Advert
Advert
Advert
BİR YANARDAĞ FIŞKIRMASI

BİR YANARDAĞ FIŞKIRMASI

Bu içerik 2141 kez okundu.

Bir yanardağ fışkırması

Benim gönlüm, deli gönlüm…

Ceylanların hıçkırması.

Benim gönlüm, del gönlüm…

 

Neye yarar çok ile az?

Biraz sevda, biraz da naz

Yunus’ a can, Veysel’ e saz

Benim gönlüm, deli gönlüm.

 

Yükseklerde harman olur,

Dertlilere derman olur,

Aşk denince ferman olur

Benim gönlüm, deli gönlüm

        

 

    Bir Musa Eroğlu türküsü…

     Sabahın beşi,

     Güneş, doğdu doğacak. Ortalık hafif aydınlık… Evde herkes derin uykuda. Ağustos serinliği giriyor pencereden içeri ve ben, her zamanki gibi yine bilgisayar başındayım. Yazı yazmanın bana verdiği sonsuz hazzı yaşıyorum.

     Köyün temiz havası, ciğerlerimde bayram oluyor. Gece boyu tarlada kalan inekler ve danalar arada bir böğürüyor. Köpek sesleri geliyor uzaktan. Yoldan geçen bir iki araba, işine yaya giden köylüler… Her şey tıkırında yani… Yani ekonomi batmış, enflasyon almış başını gidiyor, yaşam pahalı. Ölmek, ölüp gömülmek bile ateş pahasıyken; köyün sabah sessizliğinde, gönlüm bir yanardağı andırıyor. Patlayıp, fışkırmaya hazır bir yanardağı sanki…

     CHP içindeki koltuk savaşı henüz bitmedi. Bitmeyecekmiş gibi görünüyor. Böyle giderse bizim yaşımız iktidar olmayı görmez. Çocuklarımız, torunlarımız görür mü bilmem. Elin oğlu, kendi iç çekişmelerini bir şekilde sessizce hallediyor. Karşısında duranları bir daha konuşmamacasına ebediyen susturuyor, o metal yorgunlarının gıkı bile çıkmıyor! Memleketi her şey tıkırındaymış gibi idare ediyor bizimkilerse sanki bir Bizans oyunu içindeler. Herkesin gözü önünde partinin itibarını ayaklar altına almakla meşguller.

    Hani birinin elinde, biri hakkında yüz dosya vardı? Hani Ankara parsel parsel FETÖ’ ye kurban edilmişti? “Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü…” diyen AKP’liye ne oldu? Ya parselleyene, parselletene ne oldu? “Muhterem Hoca Efendi…” diye söze başlayıp övgüler dizenlere ne oldu?

   Ne âlâ memleket…

   Kendileri rabbim ben affetsin, milletim affetsin diyerek; aldatıldık diyerek işin içinden tereyağından kıl çeker gibi sıyrılıverdiler. 17 – 25 Aralık öncesi ve sonrası diye ikiye bölüp sanki milletle alay edercesine yollarına devam ediyorlar. Tabi ya, millet de onlara yol veriyor. Hem de asfaltın en müstesnası dökülmüş yolu veriyor. Onlar da aldıkları yoldan geçenden de geçmeyenden de para alıp bir Deli Dumrul oyunu oynuyorlar yıllardır. “Parası olan geçsin kardeşim!” deyip de bizi kandırıyorlar sonra.

  ABD ile son yaşanan krizde meclisteki partilerin ağız birliği keşke memleketimizdeki mühim işlerde de olabilseydi:

   CHP, yıllar önce terörle mücadele için bir komisyon önerdiğinde iktidar ve yandaşı parti reddetmişti

   CHP, memura iki maaş bayram ikramiyesi önerdiğinde, iktidar vekilleri hop oturup hop kalkıp; “Parayı nereden bulacaksın?” demişlerdi. Şimdi kendileri iki maaş ikramiye veriyor ayda biner lira emeklilere o da...

   CHP, katsayıyı 3000’den 3600’e çıkarmak için bir teklif sunmuştu yıllar önce meclise. İktidar oyu ile o da reddedilmişti. Şimdi aynı iktidar, katsayıyı 3600 yapma sözünü verdi. Dur bakalım tutacak o sözü?

   CHP asgari ücretle ilgili de söz söylemiş, milleti inandıramamıştı seçimlerde. İktidar bu konuda da kopyacılığını gösterdi…

   Tarımda, hayvancılıkta, üreticilikte CHP ne önerdiyse, iktidar oylarıyla reddedildi. Sonrasında aynı iktidar, CHP önerilerini kendine adapte edip seçmenden oy aldı.

   Sözün özü millet, CHP’ye değil, AKP’ye inandı her şeye rağmen...

   O halde bir aksaklık var halka gidişte. Onlar en mükemmel asfaltta ilerlerken biz çakıllı, çukurlu, çalılı, dikenli yollarda ilerlemeye çalışıyoruz nedense…

   Ne yapalım?

   Ne yapalım da bu kaostan kurtulalım?

   Kurultay mı çözer dersiniz?

   Bence hayır. Üyeye gideceksiniz. Kaç üyeniz varsa hepsiyle tek tek iletişime geçeceksiniz. Adına ne derseniz deyin, üyenin güvenine mazhar olacaksınız her şeyden önce. Sadece delege yetmez.

   Bu partinin büyük bir değişime gereksinimi var. “Atatürk’ün partisi” söylemleri toplumda kabul görmüyor. Zira diğer partiler de CHP içinden çıkmadılar mı? Ellili yıllarda çok partili yaşama geçişte ortaya çıkan tüm partiler CHP içinde değiller miydi? Eee,

   O zaman Atatürk’ümüzü milletin gönlünde bırakacağız. Çünkü O, tek bir partinin demirbaşı değil.

   Altı oka sahip çıkmaksa, işte o tümüyle farklı. Ulusal önderin fikirleri, ilkeleri yer bulmuş o oklarda. Onlardan taviz vermeden çağdaş uygarlığa ulaşmanın projelerini halka sunmak gerek yeniden. Ama göklerde jet hızıyla uçan sözlerle değil; yere basan, halkı kucaklayan sözlerle. Kavgayla değil, sevgiyle, dostlukla, barışla…

   CHP’nin bu ülkenin geleceğinde en önemli parti olduğunu şimdi hemen halka göstermenin zamanı geldi. Artık şu kısır döngülerden kurtarın kendinizi. Bakın eloğlu yerel seçim startını da verecek yakında. Geç kalmayalım, yine avucumuzu yalamayalım ne olur!

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
  2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR
2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR