Ben de bir insanoğluyum
Bırak beni konuşayım
Bir başım bir beynim vardır
Bırak beni konuşayım
Ve insanca danışayım
Senin dilin benim dilim
Yakışmaz insana zulüm
İnsanım hayvan değilim
Bırak beni konuşayım
Ve insanca danışayım
Düşünen cahil olamaz
Cahil kendini bilemez
Can ölür fikir ölemez
Bırak beni konuşayım
Ve insanca danışayım
Mahzuni halk (hak) için ölsün
Ben giderim dostlar kalsın
Koltuk saray sizin olsun
Bırak beni konuşayım
Ve insanca danışayım
Aşık Mahzuni Şerif
Öyle bir zamana geldik ki, konuşmaya, duygularımızı ve düşüncelerimizi paylaşmaya korkar söylesem diye bir durup bin düşündüğümüz bir ortamda doğruları görmek, doğruları yakalamak da bir o kadar zorlaşıyor artık.
Kim aydın, kim cahil belli değil ülkemde. Adam kocaman bir profesör olmuş, küçücük kız çocuklarıyla evlenmenin dinen uygunluğundan söz ediyor. Sormak gerekir ona:
- Siz kendi kızınızı dokuz yaşında evlendirir misiniz? Ya da siz dokuz yaşında bir kızla evlenir misiniz?
Yanıtını görür gibiyim: “Elbette ki kocaman bir HAYIR…”
“Bekâra karı boşamak kolaydır.” diye bir atasözü vardır. Biraz kaba görünür ama içerdiği
anlam mühimdir. Kendi başımıza gelmeyen bir konuda söz söylemenin ne kadar gereksiz olduğunun bir kanıtıdır atasözü.
Küçük yaşta çocuklara sözde din eğitimi adı altında tecavüz eden kurumların oldukça çok olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Sözüm ona kişiler, küçücük çocukları cinsiyet ayrımı yapmaksızın taciz ediyorlar. Bazı yetkin kişiler de bir kereyle bir şey olmaz babından açıklamalarla olayı geçiştiriyor, adı geçen kurumları adeta korur görünüyor…
Kadına şiddetin bir türlü önü arkası kesilmiyor. Gün geçmiyor ki bir kadına şiddet uygulanmasın. Ya da bir kadın katledilmesin hunharca. Erkek egemen bir toplumda, yargının, yürütmenin, yasamanın erkek çoğunluğuyla uygulandığı bir toplumda daha farklı düşünmek de olanaksız bence.
Düşünmenin, üretmenin, konuşmanın, eleştirmenin özgür olduğu güneşli günlere kavuşmak en büyük hasretimiz. Bu da bizim elimizde elbet. Çünkü her şeye rağmen sandıkta çözebiliriz sorunu. Başkaca çare de yok…