirlenen sağdıç (gelin veya damada kılavuzluk eden kişi.) o gecede yapmaları gerekenleri anlatırlar. Damadın arkadaşlarının, göster kendini, bütün gücünü kuvvetini ortaya koy, beline kuvvet, utandırma bizi, cesur ol gibi anlamlar içeren damadın sırtına vurma işlemiyle gelin ile damat gerdeği konur.

     Ertesi gün düğünün son ayağı olan “duvak töreni” yapılır. Gelinin bekâretini, iffetini, çiftlerin karı-koca olmasını ifade eden bir törendir bu.

     Gerdek sabahı gelin erkenden kalkar ve görümcesi ya da eltisiyle birlikte soğacıya asılı bakraçlarla çeşmeye su doldurmaya giderler. Suyu alıp dönerken çeşme ya da munar’ın başına bir miktar para ve yiyecek bırakırlar.

     Gelinin sağlıklı ve iffetli çıktığı durumunda da köyde üç el silah atılır ve kızın babasına gidilir müjde verilir ve bunun karşılığında bir adet horoz alınır.

     Duvak törenine gelecek kız köylüsü, kız tarafı ve köylüler için yemek yapmaya başlanır. Öğleye doğru duvak törenine gelenleri görümce ya da kızın arkadaşı önde, gelin karşılar ve sırayla erkeklerin ve yaşlıların ellerini öper, akran kızlarla da sarılıp ağlaşırlar. Bu selamlama işi bitiminde gelen konuklar gelinin odasına geçer ve orada duvardan duvara gerilen iplere asılarak sergilenen çeyizlerini ve çeyizlerin arasındaki ‘kanlı çarşafı’ görür.

    Tören bir tarafta eğlence bir tarafta da yemek yeme işi ile devam eder.

Bu iki işlem tamamlandıktan sonrada tören sona ermiş olur.

     Duvak merasimi artık Devrek bölgesinde yapılmıyor. Tarihe unutulmuş ve kaldırılmış bir gelenek olarak geçmiştir.

 

Üçgünleme:

     Düğünün bitiminden üç gün sonra, gelin, damatla birlikte aile büyüklerinden birkaç kişi kız evine gider. Kız anne babasının elini öper kardeşleri ve yakınlarıyla buluşur. Bu ziyarete üçgünleme adı verilir.

(Kaynak: Ali Osman Çekirdekçi)

 

*

 

SU DÖKME GELENEĞİ

 

   Eski Türkler’den su dört ilahtan birisidir. Kutsaldır, berekettir. Bu yüzden gidenin arkasından, “Su gibi çabuk dön, kazasız belasız git” anlamında su dökülür. Bu gelenek hâlâ devam etmektedir Devrek yöresinde.

 

*

 

MANZUT (YEŞİLÖZ) KÖYÜ’NDE BAYRAM ADETLERİ

 

     Devrek’in Manzut (Yeşilöz) Köyünde arife günleri imam her evi tek tek gezer ve kapısında aşır (*) ve dua okur. Hane sahibi de imama yumurta, bir lira iki lira gibi harçlık verir.

     Yine aynı köyde arife ve bayram sabahı mezarlık ziyaretleri yapılır. İmam Yasin-i Şerif okuyup duayı ettikten sonra, evlerden getirilen helva, börek, lokum gibi erzaklar toplu halde mezarlığın içinde yenir.

     Arife gecesi camilerin içinde oda bayramı yapılır. Oda bayramında evlerden getirilir. Köyde ne kadar çocuk varsa camiye gelir ve toplanan şekerler üçer beşer onlara dağıtılır. Artanı da cemaate ikram edilir.

 

(*) Dinsel törenlerde ya da topluca namaz kılındıktan sonra Kuran’ dan okunan on ayetlik bölüm.

 

*

 

SABUNLAR KÖYÜ’NDE TUZ ÇEVİRME GELENEĞİ

 

     Devrek’in Sabunlar Köyü’nde eskiden hastalanan, agresif hareketlerde bulunan, yemeden içmeden kesilen hayvanlara tuz çevrilirdi. Evin yaşlı kişisi bir avuç tuzu alır, hayvanın baş bölümünün üstünde avucundaki tuzu üç kez çevirir ve dua okurdu. Kişi tuz çevirme işlemini bitince bolca esnerse, hayvanda büyük bir nazar olduğunu (dil değdiğine) inanılırdı.

    Çevrilen bu tuz daha sonra ateşe atılır ya da toprağa gömülürdü. (Kaynak: Sefer Köse)

 

*

 

MUM YAKMA GELENEĞİ

 

     Devrek’in Eski Mahalle Osmanşahlar Sokağı’nın bir köşesinde  Miraç, Regaib, Berat ve Mevlid kandilinin olduğu günün akşamında kadınlar mum yakarlardı. İnsanlar bu adeti yaparak kötü ruhlardan arındıklarına inanırdı. Öğrendiğimize göre mum yakılan yerde çok eskilerden bir erenin mezarı varmış.

 

*

 

NEFSİ YILANCA KÖYÜNDE KÖPEK ULUMASININ UĞURSUZLUK SAYILMASI

 

     Nefsi Yılanca Köyü’nde eskiden köpeklerin uluması acı habere işaret olarak sayılırmış. Köpekler bolca ulursa uğursuzluk yaşanacağına işaret anlamına gelirmiş. Anadolu’nun kimi yerlerinde köpek uluması hala uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin bazı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanan kişiler dua ve sure okuyup bu uğursuzluğu yenebileceklerine inanırmış.

 

*

 

BAYKUŞ UĞURSUZLUĞU

 

   Çorak Köyü’nde Baykuş’a Yapalak denir. Gece öterse birisinin öleceği düşünülür. Evin çatısına ya da bacasına konarsa da uğursuzluk getireceğine inanılır. (Kaynak: Şener İnan)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
YAZAR KALAYCIK’TAN İMZA GÜNÜ ETKİNLİĞİ
YAZAR KALAYCIK’TAN İMZA GÜNÜ ETKİNLİĞİ
  19 MAYIS KUTLAMA PROGRAMI BELLİ OLDU
19 MAYIS KUTLAMA PROGRAMI BELLİ OLDU