Doksan üç yıl oldu. Bu doksan üç yılda ülkemin güzel insanları, insanca yaşamanın onurunu tattılar. Özgürlüğün, demokrasinin, laikliğin, tam bağımsızlığın sembolü cumhuriyete kavuşalı tam doksan üç yıl oldu.
Gelinen noktada, bizi idare eden üst akıllar, Atatürk Cumhuriyetini yerle bir etmeyi, yerine bambaşka bir rejim getirmeyi planlamışlar. Bu amaçla da doksan üç yıl öncesinde yaşananları sanki bugün yaşanmış gibi, bugünün kuşaklarına kendi pencerelerinden yansıtmaya çalışmışlar. Lozan’ı gündeme getirmişler. Sanki o antlaşmayla o zamanki ülke idarecileri memleketi müstemlekelere peşkeş çekmişler gibi anlatmaya başlamışlar. Bir kısım insanlarımızı da inandırmayı başarmışlar ne yazık ki!
Cumhuriyet Bayramı yarın. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıyla birlikte Cumhuriyetle taçlandırıldı. Yepyeni bir devlet kuruldu Osmanlı’nın küllerinden. Ve bize bu yurdu emanet edenler, Cumhuriyeti ilelebet yaşatmamızı vasiyet etmişler. Bilimde, teknolojide, kültür ve sanatta dünyanın en ileri memleketleri seviyesine çıkmak için çaba sarf etmemizi istemişler. İstemişler de biz tam tersini yapmışız. Ülkemizi karanlıklar içine sevk etmek için ellerinden ne geliyorsa yapanlara karşı bir tavır alamamışız.
Cumhuriyet Bayramı yarın. Daha büyük mutluluklarla, onurlarla kutlamamız gereken bayramı gelecekten endişeli, korku ve yasaklar içinde kutlayacağız ne yazık ki! Ve ne yazık ki, ülkeyi idare edenlerin bu büyük millet bayramını coşkuyla kutlamak için en küçük bir çabaları bile yok…
Umarım, gün gelir, gün eksilmez pencerelerimizden…