Advert
Advert
Advert
GERÇEKLERİN PEŞİNDE…
Burhan KURMALI

GERÇEKLERİN PEŞİNDE…

Bu içerik 9937 kez okundu.

 

Elimde Uğur Mumcu’nun “Tarikat, Siyaset, Ticaret” kitabı vardı. Kitabı okudukça ülkenin Cumhuriyet sonrası içinde bulunduğu durumları daha iyi anlayabiliyordum. Bir de anladığım, Uğur Mumcu’nun neden faili meçhul bir cinayete kurban gittiğiydi. Ayan beyan belliydi, memleket içinde, Tarikat, Siyaset, Ticaret üçgeni içinde oluşturulan ortamın ülkeyi hangi durumlara düşürdüğünü görmemek, aklı tutulmasında olmak anlamına geliyordu. Bu üçgenin tam ortasına da mafya yerleştirildiğinde karanlık tabloda taşlar birer birer oturuyordu yerine.

            Uğur Mumcu,

            “12 Eylül öncesinde sol fraksiyonların dökümünü yapmak oldukça güç bir işti. Hangi fraksiyon, hangisinden çıkmıştı? Kim, kime karşıydı? Kim hangi görüşü savunur, hangi sloganı kullanırdı?

            Bilmece gibiydi bu işler…

            12 Eylül sonrasında buna benzer bir başka bilmece ortaya çıktı:

            Tarikatlar.

            Nakşibendiler, Süleymancılar, Rufailer, cerrahiler, Kadiriler, Melamiler, Nurcular…

            Bu tarikatların bazıları, sağcı siyasal partiler içinde güçleri oranında temsil ediliyorlar.

            Bu tarikatlar neyin nesidirler? Kimin fesidirler?

            Bunları anlamak, birbirinden ayırt etmek de bir bilim işidir.

            Canım, şimdi diyelim ki Türkiye’ye irtica iki koldan giriyor. Biri İran. Molla inkılabı Ülkeye devrim ihraç edecek. İşte efendim, şirketler mirketler aracılığı ile memlekette bir şeyler yapacaklar. İkinci kol Suudi Arabistan.

            İran basını ve radyosu Türkiye’ye veryansın ediyor.

            Gazeteciler başbakana soruyorlar:

            “Atatürk’e saldıran İran basını için bir girişimde bulunmayacak mısınız?”

            Başbakan olgun adam.

            “Sizler de İran hakkında yazıyorsunuz!”

            Bizdekine özgür basın deniyor. Peki İran basınına? Mollaların yönetimindeki basın özgür müdür?”

Kitabı okudukça puslu ve karanlık günlerde ülkemizde yaşananları daha bir aklı selim değerlendirebiliyordum. Bu değerlendirme sonucunda da Uğur Mumcu’nun neden katledildiğine dair binlerce sorunun gerçekte yanıtı tekti. Çünkü o, kalemiyle karanlık güçleri karıştırmıştı arı yumağına çomak sokma örneği…

            Şimdi gelinen noktada, ülke içinde türlü tarikatlara mensup zatı muhteremler zaman içinde devletin en can alıcı noktalarında mevzilenmişlerdi. Cemaat eliyle devlet yönetiminde söz sahibi olmayı başarmışlardı. İktidar partisi, kendisinin arka bahçesi olarak gördüğü bu tarikat ve cemaatlerin her tür faaliyetlerine olanak hazırlamıştı. Öyle ki o kadar ileri gitmişlerdi ki, ok yaydan fırlamıştı bir kere. Artık kontrol edilemez olmuşlardı bu devlet içine çöreklenenler…

            “… 12 Eylül’ün devlet partisi nasıl da darmadağın oldu. MDP, üçe bölündü. ANAP’a gidenler oldu. DYP’ye katılanlar oldu. HDP’yi kuranlar oldu.

            5 Kasım gecesini lacivert elbiseler ile kırmızı plakalı arabalar içinde bakan olmak düşleri ile geçirenler, 6 Kasım günü gece yarısına doğru hazin gerçekle karşı karşıya  geldiler.

            Ve Fatiha, o saatlerde okundu.

            12 Eylül’ün ruhuna Fatiha…

            Necdet Calp, başbakanlık müsteşarıydı. Doğuştan efendi bir adamdı. Muhalefet lideri olarak öyle sola falan da kaymazdı. Ne de olsa devlet terbiyesi görmüştü.

            Ne oldu?

            Aydın Güven Gürkan ve arkadaşları tarafından devrildi. Ve 12 Eylül ruhu o gece Selim Sırrı Tarcan spor salonunda bir kez daha anıldı…

            12 Eylül ruhuna Fatiha…

            …

            HP ile SODEP birleşince 12 Eylül ruhu yeniden anıldı.

            12 Eylül ruhuna Fatiha…

            Mehmet Keçeciler, ANAP Genel Başkan yardımcısıdır. Peki kimdir bu Keçeciler? 12 Eylül öncesi Konya Mitingini düzenleyen Konya Belediye Başkanı… “

            O tarihlerde yapılan Konya Mitingi, irticai eylemlerle adından bugün bile söz ettirmekte.

            Yüce Meclis salonlarında laiklik üzerine yemin etmiş TBMM başkanının devlet kesesinden verdiği iftar yemeğinde hangi tarikat mensuplarının bulunduğu da silinmedi dimağlardan.

            Kırk yıl öncesinde görmüş Uğur Mumcu bu ülkenin başına tarikatlarca örülecek çorabı. Ve o tarihlerden bu yana, iktidar mensupları, sırf oy devşirmek adına onların ekmeklerine yağ sürmüşler. Ta ki canları boğazlarına gelinceye değin.

            14-25 Aralık yaşandı bu memlekette. İktidara mensup kimileri, devletin kasasını tamtakır yaptılar. Ekonomik anlamda düşülen darboğazdan İranlı bir kaçakçının ülkemizi paravan olarak kullanmasıyla elde edilen paralarla kurtulduğumuzu söylemesi de manidardı gerçekten. Ve ardından 15 Temmuz, FETÖ Girişimi…

            Ülkede yaşanılan bu akıl almaz olayları düşündükçe, bu toplumun koyun misali nasıl bu hallere düşürüldüğünün yanıtını daha kolay verebiliyordum artık.

            Dini referans alıp, millet karşısına çıkanlar, işin içine para, pul; mal, mülk girince nedense her şeyi unutuveriyorlar. Şöyle bir büyüteçle bakıldığında ülkenin en müstesna yerlerinin bu tip kişilerce zapt edildiği görülür. Cennet yurdumuzun cennet köşeleri hep onların elindedir çünkü…

            Mustafa Kemal Atatürk, Gençliğe Hitabe’de bu tür kişilerin var olabileceğini, bunların kişisel çıkarlarını birleştirip ülkeyi yoksul ve yoksun bırakabileceklerini özellikle belirtmişti. Ve gelinen süreç, O’nu hiç yanıltmadı ne yazık ki!

            Bu ülkenin yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını, özelleştirme adı altında elinde para olan güçlere satanlar, ulusalcılıktan dem vurmuyor mu, işte buydu deli eden beni. Satılmadık fabrika, dağ, taş bırakmamışlardı neredeyse. Atatürk’ün deyişiyle memleketin her yanı para babalarına adeta peşkeş çekilmişti. Hele güzelim İstanbul’un el atılmadık hiçbir köşesi kalmamıştı neredeyse. Ülke, karanlık güçlerin paralarını akladığı bir yol geçen hanı olmuştu. Buna dur diyecek bir zihniyet de kalmamıştı iktidar kanadında…

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
  2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR
2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR