Advert
Advert
Advert
DOSTLUKLA

DOSTLUKLA

Bu içerik 2009 kez okundu.

Gerçek dostlar olmalı yaşamımız içinde. Öyle sımsıcak, samimi, içten… Yaptığımız yanlışları söylemeli bizi incitmeden. Göremediklerimizi göstermeli. Çözemediklerimize elinden geldiğince çözüm yolları önermeli. Ancak böyle yaşamın bir anlamı olur değil mi?

   Dostlarla geçirilen zamanlar anlamlı kılar yaşantımızı. Birlikte mutlu olmak, birlikte üzülmek, birlikte solumak güzelim havayı. Birlikte katlanmak her şeye…

   Dost dediğin asla arkadan dolanmaz. Bel altı vurmaz insana… Dost dediğin en zor anlarda bir Hızır gibi yetişir imdada…

   Galiba bizim memlekette biraz dostluk konusunda sıkıntı var. Bazı insani değerlerimizi yitirince dostluklarda da yetersiz kalmaya başladık. Hele de çıkara dayalı dostluklar!

   Hele de “ben” egolu dostluklar. Karşındakini senden daha aşağı görüp ondan her fırsatta fayda sağlamaya çalışılan dostluklar…

   Hele de “mış” gibi görünen dostluklar…

   Sanki şimdilerde hep böyle! Sahte dostluklarla dolup taşıyor her yer…

   Siyaseten de öyle değil mi?

   Yeni Kapı ruhu dediler. Muhalefet liderleriyle buluştular meydanlarda. Sanki ülke çıkarları için birlik mesajları verdiler. Dudaklarında içtenmiş gibi bir gülümseme ile çıktılar yetmiş dokuz milyon karşısına. Ne oldu sonra?

   Aynı tas, aynı hamam!

   Demek ki ruhta bir sıkıntı var!

   Demek ki gerçekte bir araya gelenlerin önceki yaraları henüz kabuk bağlamamış!

   Demek ki iktidar olma hırsı, muktedir olma hırsını henüz yenememiş iktidardan yana olan taraf!

   Demek ki muhalefetin küçük kanadı, iktidar ne derse onu yaparım zihniyeti içinde diğer muhalefetle ters düşüvermiş her konuda!

   Demek ki bu memleketin en başındaki, iktidardan yana tavırlarıyla muhalefetle ters düşmüş sürekli.

   Böyle dostluk olur mu tanrı aşkına!

   Dostluk fedakârlık yapmayı da gerektirmez mi biraz?

   Düşmanımın düşmanı dostumdur gibi bir durumla karşı karşıyayız siyaseten adeta.

   Ve siyaseten ortaya çıkan tablo, yaşamın her alanında olumsuz etkiliyor insanı. Ekonomik yaşam, eğitim yaşamı, sağlık, adalet… daha niceleri, ülkemizin her geçen gün daha olumsuz koşullara gerilemesine yol açıyor.

   Ve dostlukların olmadığı ortamlarda terör vurdukça vuruyor ülkeyi. Darmadağın ediyor bizi. Yüreğimizdeki acı katmerleniyor. Ve ister istemez insanın aklına şu soru geliyor:

   Ölmek, çocuklarını askere gönderen yoksulların fıtratı mı?

   Siz hiç duydunuz mu, zenginin çocuğunun cephede can verdiğini hı?

   Çünkü onlar bedel verir. Mehmet’imiz yoksuldandır çünkü!

   Terörle canlarını yitiren tüm insanlarımız ışıklar içinde yatsınlar!

   Ankara’da 10 temmuzda patlatılan bombalarla yaşamını yitirenlere, başta Niyazi öğretmen olmak üzere, anılarınız bizim güneşimiz olacak diyor, onların karşısında saygıyla eğiliyorum…

 

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
BAŞKAN BOZKURT: TABURUN GİTMESİNE ULUPINAR KAYITSIZ KALDI
BAŞKAN BOZKURT: TABURUN GİTMESİNE ULUPINAR KAYITSIZ KALDI
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM