Gün geçmiyor ki memleketin gündemi değişmesin. Bakıyorsunuz bir gün salgın hastalık, başka bir gün gece yarısı yayınlanan kanun hükmünde kararnameler. Bir gün memleketin içinde bulunduğu zor koşullar, bir gün bir türlü sağlanamayan adalet. En çok da kadına yönelik şiddet… Daha neler neler…
Fakat değişmeyen tek şey var ortada:
Cumhurbaşkanı’nın CHP Genel Başkanı’na yönelik söylemleri.
“Ey…” diye başladığı konuşmalarında demedik laf bırakmıyor. Hem de en aşağılayıcı sözlerle. Ve bunu bilerek yapıyor devletin başındaki. Sesi ne kadar çok çıkarsa o kadar taraftar bulacağını sanıyor kendine…
PKK ile işbirliği yaptığını söylüyor ilkin. Oysa PKK’nın meclisteki uzantısı dedikleri HDP’yi seçimlere bu devletin yetkilileri sokmadı mı? Hakimler ve savcılar, o zamanlarda nerelerdeydiler? Kaldı ki PKK’lılarla haşır neşir olanları bu millet ayan beyan biliyor. Devletin televizyonlarında bile fink attırmadı mı bu memleketi idare edenler?
FETÖ ile de ilişkilendiriyorlar CHP’yi. Çamur at izi kalsın dercesine CHP’nin bu örgütün siyasi ayağı olduğunu bile iddia etmekten kaçınmadılar doğrusu. Herhalde Kalkışma girişiminden sonra ekranların karşısına çıkıp, “ Milletim beni affetsin. Beni yanılttılar, kandırdılar…” diyen Kılıçtaroğlu’ydu!
“Ne istedin de vermedim?” diyerek Fethullah Gülen’e sitem eden de kılıçtaroğlu’ydu değil mi?
Çok partili yaşama geçildiğinden bu yana tek başına iktidar olamayan CHP’ye veryansın eden zihniyetler, önce aynaya bakıp kendilerine bir çeki düzen vermeliler.
Yasaları, yargıyı, yürütmeyi tek elden yöneten bir zihniyet var şimdi. Bu zihniyet bir gece yarısı ansızın çıkardığı KHK’lerle idare ediyor memleketi. Ve bu tek elden yönetim sürecinde, “Gak!” desen suç oluyor; “Guk!” desen suç oluyor.
Başkalarını acımasızca eleştirenmler, sıra kendilerine gelince ne yazık ki akan sular duruyor. Tahammül edemiyorlar eleştirilere. Ve zaten yargı organları ellerinde olduğundan, bir saniye beklemeden mahkeme kapılarında alıyorlar soluğu. Ve böy-
Lece yıldırmaya çalışıyorlar muhalefeti. Oysa Kılıçtaroğlu,”Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!” diyor. “Eğer işin ucunda bedel ödemek varsa, kanımın son damlasını vermeye hazırım!” diyor.
Öylesine sıkıntılı dönemlerden geçiyoruz ki artık millet olarak biz, devletin tepelerindeki bu düzeysiz çekişmelerden bıktık, usandık gerçekten.
İşsizlik, ekonomik sorunlar, baskılar ve şiddet… Yetmezmiş gibi bir de başımıza musallat olan ölümcül salgın hastalık. Ne yani, buna bir dur diyecek memleket sevdalısı hiç mi kalmadı güzelim ülkemde…
