Advert
Advert
Advert
NELER YAŞATILIYOR BİZE…

NELER YAŞATILIYOR BİZE…

Bu içerik 2952 kez okundu.

    1839’da ilan edilmişti Tanzimat Fermanı. Bu fermanla birlikte yepyeni bir düzenin temelleri de atılmıştı. Teokratik bir padişahlık rejiminden kurtulmanın miladıydı 1839!

    Nitekim 1923’te ilan edilen cumhuriyetle birlikte o saltanattan kurtulmuş olduk. Cumhuriyet dediğimiz özünde demokrasiyi barındıran bir rejime kavuştuk.

    Bir yandan içte, diğer yandan dışta çok kanlı mücadeleler verdik. Tek dişi kalmış canavardan kurtulma mücadelesi verdik. O savaşlarda bile Yurtta Sulh, cihanda sulh ilkesinden ayrılmadık hiç. Dost bildiklerimizin ülkemize ihaneti bile bizi ilkelerimizden döndüremedi.

    Demokrasi mücadelesini, hakça yaşama mücadelesini 178 yıldır sürdürüyoruz bu topraklarda. Ve bu topraklarda demokrasi mücadelesini sürdürürken beraberinde var olma mücadelesini de ihmal etmemişiz elbette…

    Çanakkale’de, Anafartalar’da, İnönü’nde, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Ülkenin doğusundan, batısına; kuzeyinden, güneyine her karış toprağını atalarımızın dediği gibi yedi düvele karşı savunduk. Bu savunmada “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh vatandır.” demişiz.  Kurtuluş yolunda tek yürek olmuşuz. Etnik yönden, din yönünden, mezhep yönünden hiçbir ayrım içine girmemişiz. Hatta birbirimize eş olup, aile kurmuşuz. Aynı apartmanın dairelerini paylaşmışız. Bir olmuşuz, birlik olmuşuz. Tasada ve kıvançta birlikte hareket etmişiz. Bayramlarımızı bayram yapmışız. Acılarımızı bal eylemişiz birlikteliğimizle…

    Hal böyleyken, birileri bizim bir olmamızı, var olmamızı istememiş. Hep içimize ayrık otu tohumları atmışlar. Çünkü bir memleketi yok etmenin en etkin yoludur parçalamak, bölmek…

    Kısmen başarmışlar da. Etnik olarak ayrıştırmayı başarmışlar. Mezhepsel ayrılığı da başarmışlar. Dini kendi çıkarlarına kullananlar, hızla çoğalmış memlekette. Dinin kutsallığını kullanmışlar emellerine kavuşabilmek için. Cemaatler kurulmuş çokça. Her cemaatin dine bakış açısı farklı olmuş. Birinin gittiği camiye diğerleri gitmez olmuş. Anlayacağınız, her cemaatin camisi de ayrılıvermiş doğal olarak.

    15 Temmuz’da yaşadık dini çıkarlarına alet edenlerin ne denli tehlikeli olduklarını. Birkaç saat içinde ülkeyi kan gölüne çevirdiler. Yönetime el koyma adına ülke insanları arasında bir korku imparatorluğu yarattılar. Şimdi bu kâbustan kurtulma mücadelesi veriliyor. Gün geçmiyor ki analar ağlamasın, insanların yüreği yanmasın…

    Terör odakları, ülkeyi bölmek için adeta birbirleriyle yarışırken bir de sanki teröre neden ülkenin yönetim sistemiymiş gibi bir imaj yaratılıyor. Bu imajı yaratmak için ikide bir tek partili dönemde yaşanılanlar öne çıkarılıp, bunun sorumlusu CHP gibi gösteriliyor. İktidar kendi çalışmalarını yaparken muhalefetin en büyük partisini kendisini savunma zorunda bırakıyor. Yaratılan bu suni gündem içinde CHP’ye ülkede yaşanan her olayın sorumlusuymuş yaftası yapıştırılmak isteniyor.

    Oysa CHP, terör, darbe, ülke adına yaşanan olumsuzluklar nereden gelirse gelsin karşı olduğunu her fırsatta dillendiriyor. Sosyal medya üzerinden kısıtlı olanaklarla anlatmaya çabalıyor kendisini. Yandaş medya, el birliği etmişçesine topa tutuyor CHP’yi. Fikren alt edemeyince de bel altından vuruyor. Son örneğini Beyaz TV verdi. CHP Genel Başkanının kardeşini çıkardı yayınına. Sözüm ona CHP FETÖ’yü destekliyormuş. Kılıçdaroğlu kardeşi ile ilgili açıklamalarda bulunmuştu. Onun kendi çıkarı için ailesini nasıl harcadığını anlatmıştı. Aile içi gerilimleri de siyasal baskı aracı olarak kullanmaya başladılar dorusu.

    CHP, koşullar ne olursa olsun ilkelerinden ödün vermeden bu ülkenin demiri, çimentosu, tuğlası, kiremidi olmaya devam edecek. Çünkü Cumhuriyetin sigortası     CHP…

 

    CHP her yerde…

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
  2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR
2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR