AAA HABER!-2
İstanbul Halk Ekmek, ekmek fiyatını iki liraya çıkarınca, malum kanalın yine malum spikeri, belediyenin ekmeğe fahiş zam yaptığını duyurdu. Duyururken de öyle alçaltıcı, aşağılayıcı bir dil kullandı ki söylemeye dilim varmıyor doğrusu. Fırınlarda ekmek dört liraya satılırken belediyenin yoksul yurttaşlar için bir hizmeti olan Halk Ekmek satış büfelerine bile izin vermeyenler, şimdi sanki maden bulmuşlar gibi sevindiler yapılan zamma. Zannediyorlar ki vatandaş yapılan zammı meydanlara çıkıp protesto edecek!
Yetkililer, yapılan zorunlu zammın gerekçelerini bir bir anlatıyorlar seslerini duyurabildikleri kanallardan;
Dövizin önlenemez artışı. Buna bağlı olarak da iğneden ipliğe gelen zamlar…
Doğalgaz ve elektriğe yapılan neredeyse üçe katlayan zamlar…
Gün aşırı akaryakıt zamları…
Bir zamanlar kiloyla alınan, şimdilerde tane tane satılan domates, biber, patlıcan…
Galiba Orhan Veli’nin şiirlerinde kaldı artıkı bedava yaşamak:
Hava bedava, su bedava…
Korkarım yakında onların fiyatları da üçe katlanacak. Kısaca yoksulun sırtından doymanın bin bir yolunu arayan muktedirler bu işe de el atacaklar, yakındır.
Köprülerden geçiş Deli Dumrul Hikayesi gibi. Gelenden, gidenden para alıyorlar. Köprü ortasına turnike kurulması an meselesi.
Otoyollarda aracınızla yolculuk yapmak artık ateş pahası. İstanbul – İzmir arası neredeyse bin lira…
Ekonomik sorunlar gündemin en başında yer alırken, sosyal medyadan doğru suni gündem yaratma çabaları başladı nicedir.
Küçücuk çocuğa mikrofon uzatıp, onun Ana muhalefet liderine hakaretlerini dudakları kulaklarında dinletenlerin amacı, önümüzdeki seçimlerde kendilerine rant elde etmek elbette. Ama yanıldıkları nokta, milletimiz yaşamsal konuları bile aklında sadece bir öğün tutar. Bunun pek çok örneklerini yaşadık yıllarca.
Gak deyip bayılanlar, guk deyip ayılanlar gördük. Olmayan dereye köprü yaptırma sözü veren adaylar çıktı. Fabrika sözü verdiler. Okul, cami, çeşme sözü verdiler; duble yol, tünel sözü verdiler. Yaptıkları, yap işlet devretme babından sadece yol…. O da paralı çoğu yerde…
Bu millet, bu olumsuz gidişin sonunda bakalım nasıl bir hal çaresi bulacak, süreçte yaşayıp göreceğiz elbette… Ama millet artık şunu çok iyi biliyor: Kurtuluş yok tek başına! Ya hep beraber ya hiç birimiz…
“kim mi kurtaracak seni köle
görecekler seni kardeş
yuvarlananlar uçuruma
duyacaklar çığlıklarını
seni köleler kurtaracak kurtaracaksa
ya hep beraber ya da hiç birimiz
kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden
ya hep beraber ya da hiçbirimiz
kim mi kurataracak seni aç insan
bize gel ekmek istiyorsan bize gel
kıvrananlara açlıktan
biz gösterelim sana yolu
biz açlar vereceğiz sana ekmeği
ya hep beraber ya da hiç birimiz
kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden
ya hep beraber ya da hiç birimiz…
kim mi alacak öcünü yenilmiş adam
vurulmuşsun madem
gel yaralıların yanına
gerçi biz zayıfız kardeş
zayıfız, yaralıyız ama
alırsak biz alırız öcünü senin
ya hep beraber ya da hiç birimiz
kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden
ya hep beraber ya da hiçbirimiz
kim tutacak elinden bitik kişi
birleşmek zorundadır başkalarıyla
yoksulluğa dayanamayan
birleş sende yoksullarla durma birleş
yarına bırakmayanlarla bu işi
ya hep beraber ya da hiç birimiz
kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden
ya hep beraber ya da hiçbirimiz!”
BERTOLT BRECHT