Advert
Advert
Advert
BİR ZAMANLAR…

BİR ZAMANLAR…

Bu içerik 2090 kez okundu.

 

   “Gökten nazire indi Siham – ı Kaza’sına,

   Nef’i diliyle uğradı Hak’kın belasına… “

   Mezar taşındaki yazıdır yukarıdaki beyit. Nef’i, yaşadığı dönemin en büyük hiciv şairlerindendir. Söylenceye göre, Padişahın istememesine rağmen hiciv yazdığı için kementle boğdurulmuş ve cesedi Boğaz’ın serin sularına atılmıştır?

   İnsanın yaşadığı dönemin aksaklıklarını dile getirmek, eleştirmek gibi bir hakkı yok mudur?

   Hele o insan bir sanatçıysa elbette ki gani gani vardır hakkı. Vardır da çekemeyenler, üstüne alınanlar tarafından katledilme gibi bir gerçeklik de söz konusudur…

   Bizim memleketimizde dili biraz hicve kaçan sanatçıların çoğunun kaderi Nef’i gibidir. Ondan da önce Nesimî’nin derisi yüzdürülmedi mi? Peki suçu neydi?

   İnsan üzerine, insanlık onuru üzerine, özgür yaşamak üzerine, dönemin iktidarlarının, muktedirlerinin baskıları üzerine şiir yazanlar, söz söyleyenler hep aynı akıbete uğramadı mı? Namık KemaL zindana atılmadı mı? Nazım Hikmet, ülkesini terk etmek zorunda kalmadı mı?

   Ya Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, A. Taner Kışlalı, Hablemitoğlu, Turan Dursun, Asım Bezirci, Muhlis Akarsu, Çetin Emeç, Bedrettin Cömert, Bahriye Üçok, Sabahattin Ali, Ahmet Samim, Mustafa Suphi, Kemal Türkler…

   Katledilen aydın ve sanatçılarımızın katilleri bile bulunamadı. Faili meçhule kurban gittiler deyim yerindeyse.

   Bir memleketi idare edenler, sanatçıdan, aydın insandan neden korkar?

   Neden halkın aydınlanmasını, bilinçlenmesini istemezler?

   Sorunun yanıtı hiç de zor değil ki:

   İşlerine gelmez, çıkarları bozulur da ondan. Düzenin çarkını istedikleri gibi çeviremezler de ondan. Onlar için bir millet ne kadar cahil olursa, ne kadar uyursa o kadar iyidir.

   Anımsar mısınız, Düzce’de bir üniversite hocası, cahil halkın beyni berrak olur gibi tarihe geçecek bir söz etmişti. Aslında o bilinçli olarak devleti idare edenlerin tercümanı olmuştu elbette.

   Yazarların, sanatçıların uğradığı baskılar bugün de olacak, yarın da. Çünkü bu millet uyandırılmadıkça, aydınlatılmadıkça dümen hep baskıdan yana olanların elinde olacak…

   Yayınlanmamış kitabın yazarı bile tutuklandı bu memlekette. Hele köşe yazarları!

   Gazetede yazısı yayınlandığı gün, işlerine son verildi. Hatta bazıları terörist bile ilan edildi. Mustafa Balbay, darbeci diyerek uzun yıllar hapse atılmadı mı?

   Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmanın yolu aydınlanmadan geçer. Avrupa bunu daha Ortaçağda çözdü. Kilise baskılarını, ülke insanlarını eğiterek yendi. Yobazların, insanlar üzerindeki etkisi ortadan kaldırıldı. Bu sayede de Avrupa hızla uygarlık yolunda ilerledi. Bizim gibi temeli dine dayalı yönetimlerle idare edilen memleketler ise bilime karşı tavırları yüzünden bir türlü gelişemediler. Yirmi birinci yüzyıla merdiven dayadığımız şu asırda bile hala o din baskıları devam ediyor. Allah ile kul arasındaki hukuk sözüm ona kendisinde yetki bulan insanlarca sağlanmaya çalışılmakta. Bu amaçla çalışanlar kurdukları cemaatlerle önce dindar bir nesil yetiştireceğiz diye yola çıkıyor, ardından da devlet düzenini yıkmaya çalışan bir terör örgütü oluveriyor. Son yaşadıklarımızın kısa özeti bu değil mi?

   “Sanatçısından yoksun bir milletin yaşam damarlarından biri kopmuş demektir.”

   Resim yapmak günah deyip ressamlarımıza, bağlama şeytan işi deyip ozanlarımıza engel olanlar gerçekte memleketimizin ilerlemesine darbe vurdular yıllarca.

 

   Eğitimdir ki bir milleti vezir eder, eğitimsizliktir ki milleti rezil eder değil mi?

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
  2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR
2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR