Sabahın en erken saatlerinde, güneş henüz denizin kızıllığı içindeyken, köyden şehre bakmanın doyumsuz güzelliğini ta içinizde yaşamak ne güzel… Bu güzelliğin yanında temiz hava; hem de deniz kokulu, ot kokulu, börtü böcek kokulu...
Köpeklerin uzaklardan gelen havlayışı… İneklerin yavrularını emzirişi… Koyunların kuzularıyla oynaşı… Her gün bu saatlerde sabah, sabahlığını yaşatıyor insana. Saat beş bile olmadan uyanmak ve anları yaşamak. Şairin dediği gibi yaşamak güzel şey be kardeşim…
Sinop Kültür Günleri Kapsamında Ataol Behramoğlu ve Saygı Öztürk, 3 Ağustos’a kadar söyleşi etkinliği yapacaklar Tarihi Sinop Cezaevi yanında. Sanırım Sabahattin Ali ağırlıklı söyleşileri. Pazar gününü bekliyorum ben de gidip söyleşilerine katılacağım ve kitaplarımı imzalayacağım onlara. Rüştü Onur diyarından selamlarımı ileteceğim…
Bence ülkemizde hem doğa güzelliği bakımından, hem insanlarının candanlığı bakımından, hem de kültür ve sanat etkinlikleri bakımından Sinop; Batı Karadeniz’in en şirin kenti. Anımsar mısınız bilmem; daha birkaç yıl önce ülkenin en mutlu yaşayan kenti ilan edilmişti araştırmacılarca. Ama en doğrusu, ekonomik, siyasal ve de toplumsal açıdan ne yaşanıyorsa ülkede, Sinop’ta da aynı. Hatta bir tık fazlasıyla…
Sarıkum Sahiline nükleer santral yapılacak. Etrafındaki ormanlarda ağaçlar tek tek kesildi. Hatta santral için ilk adılar bile atıldı diyebilirsiniz. Hummalı çalışmalar devam ediyor. Uzmanlar ise ikiye ayrılmış santral konusunda. Saray yanlıları, santralin faydasını anlata anlata bitiremiyorlar, yalakalık adına bire bin katarak. Karşı bilim adamları da santralin doğaya ve insanlığa zararları üstüne açıklamalar yapıyorlar saray inat. Ama bu ülkede cehaletin berrak beyinler yaratacağını düşünen ve beyan eden aklı evvel bilim insanları çoğaldıkça, insanlarımız da o korkunç kaderlerine mahkûm ediliyorlar. İn an hiç kendi katiline geçit verir mi durup dururken!
Bu güzelim yaz aylarında Sinop dolup dolup taşıyor adeta. En çok da Tarihi cezaevi ziyaret Bir zamanlar ATV Kanalı iktidar yanlısı değilken gösterimde olan “Parmaklıklar Ardında.” dizisinin dekor ve kostümleri sergileniyor. Koğuşlar, zindan, Sabahattin Ali’nin yattığı yer…
“Görmek istersen denizi,
Yukarıya çevir yüzü,
Deniz gibi bir gökyüzü,
Aldırma gönül aldırma…”
Ben en çok onun “Kürk Mantolu Madonna” romanını ve “Ses” öyküsünü severim.
Sahi Sabahattin Ali’nin suçu neydi de cezaevine atıldı, sonra da katledildi?
