Advert
Advert
Advert
  SİNOP’TA SABAHIN SEHERİ

SİNOP’TA SABAHIN SEHERİ

Bu içerik 1459 kez okundu.

  

     Şiddetli yağan yağmurlarda yaptığımız uzun yolculuktan sonra sonunda Sinop’ayız işte. Deliksiz bir uykunun ardından daha güneş henüz doğmaya başlamışken uyanmak ne güzel. Doğudan başlayan güneş aydınlığı her tarafa yayılırken ben üç gündür izleyemediniz haberlerin, ülkede ve dünyada nelerin olup biçtiğinin farkında bile olmadan yazıyorum bu satırları. Ama şunu iyi biliyorum, ne yazacaksam eski tas, eski hamam eskilerin dediği gibi…

      Güneş’in kızıllığı denizde yakamozlar oluşturmuş. Hafif esen rüzgarın oluşturduğu dalgalarda gözleri kamaştıran bir renk cümbüşü sanırsınız suyla birlikte dans ediyor. Ve insan, böylesine güzel bir şehirde -kışın toz bini bile bulmayan nüfusun, şimdilerde kent merkezinin neredeyse iki yüz binleri geçtiği bir turizm cennetinin- nükleer santral yapılacak olmasının bana verdiği sonsuz hüznü yaşıyorum. Düşünüyorum da ileri memleketlerde hızla kapatılan bu nükleer santraller bizim memleketimize niçinini yapılır?

      Çernobil faciasından ders almamış sözüm ona bilim insanlarının yalakalığı yüzünden,  laik, bilimsel eğitimden nasibini almamış siyasilerin sırf kişisel çıkarları doğrultusundaki kararlarla sadece şimdinin değil, gelecek kuşakların da ocaklarına incir dikeceklerinin ne zaman farkına varacaklarını merak edip duruyorum sabah sabah!

      Çernobil dedim de, biz de nasibimizi aldık o faciadan. Eşim kanser oldu. Eşim gibi daha niceleri kanser oldu. Hamile kadınlar çocuklarını düşürdüler. Çocuk sahibi olmak isteyenler de bir türlü o murada eremediler!

      Devletin tek kanallı televizyonunda şov yapanların vicdanlarında en ufak bir sızlama olmadı. Oysa sonradan anladık ki, bilmem hangi uzak diyarlardan getirilen pahalı çayları içerlermiş. Bir de kalite değeri sekizden büyük şişe sularını bardak bardak içip, şebeke suyu diye kandırırlarmış milleti!

      Kandırmak deyince, kendileri kaldırılınca milletin affına mazhariyet olanlar var bu memlekette. Hakikaten çok ilginç değil mi?

      Siz kaldırıldığınız için milletten af dileyeceksiniz, millet topyekün kaldırıldığında ise Çan’ına ot tıkayacaksınız. At izini, ot izine karıştırmışız deyip sıyrılıvereceksiniz işin içinden.

      Mesleklerinden ettiğiniz, FETÖ mensubu olarak niteledikleriniz en çoğu beraat etti

 mahkemelerde.. Kendinize yakın olanların akraba i talükatlarını vekil yaparken, memleketin en müstesna görevlerine gark ederken beraat etmiş aldatılmışların göreve iade edilemeyişi de manidar doğrusu. Hele onların bu konuda herhangi bir girişimde bulunamayacaklarına dair yapılan açıklamalar daha da esef verici!

      FETÖ sandığı diye tutuklanan ve beraat eden Eğitim Sen’li onlarca kişi göreve iade için bekliyor neredeyse iki yıldır! Aklıma, birilerinin sağ gösterip sol vurduğu da gelmiyor değil hani!

      On iki eylülde yaşanmamış mezalimleri yaşıyor sanki memleket. Mağdurların ailelerinden ise tık yok! Baksanıza 24 Haziran seçimlerine…

      Yorumu siz yapın gayri!

      Sinop, pırıl pırıl bir sabaha uyandı bugün yine. Ama birkaç zaman sonra bu pırıltıları nasıl yaşayacak, ömrümüz elverirse sağ kalırsak göreceğiz elbet…

      Sinop girişinde Diyojen, “Kıymayın bu güzel kente” dercesine kente gelenleri selamlıyor cüsseli heykeliyle. Hemen sağında, bilmem kaçıncı yüzyıllardan kalma bir tekne, tarihin derinliklerine götürüyor  sizi. Ve cezaevi! Gireni olan, çıkanı zor olan cezaevi de tıpkı tarih öncesi bir abide gibi kale duvarlarının içinde.

        Sabahattin Ali’nin dizelerinde dillenmiş o tarih:

        Sinop kalesinden düştüm denize,

        Tam üç gün oldu göründü Rize

        Karşıki dağlardan gel oldu bize

        Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz….

        Balatlar Kilisesi,

        Seyit Bilal Türbesi,

        Görkemli kale duvarları,

        Belki de dünyada eşi benzeri olmayan Hamsilos Fiyordu,

        Medreseleri,

            Hamamları,

            İçinde yüzyılları barındıran müzesi…

            Gelin görün be kardeşim, hatta konuğum olun köyde…

           

 

 

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
BAŞKAN BOZKURT: TABURUN GİTMESİNE ULUPINAR KAYITSIZ KALDI
BAŞKAN BOZKURT: TABURUN GİTMESİNE ULUPINAR KAYITSIZ KALDI
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM
BAŞKAN BOZKURT: VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM