Aylardır süren Amerika’daki mahkemede sonunda Halk Bankası Müdür Yardımcısı, hakkında açılan altı davanın beşinden suçlu bulundu. Bence asıl suçlu ayakkabı kutularında milyonlarca lira çıkan Halk Bankası’nın müdürüdür. Gerçi, memleketimizde üstü örtülen davada o paralar faiziyle birlikte banka müdürüne geri verildi. Hatta o banka müdürüne ödül gibi görevler de verildi. Şimdi adalet bizde mi var, Amerika’da mı? İnsanın hafsalası almıyor valla!
Rıza Sarraf, itirafçı sıfatıyla işin içinden tereyağından kıl çeker gibi sıyrılmışa benziyor şimdilik. Bir zamanlar memleketimizde kahramanlar gibi karşılanan meşhur damat, Türk bayrağı önünde, Türkiye ekonomisini dar boğazlardan ben kurtardım diyordu. En manidarı da devletin üst düzey yöneticileri ona sahip çıkmışlardı. Hele bir bakana hediye edilen saat öyküsü daha da manidar değil miydi?
Ülke yetkililerine verilen rüşvetler, yatak odalarından çıkan para sayma makinaları, kasalar, dolarlar, Türk Liraları… Sonra adına kumpas denerek faizleriyle geri ödenen paralar… Şu 15 – 25 Aralık davasının bence adam gibi yeniden görülmesi, o davadaki kişilerin yeniden yargılanması gerekmez mi?
Ülkenin tertemiz bir siyasetle yeniden yapılandırılmasına gereksinimi var. Adı o veya bu şekilde çeşitli olumsuzluklara karışmış insanların artık siyasetten arındırılması gerekir. Hele de ekranlar karşısına geçip ağzından çıkanı kulağı duymayanların hepten siyasetten men edilmesi gerekir.
Bir de şu dokuz yaşındaki kız çocukları buluğa ermişlerse evlenebilirler diyenler var ya! Akıl tutulmasına uğramışlar yemin ederim. Bunları savunanların da akıllarından şüphe etmemek elde değil!
TGRT haberlerini izliyorum. Malum yorumcu C. K. Yine verip veriştiriyor sosyal demokratlara, CHP’ye. Ve, en kötüsü, C. K. Israrla o kötücüllerin FETÖ’cü olduğunu savunuyor. Madem öyle, iktidar partisi neden temizlemiyor onları diyanetten, milli eğitimden, şuradan buradan…
Taşeronların kadroya alınması işlemleri gelen yılla birlikte başladı. Ama bakanın yaptığı açıklamalar ile yapılacak uygulamalar arasında çelişkiler yumağı var. Birileri taşeronların kadroya sınavla alınacağını söylerken, bakan, işverenin çalışanını aynen kadroya yerleştirileceğini açıklıyor. Hangisi doğru?
