Bir haftayı geçti Sinop’a gelişimiz. Önceleri çok sıcak olan hava bu günlerde yerini biraz olsun serinliğe bıraktı. Denizin bir yakası çarşaf gibi insanlara tüm güzelliklerini sunarken diğer yakası dalgalı, çalkantılı… Biraz da içerilerden alıp getirdiği çeri çöpü sahile bırakmakta… Martılar çığlık çığlık. Ve Sinop insanları, dışarıdan gelenlerle barışık, dostluk içinde Aşıklar Caddesi’ni dolduruyor akşamları…
Tersanede balıkçı lokantaları, canlı müzik eşliğinde rakı – balık… Esen rüzgârın sarhoşluğu içinde dalgaların sesine karışan kahkahalar… El ele, kol kola gezen sevdalılar. Çocuk sesleri…
Bir yanda cezaevi ziyaretçileri… Bir yanda Balatlar Kilisesi’nde kazı çalışmaları… Bir yanda Seyit Bilal’de Gelin arabaları ve türbede dua eden gelinler… Paşa Tabyalarında dans eden, bira içen gençler…Karakum plajı, Mobil plajı, Bahçeler, Ay Işığı… Nükleer karşıtı pankartlar…
Kalkışma girişiminin etkileri Sinop’ta da sürüyor. Akşamları ellerinde bayraklarıyla insanlar Valilik Konağının önünde toplanıyor. Araç konvoyları dolaşıyor mahalle aralarında. Korna sesleriyle protesto ediyorlar kalkışmacıları. Yatsı ezanına yakın okunan sela ile de kalkışmada ölenler anılıyor…
Sinop, nüfusunun en az üç katı fazla insanı barındırıyor. En çok da gerçekte Sinoplu olup izinlerini Sinop’ta geçirenler oluşturuyor kalabalığı. Caddelere araçlar sığmıyor belli saatlerde. Bir tek trafik lambası yok. Trafiği, araç şoförlerinin sabrı düzenliyor adeta. İlginçtir, ne kaza, ne kavga gürültü. Hiçbiri yok o yoğun trafikte… Tevekkeli Sinoplular için ülkenin en mutlu insanları dememişler…
Akliman ve Hamsilos Koyu ile ilgili izlenimlerimi daha sonra anlatacağım. Ha bir de şu nükleer santral yapılacak Sarıkum kıyıları ve Sinop’un Kuzeydeki en uç kısmını da anlatacağım tabiki.
Amerikan Üssü artık tarih olmuş Sinop’ta. Yarımadaya koca koca binalar dikilmiş. Bir de yazlıklar zeytinliklere… O güzelim zeytin ağaçlarından geride kalanlarsa yaşamak için adeta direniyor hem doğaya hem de insanlara…
Tarihi surlar, zamana meydan okuyor sanki. Birçok yerde dimdik duruyor. Bazı yerlerde o surlardan arta kalan taşlarla ya bahçe duvarları yapılmış ya da binaların temel taşları olmuşlar. Korkunç savaşın geride bıraktıklarıyla dolu müze bahçesi. Toplar, top mermileri, mancınıklar… Ve savaşta şehit düşenler için yapılmış şehitler abidesi. Ve bilmem hangi yunan tanrısı adına yaptırılmış tapınak kalıntısı. Onlara inat Osmanlı kadınları için yaptırılmış saray yavrusu…
Sinop girişinde Diyojen heykeli karşılıyor sizi bütün heybetiyle. Ve kale içinde hangi yüzyıldan kaldığı bile belli olmayan bir tekne artığı…
