Advert
Advert
Advert
ZOR GÜNLER

ZOR GÜNLER

Bu içerik 2526 kez okundu.

   Zor günler yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Bir korku sarmalı içinde geçiyor her anımız. Bir şekilde etkilendi herkes şu darbe girişimi sonrası uygulanan olağanüstülükten. FETÖ –PKK- IŞID terör örgütlerinin ülkemiz insanlarına kan kusturan eylemleri artık canımıza yetti. Din, tarikat, cemaat üçgeni bir yandan, bir yandan da ülkemizi bölmek isteyenler… Bir iç savaşı tüm korkutuculuğu ile yaşıyoruz…

    Bir zamanlar FETÖ’cü olanlar şimdi kalkmış çeşitli TV kanallarında terör örgütü aleyhine konuşuyorlar. O örgüt liderinin yanında, yanı başında iken şimdi pişmanlıklarını dile getiriyorlar. Ya meslekten atılanlar, gözaltında olanlar, tutuklananlar, açığa alınanlar! Onların suçu daha mı büyük TV’lerde boy gösterenlerden? Ya da soruyu şu şekilde sorayım yeniden:

    “Pişman oldum, artık o cemaatle bir alakam yok demek yeterli mi?”

    At izinin it izine karıştığı günlerdeyiz maalesef. Bunları birbirinden ayırmak için daha ne kadar beklenecek belirsiz. Ve belirsiz olan başka bir şey: İnsanları mesleklerinden atarak onlara bu ülkeyi dar etmek yakışır mı devleti idare edenlere!

    PKK terör örgütü liderine bayramda yakınları ile görüşme izni verenler, FETÖ adı altında cezaevlerine gönderdiklerini aileleri ile niçin görüştürmezler? Üstelik daha onlar henüz hükümlü bile değiller! Bu çelişkili durum da insanların kafalarını bulandırıyor.

    Bayramın son günündeyiz artık. İnsanlar yine yollara dökülmeye başladı geceden itibaren. Yollar tıkanma noktasında. Ve korktuğumuz, o tıkalı yolların trafik canavarı haline dönüşmesi! Bunun için de sürücülere iş düşüyor. Dikkat, dikkat, dikkat... Başka yolu da yok herhalde.

Yoksulun sırtından doyan doyana,

Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana

Bunu gören yürek nasıl dayana,

Bilmem söylesem mi söylemesem mi?

Söyleyeceğim hemen:

    Bu memleketin ulusal gelirlerinden aslan payını bir avuç insana aktarırsanız, çalışanlardan alıp, yan gelip yatanlara verirseniz kuru soğanı da bulamayacak bu millet alimallah!

    Açlık sınırının en az dört bin lira olduğu memleketimizde bin üç yüz lirayı bile çok görürseniz asgari ücretliye ve o asgari ücretten de vergi alırsanız eğer bu ülkede aç insanların sayısı ülke nüfusunun yarısından fazlasını geçiverir. Aç insanların çoğunlukta olduğu bir ülkede de huzurdan, mutluluktan, barıştan, haktan hukuktan bahsetmek abesle iştigal olmaz mı sizce hı?

Mahzuni Şerif’im dindir acımı,

Bazı acılardan al ilacımı

Pir Sultanlar gibi darağacını

Bilmem boylasam mı, boylamasam mı?

Fazla söze ne hacet ki!

 

            

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
BAŞKAN BOZKURT: TABURUN GİTMESİNE ULUPINAR KAYITSIZ KALDI
BAŞKAN BOZKURT: TABURUN GİTMESİNE ULUPINAR KAYITSIZ KALDI
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM