Advert
Advert
Advert
                  BİR ÇOBAN MASALI

BİR ÇOBAN MASALI

Bu içerik 2528 kez okundu.

   Çok çok eskilerde, coğrafyadaki yeri bilinmeyen bir diyarda yaşarmış koyunlar. Önceleri çok mu çok mutluymuşlar. Çünkü o diyarda gökler mavi mi maviymiş. Dallar yeşil, tarlalar sarı mı sarıymış. Kuşlar da yaşarmış tür tür, cıvıl cıvıl…

   Geçim dertleri yokmuş. Hasretlik çekmezlermiş hiç. Hele kavga dövüşün esamesi bile yokmuş o diyarda!

   Zengin – yoksul ayrımı olmazmış hiç. Sen – ben diye bir ayrımdan da söz edilmezmiş. Herkesin yaz – kış barınabileceği bir yuvası varmış. İşte o diyarda sadece ölümden şikayet olurmuş. Olurmuş da, ona çare bulunmazmış hiç…

   Çünkü o diyarda koyunların başında bir çobanları yokmuş henüz. Bağımsızmışlar. Adaleti her koyuna, kuzuya; eşitliği hakeza herkese, Tıkır tıkır da işlermiş düzenleri…

   Gel zaman git zaman, o diyardaki fitneciler, koyunların ele başılarına “Siz kendinizi böyle özgür mü sanıyorsunuz. Bakın elin memleketinde koyunların, kuzuların yedikleri önlerinde, yemedikleri artlarında. Üç dönüm bostan… keyf ediyorlar vallahi. Bütün işlerini çobana yıkmışlar. Sabah akşam çoban çalışıyor, onlar yiyor. Semirdikçe de semiriyorlar. Gerçi arada bir çobanlar tarafından eziyet de görmüyorlar değil ama, o kadar da olacak yahu!” diyorlar. Bu fitneciler, koyunların ileri gelenlerinin aklını çelmeyi başarıyorlar. İlk ikilik de o zaman başlıyor aralarında. Çobanımız olsun mu olmasın mı diye…

   Masal bu ya, başlarında çobanla yaşamaya başlamışlar koyunlar. İlk başlarda çobanları çok nazik davranmış onlara. Sonraları bakmış ki çoban, sürüleri idare ederken oldukça yıpranıyor, hemen kendisine yardım edecek köpekleri bulmuş. Rahat da etmiş hani. Güzelim körpecik kuzuların en leziz etlerini kendisi yiyor, gerisini – derisini de köpeklerine veriyormuş. Gel zaman git zaman bu

köpeklerin aklı başına gelmiş. Oturup bir karar almışlar. Koyunlarla da konuşup, başlarındaki çobandan kurtulmanın yollarını aramışlar. Nihayetinde İri boynuzlu koçların, çobanın uykuda olduğu bir saatte saldırıya geçmelerine karar verilmiş. Ve başarılmış da. Çoban can havliyle toz olmuş o diyardan. Ama asıl felaketin büyüğü işte o zaman gelmiş koyunların başına. Meğer köpekleri köpek yapan, çoban korkusuymuş. Çobandan kurtulunca köpekler, astığım astık, kestiğim kestik, çaldığım düdük misali zorbalaşıvermişler. Tokluk adına katliamlara başlamışlar. Bazen sırf öldürücülük hırslarını gidermek için körpecik kuzuları yere serip, kurda kuşa yem etmişler…

   Masalın devamında köpeklerle kurtların, koyunları işbirliği içinde nasıl da yok ettikleri anlatılır. Geride kalan bir iki kuzu ve yaşlı ana – babaları: “Biz, aramızdaki birlik ve beraberliği, birilerinin çıkarlarına bozduk. Gördünüz işte yok olduk. Geride bir siz bir de biz kaldık. Bizden geçti artık ama siz siz olun başınızda bir çobanla sürü olmayın. Çünkü sizi idare edenlerin hiç biri sizin güzel gözünüz, yüzünüz için size bakmaz. Aranızda işbirliği yapın, güzel güzel geçinin e mi kuzucuklarım!” demişler.

 

   O güzel yaşam sadece masallarda! Yaşamın gerçeği, hiçbir devirde, hiçbir zaman koyunlar çobansız, çobanlar da sürüsüz yaşamadı ki!

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
  2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR
2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR