Advert
Advert
Advert
İKİNCİ TUR GÖRÜŞMELERDEN ÇEKİLME ÇAĞRISI

İKİNCİ TUR GÖRÜŞMELERDEN ÇEKİLME ÇAĞRISI

Bu içerik 1468 kez okundu.

   Üye Olduğum CHP Genel Merkez Yöneticileri; Yurtsever Milletvekillerimiz;

 

 

 

 


Mecliste Süren Anayasa Değişikliği Oylamasında Gelinen Nokta Özetle şudur;

  AKP ve MHP grubu, tek adamın/kişinin iradesine dayalı yeni bir düzen/demokrasi uygulaması üzerinde anlaşmış durumdadır. 
  Girişim, sıradan bir anayasa değişikliği yapmanın ötesine geçmiş, “yeni bir devletin ” tanımlandığı düzenlemeler niteliğindedir. Meclis görüşmelerinde tartışılan teklif,  Anayasal bir düzenleme değil, Anayasal düzeni açıktan değiştirmeyi, bir düzen değişikliğini hedeflemektedir.  

  Değişiklik istemi, AKP ve MHP’nin içinde yer alan tüm milletvekillerini kapsamasa bile, yapılan oylama sonuçları, değişiklik maddelerinin ve tümü üzerinde görüşmelerin, 330 oyla referanduma taşınma barajını geçeceğini göstermektedir.   

  Ana Muhalefet Partisi CHP, Anayasa değişikliği görüşmelerine ve değişiklik maddelerine; grup olarak “Hayır” oyu vererek karşı çıktığını kanıtlamıştır.

Bu Aşamadan Sonra Gözden Kaçırılmaması Gereken Önemli Bir Nokta Vardır.

  Oda Şudur:

  Konuyla ilgili olarak, parlamentoda lehte ve aleyhte verilen oylar dikkate alındığında "Hayır" oylarının bir önemi ve değeri kalmamıştır. Çünkü mevcut milletvekili sayısı ile Anayasa değişiklinin reddinin, verilen " 135 Hayır" oyuyla; hatta HDP milletvekillerinin de hayır oyu vermesiyle sağlanmayacağı çok açıktır. Aksine; ikinci turda değişiklik yönünde verilecek "kabul" oylarının 330 oyun altına inmesi; verilen oyların yetersiz kalması ile Anayasa değişikliği reddedilmiş olacaktır..

  Birinci turda, maddeler üzerinde yapılan görüşmeler sonucunda verilen oylara ve siyasal partilerin vekil sayısına bakıldığında; teklife karşı tutum alan ana Muhalefet Partisi CHP'nin başarısı, “Hayır” oylarının çokluğuna değil; “Evet” oylarının azlığına bağlıdır.

  Türkiye'de geçmişten bu güne değin, Mecliste çoğunluğa sahip siyasal partilerin; yani iktidarların getirdiği Anayasa değişikliği tekliflerinin hepsinde de aynı ters orantı söz konusu olmuştur.  

  Oysa bu Anayasa teklifi kabul edildiğinde yalnızca; "tek adam yönetimine" veya" diktatörlüğe" değil, yeni bir aile yönetiminin ortaya çıkmasına değin bir sürecin başlangıcına doğru yol alacak sonuçlar doğurabilecektir. Devlette, silahlı kuvvetler, yargı, hükumet üyeleri, Maliye ve tüm kamu alanları bir tek kişi tarafından ele geçirilmiş olacaktır. Demokratik niteliği eksik, iç disiplini yüksek bir siyasal partiye dayalı olarak "hanedanlık" yönetimine geçilmesi olasıdır. Ve asıl hedefin bu olduğunu düşünüyorum.
Tek Meclisli, Başbakanın Olmadığı Başkanlık Sisteminin Tek Örneği İran’dır
  Yapılacak değişiklik paketi ile oluşturulmak istenen yeni devlet düzeni boşluklar içermektedir. Bir birini denetleyen ikili meclis yapısı eksiktir. Başbakanlık sistemi uygulanmayan Başkanlık sistemlerinin büyük çoğunluğunda iki meclisli denetim/yasama sistemi yer almaktadır. Başkanlık sisteminin bir benzeri olan Osmanlı Hanedanlığında bile; Ayan Meclisi ve Mebusan Meclisi oluşturulmasına karşın, ayrıca Başbakanlık (Sadrazam) kurumu korunmuştur.   
  Dünya ülkeleri ve çevremizdeki toplumlar incelendiğinde Başbakanlık makamı olmayan, yürütmenin başının devlet başkanı olduğu tek meclisli yönetim düzeni yalnızca İran’da yer almaktadır. İran’da, bu boşluk, Ulemalar (Danışmalar Konseyi) tarafından doldurulmuştur.
Bu aşamadan Sonra Meclis Oylamalarına Katılım Yeni Sisteme Meşru Destektir
  Gelinen aşamada, Anayasa değişikliği maddelerinin ikinci turu ve tümü üzerinde yapılacak görüşmelerine katılmak yeni bir arıza ortaya çıkarıyor. İktidar ve muhalefet grubunun katılımı ile yapılan değişiklik, yeni düzenin, toplumsal ve uluslararası düzeyde meşrulaşmasına katkı sağlayacaktır. Tarih sonuçlar önceden belliyken, muhalefetin meclis içinde gösterdiği direnci anımsamayacak, Düzen/Yönetim değişikliğinin, Ana Muhalefet partisinin tüm demokratik haklarını kullanarak karşı çıkışıyla, demokratik bir süreçte gerçekleştiğini not edecektir.
Geriye Bir Tek Seçenek Kalıyor

   CHP, değişiklik teklifi gündeme geldikten sonra, komisyon çalışmalarınsa ve maddelerinin görüşülmesi sırasında, meclisin her aşamasında organize olarak Genel Başkanı, Merkez yönetimi ve Milletvekilleri olarak en etkin şekilde teklife karşı çıktığını/çıkacağını kanıtlamıştır. Bu aşamaya kadar, tüm yurtsever yurttaşlar tarafında takdir edilmesi gerekli bir çalışma tablosu ortaya koymuştur.   

   Bilindiği gibi HDP Anayasal düzenin değiştirilmesini, eyaletlere dayalı idari yapıda başkanlık sistemine geçilmesini desteklediğini açıklamış; 2014 yılı Cumhurbaşkanı Seçim yönetiminin belirlendiği referandum sürecine değin AKP ile görüşmeleri sürdürmüştür. 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası iki parti arasında süren dayanışma bilinene nedenlerle çökmüştür. Bu gün yapılmak istenen değişiklik teklifi HDP’nin istemlerini karşılamadığı ve bilinen süreç nedeniyle, HDP oylamalara katılmamaktadır. CHP ve HDP’nin Anayasa değişikliği konusundaki tutumlarının taban tabana zıt olduğu tüm kesimlerce bilinmektedir. Bu nedenle iki parti arasında ortak, aynı tutumu almış izlenimi doğacağı kaygısı yersizdir.    

  Bu koşullar altında CHP, diğer siyasal partilerin, oylamalara katılmama gerekçeleri dışında; onlardan bağımsız olarak, parlamentoda süren Anayasa değişiklik teklifi maddeleri ikinci tur görüşmelerinden grup olarak çekilmelidir. Yerel düzeyde, değişikliğin halk tarafından reddini sağlamak üzere hızla referandum çalışmalarına başlamalıdır.

  Eğer süreç sürdürülürse, dayanağımız olan mevcut Anayasa, olası, daha geri/antidemokratik bir anayasa karşısında, “sert muhalefet edilerek” terk edilmiş olunacaktır. Bu oylamaların sonucu belliyken, tek başına iktidara verilen MHP desteği yanında, değişikliğin meşru olabilmesi için, bir de Ana Muhalefetin karşı oyu gerektiği ortadadır.

  İkinci tur da Mecliste oylamalara katılma ısrarı sürdürülür ise; iktidar partisi AKP'nin "yeni devlet düzeni" projesine dolaylı destek verilmiş olunacaktır.
Meclisten Kaçtı Derler Mİ?

  CHP, karşı oy kullanarak bile olsa, düzen değişimine yol açacak yasallaştırma vebaline ortak olmamalı düşüncesindeyim.
  Değerli Yurtsever Yol Arkadaşlarım, CHP Milletvekilleri ve Yöneticilerimiz; 
  AKP ve MHP'nin bir bölümünü, düzen değişikliği vebalinde Mecliste baş başa bırakmak en akılcı yol olarak görünmektedir.
  “Meclisten kaçtı derler” düşüncesi, gelecekte kurulacak yeni devlet sistemi ve iş başına geçecek kabus yönetimi karşısında ağırlığını yitiren bir kaygıya dayanan düşünce yürütümüdür.
  Mevcut Anayasa; Ulusal Kurtuluş savaşı içinde oluşturulan ve giderek günümüze değin geliştirilen bir temel sözleşmedir. Meclis ve Meclise dayalı devlet düzeni ve yönetim sisteminin ortadan kaldırıldığı
  Meclis görüşmelerinden çekilmek; seçmen toplum ve dünya kamuoyu karşısında AKP’yi “ana muhalefetsiz” bir değişiklik yapmakla karşı karşıya bırakacaktır. Eğer bu Meclis çalışmalarından kaçmaksa, CHP Milletvekilleri en uzaklara kaçmış olsun!..   Bazen kaçmak, bir felakete katkı koymaktan daha uğurlu olur.

  Saygıyla.. 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
  2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR
2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR