Advert
Advert
Advert
ERFELEK’TEN ŞELALELERE

ERFELEK’TEN ŞELALELERE

Bu içerik 2273 kez okundu.

   Sanırsınız ki uçsuz bucaksız bir düzlükte, yeşilin bin bir rengiyle süslenmiş doğa. Sinop’tan Erfelek’e yaklaşık otuz – kırk dakikalık bir yolculuktan sonra ulaşıyorsunuz. Sabah kahvaltısında sadece kuş sütü eksik… Özel hazırlanmış yöresel yiyecekler kahvaltıya bambaşka bir hava katıyor. Hele tereyağı, peynir ve Erfelek bahçelerinde yetişmiş acı – tatlı biberler…

   Kahvaltıdan sonra tekrar yola koyuluyoruz. Üç araçla yola çıktık. İkisi çocuk tam on bir kişiyiz üç araçta. Önce Sinop İçme Suyu arıtma Tesislerini gezeceğiz. Arda, bize barajdan gelen suyun nasıl temizlenip arıtılıp içme suyu haline getirildiğini anlatacak. Tesisleri gezeceğiz bir bir. CHP’li bir belediye başkanının Sinoplulara en büyük hizmeti o tesisler. Bir de elbette mesleğinde uzman Arda ve ekibi…

   Musluktan akan su ile şişelerde, damacanalarda satılan suyun hiçbir farkının olmadığını söylüyor Arda. Musluk suyunun daha da temiz olduğunu belirterek bir bardak suyu kana kana içiyor. Bize de ikram ediyor sonra…

Tesislerdeki gezimiz iki saati aşkın sürüyor. Arıtılan suyun her aşamasını görüyoruz. Çamur, çapak içinde gelen suyun nasıl dupduru ve sağlıklı hale geldiğini adım adım izliyoruz…

   Otuz bini biraz aşkın Sinoplular, musluklarından şarıl şarıl akan suyu gönül rahatlığı içinde içsinler diye her tür özveriyi gösteren Belediye Başkanına ve tüm ekibine sonsuz teşekkürler. Darısı bizim Belediye Başkanına!

   Kurudere’den Devrek’e uzanan içme suyuna Sinop benzeri bir arıtma tesisi kazandırmak ilk görevi olmalı bence. Hazır iktidar da ellerindeyken bir an önce bu işe girişmeli. Çünkü Devrekliler de insan ve onların da musluklarından akan suyu gönül rahatlığı içinde içme hakları var değil mi?

   Yolculuğumuz şelalelere doğru sürüyor. Dolambaçlı yollardan geçiyoruz. Sinop’a içme suyunu kazandıran gölet çevresinde sürüyor uzun süre yolculuğumuz. Gölet’in suyu, ormanın ve gökyüzünün renginden alıyor rengini. Ağaçların silueti suda bir başka orman havasında sanki…

   Yirmi sekiz şelale… Yedincisine kadar giden aynı yoldan geriye dönebiliyor. Sonrasında artık geri dönüş yok! Ya kalan yirmi bir şelaleye tırmanacaksın, ya tırmanacaksın! Başka seçeneğin yok. Tüm şelaleler bittikten sonra patika bir yoldan geri dönebilirsin ancak. Şelalelere tırmanmak zorun zoru… Birinin yardımı olmadan asla tırmanamazsın. Tırmanışta harcadığın güç, döktüğün ter ve adrenalin… Dönüşte yorgunluktan dizlerinin bağı çözülüveriyor adeta…

   Ağaçların bin bir çeşidi… Kestaneden yabani fındığa, meşeden çama, Dere boyunca salkım söğütten kavağa; börtü böceğin bin bir çeşidi… Mantarlar, baykuş sesleri, domuzlar, ayılar… Yılanlar çiyanlar… Ne ararsan mevcut şelaleler boyunca. Ve güvenlikli elbette… Orman işletmesi tesislerini kurmuş. İnsanlar gönül rahatlığı içinde pikniklerini yapabiliyor. Hele o köz ateşinde kuzu çevirmeleri… Kokusu ta uzaklardan alınıyor. Gözlemeciler, köfteciler,.. Her kesimden insana hizmet veriyor tesisler…

 

   Yolunuz düşerse bir gün, mutlaka görün Erfelek’in Tatlıca Şelalelerini… Ve Sinop’un içme suyu tesislerini… Arda’ya selam söyleyin benden…

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM
CHP İLÇE BAŞKANI DİKENLİ: ULUPINAR ARTIK KENDİNE GEL
CHP İLÇE BAŞKANI DİKENLİ: ULUPINAR ARTIK KENDİNE GEL