Dört yıl öncesine gidelim.
AKP’li belediye başkan adayı, renkli bir proje kitabı dağıttı. Bu kitapçıkta yer alan projelerden bazıları:
• Pazaryerine otopark yapılacak.
• Cumhuriyet alanı yeniden düzenlenecek
• Eski terminal yeri düzenlemesi
• Irmak boyu, yaşam alanlarına kavuşturulacak.
• Cadde ve sokak düzenlemeleri…
• Rüzgar gülüyle elektrik üretilecek.
• Irmakta, kayık sefaları sürdürülecek.
• Devrek, bir dünya kenti olacak.
• Göç veren değil; göç alan şehir olmak için var gücüyle çalışacak.
• Yollar birinci sınıf asfaltlanacak.
Daha neler neler. Saymakla bitmez. Proje kitapçığında yazılanlar. Bazı projeler gerçekleştirildi. Niye yalan söyleyeyim.
• Cumhuriyet alanı düzenlendi mesela. Fıskiyeler yapıldı havuz yerine. Renkli ışıklar eşliğinde sular havaya fışkırtılıp dans ettiriliyor.
• Zonguldak caddesindeki o güzelim ıhlamur ağaçları kökü dibinden kesildi mesela. Onların yerine ne ağacı olduğunu bilmediğimiz bir kısım ağaçlar dikildi. Yerden ışıklandırılıp geceleri yılbır yılbır ediyorlar.
• Kaldırımlar düzenlendi mesela. Hatta bisiklet yolu bile yapıldı. Otomobiller kısa süreli park etsinler diye cepler yapıldı caddelere.
• Kaldırımlar, esnafların açık büfeleri olsun diye geniş tutulurken, yol gidiş gelişleri oldukça daraltıldı mesela.
• Doğalgaz geldi mesela. Bu yüzden de her mahalle, her sokak köstebek yuvasına döndü. Bir kapatıldı, bir açıldı aylarca.
• Pazaryerine kapalı otopark yapıldı çok katlı. Ama aboneler yüzünden park edebilirsen et. Nereye yanaşsan karşında duvarda bir plaka yazılı.
• Meydanda, bazı pastanelere açık alan tahsis edildi. Daracık yolda arabalar tıkış tıkış giderken, millet, pastaneden aldığı dondurmaları, yalıyor, pastaları yiyor içecekler eşliğinde…
• Sahil Sokakta ırmak kenarlarına duvar çekildi. Kayma olan yer haricinde. Gelin görün ki tüyü yolunmuş kaza benzedi sokak. Bir tek dikili ağaç bırakmadılar.
• Sahil Sokak deyince, hani yıllar önce de yazmıştım. Sokağımızın başıboş inekleri, kedileri, köpekleri fink atmaya devam ediyor. Bir de güzelim asfaltta hayvan bokları… Öte yandan ırmağa boşalan lağım sularının burnun direklerini sızlatan kokuları.
• Bazı istenmeyen şeyler oluyor diye meydandaki havuzlu park kaldırıldı ya, şimdi aynı şeyler Atatürk anıtı yanında, yakınında ve arkasında devam ediyor.
• Belediye taşınmazlarının satılması da başka bir olumsuzluk... Neden sattılar ki? Oysa iktidar, kendi belediyelerini garip bırakmıyor bildiğim kadar. Oluk oluk akıtıyor paraları…
• Doktorsuz Devlet hastanemizle övünüyoruz. Oysa burnumuzun dibindeki Çaycuma’dan, Zonguldak’tan geliyor haftada bir uzman hekimler…
• Hani tam teşekküllü olacaktı hastanemiz?
• Açık cezaevi mahkûmlarının oteli gibi olmuş maşallah. Akşamları neredeyse hasta odalarının tamamı dolu hasta mahkûmlar sayesinde.
• O güzelim kültürden eser kalmadı sayelerinde. Meydana iki heykel dikmekle olmuyor kültürel etkinlik. Bir de etkinlik adına yeme içme stantları açarak da olmuyor kültüre katkı.
Demem o ki sevgili başkan; Proje kitapçığında özene bezene lanse ettiğin projeler hep sınıfta kaldı. Galiba mensubu olduğun iktidar, o projeleri kaale bile almadı.
Demem o ki sevgili başkan, yarım elmayla, gönül almayla işler yürümüyor. Gönül almanın başka yol ve yordamları da var yanılmıyorsam.
Demem o ki başkan, bundan sonraki seçimlerde aday mısınız bilmem ama sizin yerinize olsam aynı proje kitapçığını bir kez daha sunardım seçmenime. Çünkü biz çabuk unuturuz geçmişimizi. Hatta akşam ne yediğimizi bile…
Demem o ki başkan, bir Avrupa kenti olan Çaycuma’ya yolunuz düşmüyor mu hiç? Daha dün, ortaokulu okumak için Devrek yollarını arşınlayanlar, bugün bize kentleşmenin en güzel öneklerini sunuyorlar. Hastanesinden, meydanına; pazar alanından mesire yerlerine kadar gıptayla bakılan bir kent Çaycuma... Hem de CHP’li bir belediye başkanı projeleriyle.
Neden Devrek’i köyden beter hale getirdiniz on altı yılda?
Artık emekliler bile kaçar hale geldi.
İş alanları bir bir yok edildi.
Sanayi alanında da sınıfta kaldık. Bakın sanayi esnafına; hepsi de kan ağlıyor.
Bir de Çaycuma’ya, Perşembe’ye pakın tanrı aşkına…
Yerel seçimlere artık aylar kaldı. Seçmeninize bakalım hangi vaatlerle sesleneceksiniz, göreceğiz…
