Yetmişli yıllar… Çocukluktan gençliğe ilk adım… Hışıroğlu Köyü’nden Devrek’e her gün yürüyerek gelişler, gidişler, Yaz – kış demeden, yağmur – kar demeden hem de…
Toprak yollardan şoseye kadar üstün başın kir – toz içinde kalır. Hele yağmurluysa hava ta sırtına kadar çamur olur her yanın. Şemsiye nerde!
Pazartesi sabahları rast gelebilirsen Recep Çantı’nın kamyonuna binersin. Kasa tıklım tıklım. Köylüler, küfelerine doldurabildikleri sebze, meyve; bulgur, tarhana;yoğurt, yağ, peynir… Para getirebilecek ne varsa küfelerine dolduran köylü kadınlarla doludur kamyon. Bir de Kadir A’nın cipi elbette. Biz öğrencilerden para almazlardı hiç. Koca Kısır’dan köprüye indiniz mi, Değirmen taşlarının dönerken çıkardığı ses karşılar sizi. Sonra Pürenli boğaz ve şose…
Kereste Fabrikasından gelen ıslak tomrukların kokusu sızlatır burnunuzun direğini. Tomruk yüklü kamyonlar, kereste yüklü kamyonlar sıra sıra dizilmiştir fabrika girişine. İşçiler karınca misali vızır vızır çalışır kendi bölgelerinde... Fabrika dumanı, sigara dumanı birbirine karışmıştır. Sabahın köründe çalan fabrika düdüğü, öğle paydosunda da çalar. Bir de iş çıkışında, vardiya değişiminde. Yüzlerce çalışan, o düdüğü bekler. Çünkü nafaka, o düdüğün sesindedir onlarca…
Fabrika sokakta ayçiçeği yağı fabrikası. Fabrika borusundan fışkıran çekirdek kabukları ve araya karışan ayçiçekleri. Avuç avuç alırsın, aradan kabukları ayıklar, afiyetle yersin ayçiçeklerini. Gerisi küspe…
Tefen caddesinden hükümet önüne giriş. Ankara caddesi, Zonguldak caddesi ve onlara bağlı ara sokaklar: Eski Ortaokul Sokak, Millet Bahçesi Sokak… Demirciler Çarşısı, kalaycılar, semerciler… Orta Çeşme alanında helva - ekmekle karnını doyuranlar, çayevlerinde sıcacık simitle açlıklarını giderenler. Belki bir iş bulurum diye umutla bekleyenler…
Akın sineması önünde uzun kuyruklar. Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın filmleri. Yılmaz Güney, Fikret Hakan, Cüneyt Arkın, Kartal Tibet ve nicelerinin boy boy afişleri… Bilet toplayan Aşık’ın sesi…
Şekerci Süleyman’ın halka şekerleri renk renk... Akide şekerleri, çeşit çeşit kuru pastaları. Başaran’ın dükkanında sıra sıra buz dolapları, Philipis marka radyolar, merdaneli çamaşır makineleri…
Terzi Nail, terzi Halil İbrahim, Berber Akif… Karşısına çıkan her kişiyle sohbetini esirgemeyen Kürt Hasan… Hacı Gapba, Mevlüt Kara… Cipçi Musa , taksici Ahmet Taşçı… Sizleri unutmak mümkün mü?
